Bugun...


EĞİTİMCİ - ŞAİR : MUSTAFA ERGAN

facebook-paylas
KEBAN'A AİT GELENEK, GÖRENEK VE İNANÇLAR 1
Tarih: 16-02-2025 13:35:00 Güncelleme: 16-02-2025 13:35:00


KEBAN'A AİT GELENEK, GÖRENEK VE İNANÇLAR 1

   Adak dileme ;Eskiden Keban’ da aldanılan adaklar ziyaretlerde kesilirdi. Keban halkı genellikle Nallı Ziyaret, Seftil ve Sülbüs Ziyaretlerini tercih ederdi. Adağı adayan kişi yer belirtmişse tercihini o yönde yapardı.

Bir işin olması , dileğin kabul olması veya askere gidipte sağlıkla dönmesi, çocuğu olmuyorsa çocuk sahibi olması, hastalıktan korunması, ev almak için adak adanılır. Adak eti yiyilmez. Adak kurbanı kesene ‘’Allah Kabul Etsin’’ denir.

Bazen arzulanan bir durum gerçekleştiğinde adak kesilir. Dilek gerçekleştiği halde vaad ettiğinde kesilmeyen adak için huzursuzluk hisseder. Bazen de çocuğunun erkek-kız olması için adaklar adanılır.

Kişi olumsuz bir rüya görürse sabah ilk iş olarak sadaka dağıtır. Bu para veya erzak olarakta verilir.

     Aynaya akşam hava karardığında bakılmaz. Özellikle küçük çocukların Perşembe akşamı aynaya bakması iyi sayılmazdı. Çocuğun çarpılacağına veya ağzı ve gözünün eğrileceği inancı vardı.

    Loğusa kadın akşam aynaya bakması tasvip edilmez, aynaya baktığı takdirde cin çarpacağına inanılırdı.

    Kırık aynaya bakmak uğursuzluktur.

    Gece tırnak kesilmez, gece tırnak kesmek günah ve uğursuzluk getirir.

    Eskiden büyü veya muska yaptırmak çok yaygındı.

    Kısmetin açılması, birbirini seven iki kişiyi ayırmayı, mutlu bir aileyi mutsuz hale getirmek için muska yapılırdı. Genellikle kadınlar arasında muska yapmada yarışılırdı. Evine bağlı olmayan erkeği evine bağlamak, içkiyi terk ettirmek içinde büyü yapılırdı. Kaynana oğlu ve gelini için büyü yapardı. Gelin kaynanasından kurtulmak için de büyü yapardı. Yapılan büyü ve muskalar o kişinin evinin görünmeyen bir yerinde saklanılırdı.  Genelde kapının eşiğine veya pervazlar arasına koyulurdu.

    Büyüyü bozmak için hocalardan muska yapılır, evde bağlanmış ip ve muska bulunduğu takdirde hoca tarafından okunduktan sonra suyla silinerek  yakılır veya toprağa gömülürdü.

    Bazen de kurşun dökülerek büyü bozulurdu.

    Ağır hastayı ziyarete götürüp ziyarette yatırma çok yaygındır. Bu inanç hala Keban’da devam etmektedir. Ziyaretten şifa dilemek yaygın inanıştır. Ziyaret ağacına çaput bağlamak, mum yakmak, taş yapıştırmak, dilek dilemek vazgeçilmez durumlar arasındadır.  Taş yapışırsa dileğinin olacağına, yapışmayınca dileğinin olmamasına inanılır.

     Cinlerin insanlar gibi yaşadıklarına, her yerde bulunduklarına inanılır. Cinlerin insanları yönlendirdiği , kişiyi çarptığı , cinlerle evlenme inancı vardı. Kapı eşiğinde oturanı cinlerin çarpacağı inancı mevcuttu.

     Fala bakmak günah olduğu inancı yaygındır. Fala bakmak veya baktırmak kadınlar arasında çok yaygındır. Evlilik , kısmet, zenginlik, çalınmış eşyayı bulmak için fala baktırılırdı.

    Gökkuşağı altından geçen kız ise erkek, erkek ise kız olacağına inanılır.

    Sık sık misafirliğe gelen kişi geç vakite kadar oturuyorsa ayakkabısının içine çabuk gitmesi için tuz koyarlardı.

    Mevlit Peygamber Efendimiz ( s.a.v ) ‘in hayatını anlatan ve yad eden sözlerdir. Mevlid okutmak kadınlar arasında çok yaygındı. Ölen kişinin ruhuna mevlit okunup, evin huzuru için, çocuk doğunca, hasta iyileşince, istenilen bir iş olunca, düğün ve sünnette mevlit okunur. Mevlit in mübarek güne denk gelmesine özen gösterilir. Mevlitte şerbet dağıtılır, şerbet içildikten sonra sofra kurulup yemekler yiyilir.

    Keban’da nazar inancı çok yaygındır. Bir mala sinsice bakan kişinin o mala nazar ettiği kanaatine varılır.. Eskiden nazardan korunmak için ateşe tuz atılır, çocuksa alnına kara iz sürülürdü. Nazara uğrayan çocuklar için kurşun dökülür, nazar boncukları takılırdı. Nazar boncuğu hala takılmaktadır.

    Bayanlar sakız çiğnemez, toplumca hoş görülmez ve ayıp sayılırdı. Akşamları sakız çiğnemek ölü eti çiğnemektir. Cuma günü sakız çiğnemek günah olduğu inancı vardır. Hamile kadın sakız çiğneme durumunda çocuğunun ağzı hep salyalı oluşuyla da yorumlanır.

    Eskiden sütkardeşliği vardı. Bu çocuklar kardeş sayılır, sütkardeşler kendi aralarında evlenemezlerdi.

    Çocuk sahibi olmak istedikleri halde çocuk sahibi olamayan aileler ziyaretlere giderek dualarda bulunurlar, ziyaretten toprak alıp yerler, ziyaretten alınan toprak eve getirilip diğer aile fertlerine yedirilirdi hatta ziyarette yatırılır, gördüğü rüya üzerine yorumlar yapılırdı. Genellikle çocuğun olmaması problemi kadına bağlanır. Yaşlı nineler bayanı tedaviye alırlar, erkekte hiç kusur görülmez çünkü gurur meselesidir. Kusur etmekte olsa bile kadın çocuk olamamanın sebebi olarak görülür ve boşanmaya kadar gidilir.

   Çocuğu olmayan kadın, çocuk sahibi olan birinin evine gider o evden giyecek alıp giyerdi. Hamile kadın; doğacak çocuğun cinsiyetini öğrenmek için tatlı yerse erkek, ekşi yerse kız olur inancı vardı. Kelle paşa pişirilen evde hamile kadın tarafından hayvanın kellesi çenesinden ayrıştırılır, çene kısmında et çok ise kız, az ise erkek olur inancı vardır. Erkek çocuk hareketlidir. Anne karnında tekme atma inancı vardır. Kız çocukları genellikle anne karnının sol tarafında ise kız olacağıyla yorumlanır.

    Çocuk erkekse annenin midesinde yanma olur, mide ekşime yapar. Bu olay çocuğun kıllı olacağı nedeni ile erkek çocuğuyla yorumlanır.

    Başka bir deney; hamile bayanın haberi olmadan başına tuz dökülür, Anne karın veya bacağını kaşırsa çocuk kız, diğer yerlerini kaşırsa erkek olur. Tecrübeli ve yaşlı nineler doğumu gerçekleştirir. Keban’ın bazı köylerinde çocuğun göbek kordonu hatıra olarak saklanır. Göbek kordonu bazen toprağa gömülür veya akan suya bırakılırdı. Sebebi ise çocuğun uzun ömürlü ve sağlıklı olmasına bağlanırdı.

    Çocuğun okuması isteniliyorsa göbek kordonu okul veya caminin bir yerine gömülür. Yeni doğan bebeğin boyu uzasın diye ayaklarından tutulur, baş aşağı olmak şartı ile sallandırılır. Kırk bin kere maşallah denilerek havluya sarılır.

    Çocukları olupta çocukları yaşamayan aileler çocuklarının yaşaması için yedi aileden para toplanılır ve o evlerden bez parçası alırlar. Bu parçalar birleştirilerek elbise yapılır, çocuğa yedi yıl giydirilir. 7 yıl çocuğun saçı kesilmez. Yeni doğan çocuğa isim verirken kulağına ezan okunur ve verilecek isim söylenilir. Çocuğun babası kendi çocuğunu anne ve babasının yanında kucağına alamazdı. Çocuğun kırkı çıkmadan dışarıya çıkarılmaz, dışarı çıkma zorunluluğu olursa çocuğun kundağına ekmek parçası koyulurdu. Amaç kötülükten ve nazardan korunmaktır.

      Doğum yapmış bir kadın kırkı çıkmadan, doğum yapmış bir kadının yanına gidemez. Kırk gün sonra kırkı çıkarılır. Kırk çıkartma; Keban’a ait kırk çıkartma olayında yaşlı ve tecrübeli kadınlar tercih edilir. Çocuk kırk gününü tamamlayınca yaşlı kadın tarafından özel bir banyo yaptırılır. Banyo yaparken çocuğun başına bir elek veya delikli kemis tutulur. Eleğin içine kırk adet taş, tespih, makas, bıçak, altın bilezik gibi cisimler bırakarak eleğin içinden tasla su dökülerek çocuk yıkanır. Kırk taş kırk beladan kurtuluşu, tespih ihlası, makas sancının kesilmesini, bıçak kötülüklerden korunmayı, altın sarılık hastalığından korunmayı simgeler. Bu inanç Keban ve çevresinde hala devam etmektedir. Kırk çıktıktan sonra çocuğu cinlerden korumak için kundağına ekmek parçası, başına da Kuran-ı Kerim koyulurdu. Çocuğun diş çıkardığını gören ilk kişi çocuğa hediyeler alır, çocuğun annesi tarafından diş hediği hazırlanır. Çocuk kurulan sofra bezine oturtturulur, çocuğun başına hedik dökülür ve dişediği sırasında çocuğun önüne bazı hediyeler koyulur, çocuk hangi hediyeyi seçerse o mesleğe geçeceğine inanılır. Örnek; kalem almışsa okuyacağına, tespih alırsa hoca olacağına inanılır.

      Keban ve çevresinde al karısı inancı oldukça yaygındı. Al karısına inanmayan yok gibiydi. Bu inanca göre doğum yapmış kadına gece olunca al karısı gelip kadının ciğerlerini söküp götürürmüş. Al karısına koruyucu tedbir olarak doğum yapan kadının yastığı altına ekmek veya iğne konulur, kadının kırkı çıkıncaya kadar yalnız bırakılmaz, sabaha kadar yatmadan beklenilir.

     Al karısının çocuğu boğmasından ve çocuğu kaçırmasından korunmak için doğan bebeğin yüzü sarı veya kırmızı bez ile örtülürdü. Al karısının sadece kadın için değil, çocuk içinde tehlikeli olduğu inancı hala tazeliğini korumaktadır.

      Keban’a ait sünnetin dini boyutu çok önem arz ederdi. Çocuklar 2-10 yaş arasında sünnet edilir. Sünnet olacak çocuğa bir kirve seçilir. Bu kirve sevilen ailelerden oluşurdu. Kirveye çok değer verilir. Büyük yaşta sünnet olan ayıplanır. Hatta sünnet olmayana kız verilmez. Sünnet törenine komşular, akrabalar davet edilir. Yemekler hazırlanır, mevlitler hazırlanır. Kirve çocuğa para ve elbise gibi hediyeler alır. Sünnetçinin parasını kirve üstlenir. Kirve çocuğu kucağına alarak sünnet işlemini tamamlar. Sünnet esnasında bol bol salavat getirilir. Kesilen parça temiz bir yere gömülür. Kirvelik olayı Keban’da çok yaygın olup, kirve çocuklarının ise birbirleri ile evlenmesi günah sayılır.

      Sünnet olacak çocuk sayısı tek sayılı olma şartı var. Mesela 1 – 3 - 5 gibi. İki kardeşin sünneti çift sayıyı oluşturduğundan 3. Bir sünnet olmamış çocuk bulunarak beraberinde sünnet ettirilir.YAZININ DEVAMI GELECEK HAFTADA

Araştırmayı Yapan

 MUSTAFA ERGAN

 



Bu yazı 488 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
4890 Okunma
3545 Okunma
2269 Okunma
1676 Okunma
1454 Okunma
1280 Okunma
1265 Okunma
1224 Okunma
1114 Okunma
1091 Okunma
991 Okunma
780 Okunma
777 Okunma
737 Okunma
686 Okunma
669 Okunma
636 Okunma
609 Okunma
582 Okunma
576 Okunma
556 Okunma
546 Okunma
535 Okunma
515 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI