Bugun...


EĞİTİMCİ - YAZAR : MEHMET YILMAZ

facebook-paylas
SULTAN SİNEMİLLİ TÜRBESİ:
Tarih: 21-06-2024 09:44:00 Güncelleme: 21-06-2024 09:44:00


 

Keban’ın Piran bölgesinde hâkim bir dağın tepesinde “SULTAN SİNEMİLLİ TÜRBESİ” vardır. Bu türbenin bulunduğu bölgede PİRAN bölgesinin en verimli ve sulu araziler vardır. Doğal olarak çok güzel bir bölgedir. Türbenin bulunduğu dağın tepesi ile yukarıdan aşağıya bakıldığında harika bir görünüme sahip bir coğrafi bölge olmasıdır.

“SULTAN SİNEMİLLİ” soyu bu bölgeyi seçerken tarım ve hayvancılık için elverişli bölge olduğu için seçmiş olmalılar. Gerçektende doğal yapısı, havası, arazisi ve merası tarım ve hayvancılık için müsait bir bölgedir. Eskiden beri bu bölgenin armudu başta olmak üzere diğer meyve ağaçlarının yetiştiği bir bölgedir. Özellikle armut ağaçlarının yetişmesi ve bol meyve vermiş olması gerçeğidir. Şu anda bile bu bölgede meyvecilik ön plandadır. Türbenin bulunduğu bölge çok gizemli bir alandır. Asırları aşan meşe ağaçları vardır. Tarihi kayıtırlara göre “SULTAN SİNEMİLLİ” soyunun bu bölgede yaşadığı dönemlerde bu bölgenin tamamının balta girmez meşe ağaçları ile kaplı olduğudur.

Bu bölgede hayvancılıkla uğraşmışlar ve rızıklarını tarım ve hayvancılıktan kazanmışlardır. “SULTAN SİNEMİLLİ” soyunun Türkmen alevi Kızılbaş olması ve bu soyun gereği tarım ve hayvancılık ön planda olduğu için tüm göstergeler ve tarihi hakikatler bize ailece Horasan bölgesinden göç etmiş ve buraya yerleşmişler ve burada oldukları sürece tarım ve hayvancılıktan temel ihtiyaçlarını karşılayarak geçimlerini sağlamış olmalarıdır. Bu bölge ile ilgili yazılı kaynaklar kısıtlı olmasına rağmen bölge medeniyetler tarihinde önemli yer tuttuğu gerçeğidir. “SULTAN SİNEMİLLİ” soyunun bu bölgede yaşadığı tarihlerde Bizans ve Doğu Roma devletinin sınırları içinde olması ve Bizans ve Doğu Roma devletiyle savaş durumları da göz önünde bulundurulduğu zaman bu bölgede o dönemlerde Anadolu fethi ile ilgili sayısız tarihi olay anlatmak mümkündür.

Bir rivayete göre yapılan harplerde bu bölgedeki meşe 0rmanları yok edilmiştir. Anadolu Selçuklu devletinin döneminde farklı nedenlerle meşe ormanlarının yok edilmiş olması da muhtemeldir. Bu Anadolu topraklarında yapılan her savaş insanların ölümüne neden olduğu kadar doğanında tahrip olmasına neden olmuştur.

Osmanlı devleti döneminde Keban maden ocağının aktif olarak çalıştığı ve maden çıkarılmış olduğu dönemlerde de maden eritmede meşe kömürünün kullanılmış olması dolayısıyla bu bölgedeki meşe ağaçların kesilerek odun kömürü olarak maden ocağına götürüldüğü kayıtları da vardır.

Bir şekliyle doğa tahribatı yapılmış dönemler olarak tarihe geçmiş olmasıdır. Bu türbe alanında asırları aşan belki yüz yılları bulan meşe ağaçlarının olması bu bölgenin meşe ağaçları yönü ile ne kadar eski tarihlere dayandığı gerçeğidir. Bu türbe etrafındaki meşe ağaçlarının asırlardan beri kesilmemiş olması ve korunmuş olması bölge insanının inanç değerlerine bağlı olmasıdır. Bu meşe ağaçlarının bu mekân için kutsallık ifade ettiği gerçeğidir.

Türbe ve bölgesi çok etkileyici ve gizemli bir bölge olduğu gerçeğidir. Türbenin bulunduğu alanda sayısız mezarlık alanı ve bu mezarlık alanında sayısız insan cesedi gömülü olduğuna dair rivayetlerin olmasıdır. Türbenin etrafında dolaşırken insan nereye basacağına tereddüt geçirmektedir. İnsanın aklına bu mezarlık alanındaki cesetler gelmektedir. Bu türbe ve türbe ile ilgili yazılı kaynakların az olması ayrı olarak değerlendirmek gerekir.

Sayın Hüseyin ALDOĞAN Bey “SULTAN SİNEMİLLİ BABASININ TÜRBESİNİN “ tarih içindeki yerini yazmak için hazırlık içinde olduğunu bu gezi ve incelememiz esnasında yapmış olduğu canlı yayında ifade etmiş oldular. Pek yakında bu bölge ile ilgili bir kitabın yazılacağını ve kendisi tarafından kaleme alınacağını kendisinden dinlemiş olmakla mutlu olduk.

Geçmiş yıllarda bu türbenin çevre, tüm türbe içi düzenlemesinden ve yolunun yapılmasına katkı sunan bir kişi olarak Sayın Hüseyin ALDOĞAN bey “SULTAN SİNEMİLLİ BABASININ TÜRBESİNİN “ derneğini kurmuş ve belli süre başkan olarak görev yapmıştır. Dernek başkanlığı döneminde bu türbede anma tören, cem ve lokma dağıtmak üzere ülkemizin farklı bölgelerinden bu” SULTAN SİNEMİLLİ BABASI “soyundan olan bin kişiye yakın insanIarı ailece bu mekâna davet etmiştir. Kahramanmaraş Elbistan bölgesi başta olmak üzere İstanbul, Mersin, Gaziantep, Malatya, Sivas, Erzincan ve Elazığ… Vb. illerinden, bağlı ilçelerden ve köylerden insanlar soyuna karşı manevi görevlerini yerine getirmek için bu mekânda toplanmış ve günü birlik faaliyette bulunmuşlardır. O dönemin dernek başkanı Sayın Hüseyin ALDOĞAN Bey ilk faaliyet olarak tarihe mal etmiş olmasıdır. Dernek başkanlığını bir dönem süre sonra aynı soydan ve inanç grubundan olan Sayın Nadir ERGEN beye teslim edilmek üzere derneğin ilk kongresinde başkanlık görevini kendi isteğiyle bırakmış olmasıdır.

Sayın Nadir ERGEN Bey dernek başkanlık görevini sürdürmektedir.

Sayın Nadir ERGEN Bey teslim aldığı dernek başkanlığını yönetimi ile birlikte her yıl 11 ve 12 Ağustos günleri bu tür etkinliği düzenlemektedir. 11 ve 12 Ağustos 2024 tarihlerinde düzenleme yapılması halinde beşincisi düzenlenmiş olacaktır.

Bu türbe ve türbenin bölgesi ile ilgili bir genel bilgi verecek olursam ;“Sultan Sinemilli Ocağı” evlatları ve mensupları tarafından kurulan, Sayın Nadir ERGEN Beyin başkanlığı”Sultan Sinemilli “derneği olarak etkinlik ve faaliyetlerine devam etmektedir.

“Sultan Sinemilli” derneği İstanbul'da kurulmuştu. Genel Merkezi İstanbul'da olan “Sultan Sinemilli” derneği olağan genel kurulunda görevdeki başkan Nadir Ergen yeniden seçildi. “Sultan Sinemilli” derneği yeni yönetim kurulu şu isimlerden oluşmuştur. Başkan Nadir Ergen (Elazığ), Başkan Yardımcısı Oruç Oğuz Sinecan (K.Maraş Pazarcık), Sekreter Alican Uzun (K.Maraş Elbistan) Sayman Soner Gürsu (Malatya), Yönetim Kurulu Üyesi Hıdır Dinler (Elazığ) “Sultan Sinemilli” türbesi Keban İlçesi Akgömlek köyündedir.

“Sultan Sinemilli “ bir Alevi Bektaşi inançlı insanların ait olduğu ocak adı olmanın yanı sıra, bir aşiret adıdır. Elazığ ili Keban ilçesi Piran beldesindeki Akgömlek köyünde Horasan’dan Anadolu’ya gelen “Sultan Sinemil’e “ait bir türbe bulunmaktadır. Yoğun olarak Maraş ili ve havalisinde yaşayan “Sinemilliler” Erzincan ile Halep arasında geniş bir bölgeye yayıldıkları görülmektedir. Kerbelâ’da hayatta kalan İmam Zeynel’den doğan çocukları yolu ile yürüyen seyitlik soyu Anadolu’ya göçlerden sonra kurulan Alevi Ocaklarının da temelidir. “Sultan Sinemilli Ocağının” kuruluşunun 1060-1070 yılları arasında olduğu anlatılmaktadır.

Ancak, Elbistan bölgesine yerleşimler hakkındaki belgelerin 1700'lü yıllardan itibaren ortaya çıktığı dikkate alınırsa, “Sultan Sinemilli Ocağı” hakkındaki bilgilerin oldukça sınırlı bir çerçevede kaldığı anlaşılır.

Bu yıl dördüncü kez “Sultan Sinemilli “etkinliği düzenlediklerini belirten “Sultan Sinemilli “ Derneği Başkanı Nadir ERGEN, Biz “Sultan Sinemilli” evlatlarını bu etkinlikle birleştirmeye çalışıyoruz. Bu tür etkinlikler birliğimizi, beraberliğimizi artırmakta, birbirimize hoşgörüyü kazandırmakta ve muhabbetimizi artırmaktadır, Umut ediyorum ki bu etkinliğimiz, yüz yıllar boyunca devam edecektir." şeklinde konuştu.

İstanbul Karaca Ahmet Dergâhı Başkanı ve Sinemilli Dedesi Muharrem Ercan ve binin üzerinde davetliler katıldı. ( 11 Ağustos, 2023, Cuma ve 12 Ağustos, 2023, Cumartesi ). Bu bilgilerin bir bölümü “Sultan Sinemilli “ Derneğinin sayfasından alınarak yazıma konu edilmiş oldu.

21 Haziran 2024 tarihi Cuma günü) ben ve Sayın Hüseyin ALDOĞAN bey bu türbenin bulunduğu bölgede inceleme yapmış olduk. Bu tarihi bölgede belli süre kalarak tarihi bilgileri istişare etmiş olduk. Sayın Hüseyin ALDOĞAN Bey bu türbe ile ilgili kitap yazmaya başladığını ifade etmiş ve bunu “Sultan Sinemilli “ soyunun ve inanç grubunun mensuplarına söylemiş oldular. Sayın Hüseyin ALDOĞAN Beyle tanışlığım yıllara dayanan bir tanışıklıktır. Kendisine ait sayısız çalışmalarının olduğunu biliyorum. Zaman zaman kendisiyle bu konuları konuşuyoruz. Bu ve benzeri tarihi bölgelerin yazılı ve sözlü kaynakları elinde mevcuttur. Bu “Sultan Sinemilli “ soyunun bilgisini sayfamda vermekle birlikte ;

İlk toplantıdan beri her yıl Temmuz – Ağustos ayların belli gününden toplanırlar ve günü birlik manevi görev ve sorumluluklarını yerine getirmenin mutluluğunu yaşarlar. Her yıl bu mekânda kurbanlarını keserler. Tüm davetli insanlar bu kesilen kurbanlarla etli pilav yapar ve birlikte yiyerek günü birlik olarak diğer faaliyetlerini yerine getirirler.

Araştırmacı, yazar ve eğitimci Sayın Hüseyin ALDOĞAN beyle yıllara dayalı bir dostluğumuz önce sosyal medya aracılığı ile başlamış ve sonrası zaman zaman internet aracılığı ile uzaktan ZOOM ve WHWTSAPP ortamında canlı yayında buluşmalarımız devam etmiş ve etmektedir. Tüm sohbet ortamımız düşünce, tarih, felsefe, inanç ve Anadolu coğrafyası üzerinde gelmiş geçmiş medeniyetler hakkında olmaktadır. Bu günde bu buluşmamız yan yana gerçekleşmiş oldu ve bu gün bu tarihi mekândayız. Bu buluşmamız ikimiz açısından önemli bir buluşma oldu.

Bu mekândan sonra uğrak yerimiz Keban BİRVAN köyü oldu. Gün bitimine doğru BİRVAN köyüne uğradık kahvede bir çay içtik.

BİRVAN köyünün her yıl yapmış oldukları Keban ilçesine bağlı ULUPINAR köyünde “BİRVAN PİRİ DAVUT” etkinliği hakkında bilgiyi köylülerden aldıktan sonra köyden ayrıldık Keban merkeze doğru yol aldık. İlçe merkezinde Keban gazetesi yazarı ve imtiyaz sahibi Sayın Pirhasan DOĞAN beyle kısa bir sohbetten sonra birlikte Keban öğretmenevi bahçesinde dut ikramı ve öğretmenevinde kalmak üzere oda temini sonrası birlikte akşam yemeği ve sonrası öğretmenevine dinlenmek üzere kendisini bırakmış oldum. Ertesi gün Kahramanmaraş ‘a gitmek üzere ayrılmış oldu.

Sayın Hüseyin ALDOĞAN Beyle bir günümüz böyle dolu dolu geçmiş oldu. Bu buluşmamızda inşallah mutlu oldular. Böylesine bilge bir insanı ilçemde misafir etmiş olmam beni fazlasıyla mutlu etmiştir.

Fırat nehri ve Karakaya Barajı’nın gölünün bitim noktası olan Keban alabalık tesislerinin bölgesinde ve nehir kıyısında kendiyle ile birlikte de sohbetimiz oldu.

“Sultan Sinemilli “ sosyal medya sayfasında almış olduğum tarihi bir belge olan bir başka belgeyi de sosyal medya sayfamda sunmak istedim. Oda Gadir-i Hum konusudur.

Gadir-i Hum, peygamberimiz Hz. Muhammed’in(S.A.V.) Veda Haccı hutbesini gerçekleştirdiği yerin adıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in burada yaptığı konuşmada Ali bin Talib’i “Velayet” makamına atadığına inanılır. Gadir-i Hum Bayramı, Ehl-i Beyt’e bağlı Müslümanlar tarafından Zilhicce Ayı’nın 18. günü (17 Mart) kutlanır. Hz. Peygamber Veda haccı dönüşü (18 Zilhicce 10 / 17 Mart 632), aslında dinlenmeye elverişli bir yer olmadığı halde önemli bir hususu bildirmek maksadıyla burada konaklamış, bu sırada, kendisine indirilen her vahyi tebliğ etmesini emreden, bunu yapmadığı takdirde elçilik görevini yerine getirmiş sayılmayacağını belirten âyet (el-Mâide 5/67) nazil olmuştur.

Resûl-i Ekrem Hazreti Muhammed (S.A.V), kafilenin önde giden ve geride kalan bütün fertlerinin toplanmasını istemiş, herkes geldikten sonra öğle namazını kıldırmış ve arkasından yeni gelen âyeti tebliğ ederek bir konuşma yapmıştır. Hz. Peygamber Muhammed Mustafa (S.A.V.) bu konuşmasında dünyaya veda etme zamanının yaklaştığına işaret ederek risâlet görevini yerine getirip getirmediği hakkındaki kanaatlerini ashabına sormuştur,

Olumlu cevap aldıktan sonra ashabının Allah’a ve âhiret gününe olan imanını yeniden ikrar ettirmiş ve ardından “sekaleyn hadisi” diye meşhur olan sözlerini söylemiştir: “Size paha biçilmez iki şey bırakıyorum: Allah’ın kitabını ve Ehl-i beytimi...

Benden sonra bunlara sarılırsanız asla sapıklığa düşmezsiniz.” Resûl-i Ekrem Hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V.)konuşmasını bitirdikten sonra Hz. Ali’yi sağ tarafına almış, elini tutup kaldırmış ve şöyle demiş: “Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlâsıdır. Allah’ım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol!” Gadîr-i Hum olayı Ahmed b. Hanbel, Müslim, İbn Mâce ve Hâkim en-Nîsâbûrî gibi Sünnî muhaddislerin naklettikleri hadislerde de geçmektedir.

Ahmed b. Hanbel’in naklettiği rivayete göre Hz. Peygamber bir sefer esnasında Gadîr-i Hum denilen yerde konaklamış, öğle namazını kıldırdıktan sonra Hz. Ali’nin elinden tutup, “Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlâsıdır. Allahım, ona dost olana sen de dost ol, ona düşman olana sen de düşman ol!” dedikten sonra Hz. Ömer Hz. Ali ile karşılaşmış ve “Ey Ali! Sen her müminin mevlâsı oldun” diyerek onu tebrik etmiştir (Müsned, IV, 281). Aynı konuda başka bir rivayet nakleden Ahmed b. Hanbel, hadisin sonunda “Allah’ım, ona dost olana sen de dost ol, düşmanlık yapana da düşmanlık yap!” şeklinde yer alan kısmın hadise sonradan ilâve edildiğini söyler (a.g.e., I, 152).

Müslim’in rivayetinde ise Resûl-i Ekrem’in, Mekke ile Medine arasındaki Hum adı verilen bir mevkide yaptığı konuşmada ölümünün yaklaştığına işaret ettiği, ashabına Allah’ın kitabını ve Ehl-i beytini (sekaleyn) bıraktığını belirttikten sonra Allah’ın kitabına sarılmalarını tavsiye ettiği ve Ehl-i beyti konusunda onlara Allah’ı hatırlattığı nakledilmiştir (Müslim, “Feżâiʾlü’ṣ-ṣaḥâbe”, 36). İbn Mâce (“Muḳaddime”, 11) ve Hâkim en-Nîsâbûrî de (el-Müstedrek, III, 109) benzer rivayetleri kaydetmişlerdir.

Daha sonra Ya‘kūbî, İbn Kesîr ve Süyûtî gibi müteahhir dönem âlimleri bu rivayetlere eserlerinde yer vermişlerdir. Gadîr-i Hum İslâm alemine kutlu olsun!

(Kaynak Linki https://www.alevihaberler.com.tr/.../sultan-sinemilli...

Keban’ın Piran bölgesinde hâkim bir dağın tepesinde “SULTAN SİNEMİLLİ TÜRBESİ” ile ilgili gezi ve incelememizi burada noktalamak istiyorum. bu yıl etkinlikler olursa bende iştirak edecek ve etkinlikle genel görüş ve düşüncelerimi yazacağım. Bu türbe ve bu türbede yapılan her faaliyet ilçemiz için bir inanç turizm faaliyeti olarak görmek ve ayrıca ilçemize bağlı birçok köyümüzde bu tür faaliyet ve etkinliklerin yapılmasında büyük yarar olacaktır. Bu köyleri bazıları; Nimrili, Denizli, Bayındır, Birvan ve Gökbelen ve Koyunuşağı köylerinde de bu etkinlik ve faaliyetlerinin yapılmasıdır. Bana göre her köyümüzün bu tür etkinlik ve faaliyetleri olmalıdır. Her muhtarlık bu tür etkinlik ve faaliyetleri planlamalı ve uygulamaya koymalıdır. Bu yapılırsa köylerimizde kültürel, sosyal ve inanç yönü ile aktif olacaktır. Köylerimiz ne kadar faaliyet içinde olursa köylerimiz ilgi merkezi olacaktır. İnsanlar köklerine yönelecektir. Bu da maddi ve manevi yönden olumlu faydalar yaratacaktır. Bu yazımda bu kadarla yetineyim. 21.06.2024 KUANTUM DÜŞÜNCE MERKEZİ SANAL OKULU / MEHMET YILMAZ



Bu yazı 904 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
2496 Okunma
1932 Okunma
1615 Okunma
1363 Okunma
1008 Okunma
862 Okunma
763 Okunma
682 Okunma
644 Okunma
621 Okunma
572 Okunma
502 Okunma
493 Okunma
477 Okunma
445 Okunma
433 Okunma
420 Okunma
394 Okunma
3969 Okunma
3615 Okunma
3526 Okunma
3254 Okunma
2971 Okunma
2496 Okunma
2147 Okunma
2052 Okunma
1932 Okunma
1930 Okunma
1827 Okunma
1615 Okunma
1470 Okunma
1363 Okunma
1250 Okunma
1185 Okunma
1064 Okunma
1053 Okunma
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI