35 DAVARI KURDA BOĞDURMA HİKAYESİ
Nimri köyümüzde, çobanların korkulu rüyası davarların da düşmanı olan, yaşanmış bir KURT hikayesi. Kemal DENİZ henüz 12 veya 13 yaşlarında, sene yaklaşık 1947 nin kış günlerinde, güneş batmak üzereyken davarları Enecekte ki komlara koyup Nimri'ye gider. O günlerde her zaman ki gibi Selil Dayı ile çevliğin mağaraların orada buluşup birlikte köye giderlermiş. Çünkü Selil Ahmet Dayıda sanırım Şavgat gilden Musa Dayıların davarlarını otlatır, yine akşam güneşi batmadan davarları Çevliğin mağaraya koyarmış. Selil Dayının ayağı arızalı olduğundan, genelde hanımı Zöhre halayla birlikte davarlara sahip çıkarlarmış zaten.
Daha önceki yazılarımın bazılarında belirtmiştim, Nimri köyümüz rakım olarak yüksek olduğu için, buralara kış mevsiminde kar daha önce yağardı. Hal böyle olunca Fırat kenarına yakın yerlerde kar kış en fazla iki ay etkili olurdu. Köylülerimiz belki kış uzun sürer diye, her ihtimale karşı, davarı çok olanlar, Fırat kıyılarına yakın yerlerde otlatırlardı. Maksat yemden tasarruf etsinler. Akşam olduğunda yine kıyıya yakın olan yerlerdeki komlara veya mağaralara koyardı. Her akşam köye gelir sabah tekrar davarları salıp otlatırlardı.
Günlerden bir gün Kemal Deniz yine davarlarını koma koyar, kilitleyecek kapısı olmadığı için davarların girip çıktığı yeri büyük taşlarla örüp kapatır. Ertesi sabah geldiğinde bir bakarki, kapı yerine ördüğü küçük taş duvarın eşik olan dibini, kurtlar kazmış ama henüz delik açmayı başaramamışlar. Tabii ki Kemal ağabey o yaşlarda çocuk olsada, kafayı çalıştırıp daha büyük taşlarla, daha kalın bir duvar örer. Kurtların oyduğu eşiğin altındaki çukurada sağlam bir taş gömer.
Kurtlar o uzun gecede davarların kapısını bir türlü açamamış, ve karınlarını doyuramamış olmanın kızgınlığı yüzünden sürüyü hep takip etmiş sanırım. Aynı gündemi ileriki günlerdemi, yağmurlu ve hafif sisli bir anda, 7 tane kurt birden davarlara saldırır. Bölge olarak Yoncalığın düz denen yer. Kemal Deniz’in yanında çoban köpeği varmış ama, hayvan ne yapsın, bir o kurdu bir diğer kurdu kovalasa da, baş etmesi çok zor. Kemal ağabey diyorki, koyunun boynuna yapışmış kurda taş atıyorum banamısın demiyor. Yanına gidip bağırıyorum bana dişlerini gösteriyor. Köpeği çağırdığım zaman ancak bırakıp kaçıyordu.
Burada çok vahim olaydan biride, Dikko Hüseyin Dayıların davarların içinde bir tek koyunu varmış. Dikko Dayıların koyuna iki kurt birden saldırır. Biri boynundan biri kuyruğundan. Kemal ağabey çocuk yaşlarda olsa da elinden geleni yapar. Bağırır çağırır taş atar ama, maalesef aynı zamanda hamile olan koyunu iki kurdun pençelerinden alamaz. Zavallı hamile koyunu boğduktan sonra bırakıp diğer davarlara saldırmaya giderler.
Bu hengame içinde hava açılır sis dağılır, ve 7 tane kurt davarlardan uzaklaşır kaybolur olur giderler. Kurtların peşine takılan çoban köpeğide gözden kaybolur.
Bir yandan Kemal Deniz’in feryatları, bir yandan çoban köpeğinin yiğitçe savaşı karşısında, maalesef olan olmuştur. Ne acı ki o günün zararı her biri bir derenin ya dibinde, yada bir kayanın ardında tam 35 tane keçi koyun telef olmuş.
Çoban köpeğinin akibeti ise, üç gün sonra yaralı bereli gelsede bir kaç gün sonra ölür. Kemal ağabey köpeğini hep merak edince, annesi demişki oğlum köpeğin boğazına kurdun kılı kaçarsa, o köpek iflah olmaz ölür. Zaten köpek çıkıp geldikten bir kaç gün sonra iflah olmaz ölür.
Kemal Deniz ağabeye çok teşekkür ediyorum, benimle böyle tarihe mal olmuş önemli anılarını paylaştığı için. Ayrıca bu yazı içinde adı geçen ve Hakka yürüyen büyüklerimize rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun…
Selahattin Yalçıner