Bugun...


YAZAR : CEM BAYINDIR

facebook-paylas
ATIF YILMAZ (BATIBEKİ)
Tarih: 15-07-2024 09:41:00 Güncelleme: 15-07-2024 09:41:00


-Anılarım hiç bitmesin istiyorum. Eski yeni filmlerle, tanıdığım ve tanıyacağım yeni insanlarla, yeni ilişkilerle tazelensin, zenginleşsin istiyorum. Belki yüzlerce cilt de yazabilmek... Anlatabilmek... Söylemek güzeldir...- (Atıf Yılmaz) 

1925-2006 yılları arasında yaşayan tanınmış yönetmen Atıf Yılmaz sinemaya ilgisinin çocukluktan başladığını ve Mersin Ortaokulu ikinci sınıf öğrencisiyken arkadaşlarının kendisine ta o günlerde ‘‘rejisör’’ diye seslendiklerini anlatır. 

Yılmaz Güney, Halit Refiğ, Ertem Göreç, Nejat Saydam, Zeki Ökten, Şerif Gören, Ali Özgentürk gibi yönetmenleri yetiştiren Atıf Yılmaz sinema sevgisinin çocukken Mersin'de "Halk Sineması"nda izlediği filmlerle başladığını, genç yaşta kendini birdenbire yönetmen olarak Yeşilçam'da bulduğunu söyler.

Altmış yıllık mesleğinde kuramsal sinema üzerine hiç kitap okumadığını da birazcık da övünerek anlatan Yılmaz'ın “Bir Sinemacının Anıları” ve “Söylemek Güzeldir” adlı yapıtları Türk Sinema Tarihine ışık tutan ve okunmaya değer anılar-bilgiler içerir. 

Mersin’de babası Muhip bey’in zimmet suçlaması ile hapse düştüğünü, güç geçen okul günlerini, Elâzığ’dan, Tunceli'den, memleketi Palu'dan gelip, kendisi ve ailesiyle ilgilenen yakınlarını, özellikle babasının amcası Mustafa (Batıbeki) ve yengesi Saime'yi içten duygularla anlatan Atıf Yılmaz ardından eğitimi için Mersin’den ayrılacak ve ölene dek yaşamını geçireceği İstanbul dönemi başlayacaktır. 

İlginç bir biçimde, 48 yaşına değin de askere çağrılmayan ve bir yapımcının ihbar etmesiyle bu durum ortaya çıkıp yakalanan Atıf Yılmaz, o sırada Türkan Şoray'lı bir film çekmektedir. Şoray bunun üzerine büyük çabalarla Selimiye'ye, Sıkıyönetim Komutanı ünlü Faik Türün Paşa'ya ulaşıp, biraz da çekiciliğinin yardımıyla, onun askerlik görevini üç aylığına erteletmiştir. Faik Türün ile Türkan Şoray arasındaki bu görüşme Atıf Yılmaz tarafından senaryo biçimine de getirilmiştir. 

Aklı akademideyken hukuk fakültesini kazanan Atıf Yılmaz, sonradan hukuku bırakarak akademiye başlamış ve Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümünü bitirmiştir. 

"Beş Sanat" adlı dergide sinema eleştirileri yazan, Nuri İyem'in yanında resim çalışmaları yapan, Nuri Abaç'la da afiş çizimleri olan Atıf Yılmaz, Nuri İyem'le birlikte ‘‘Tavan Arası Ressamları’’ adıyla ilginç bir öyküsü olan kitapçık bastırmış, resim sergileri de açmıştır. Atölye arkadaşlarından biri de Ömer Uluç'tur. 

Anılarında özellikle Yaşar Kemal bölümü çok ilginç: 

“Kadirli'nin Hemite köyünden önüme gelene övünerek, ünlü romancı Yaşar Kemal'in bir yapıtını filme alacağımızı anlatıyor, onlara hoş görünmek istiyorken, Yaşar Kemal'in köylü ve yakınları ‘Yahu boşver o körü' deyip geçtiler, bir başkası, 'İnce Memed'in öyküsünü benden duydu, ben anlattım ona' deyip 'zaten o kadar da iyi yazamamış' dedi.” 

Yine bir köylünün “Ölmez Otu'nda beni anlatıyordu ama bizim Yaşar içine s.çmış.” dediğini de gülmece tadında bizlere aktarmakta. 

Hele okuma yazması olmayan bir Hemiteli'nin “Ben yazsaydım, sen o zaman roman görürdün.” dediğini de aktaran Yılmaz, köylülere bu anlattıklarınıza, yaşam öykülerinize Yaşar Kemal gibi gerçekten büyük bir yazarın eli değmese, bunların hiçbir anlamı ve öneminin olmayacağını, bir sanat yapıtı bile olamayacaklarını bir türlü anlatamadığını da söyler. 

Birlikte Antalya'da pavyon bastıklarını da söylediği Yılmaz Güney'i bir kumarhane açılışında gözlemlediğini "tanıdığım, sevdiğim, sanatçı Yılmaz Güney o naif, sevecen, sanatçı Yılmaz gitmiş, yerini gergin, tedirgin, lümpen bir kabadayı namzedine, bir baba namzedine bırakmıştı." diye anlattığı satırlar da ilginçtir. 

Anılarda, seyircinin Ruhi Su'nun türkülerini, sesini yadırgadığını ileri süren yapımcı Hürrem Erman'ın harcanan tüm emekleri göz ardı ederek filmin türkülerini değiştirmesini ve türküleri bir başka operacı, Aydın Gün'e okuttuğunu da görüyoruz… 

Yukarıda da söz ettiğim gibi, Atıf Yılmaz Batıbeki altmış yıllık sinemacılığında kuramsal sinema kitabı okumadığını, yine aynı biçimde gülmece (mizah) yazıları, dergileri, öykülerini de bir türlü okuyamadığını içtenlikle belirtiyor. 

İlki yine Elazığlı hemşehrisi Nurhan Gençsüer (Nur), sonradan da Ayşe Şasa ve son olarak da Deniz Türkali ile olmak üzere üç evlilik yapan Atıf Yılmaz anılarında şöyle der: 

"Ayşe'yle evleneceğim zaman, İstanbul'da yaşayan ailesi, Ayşe bir Türk'le evleniyor diye bozulmuşlar, evliliğe olumsuz bakmışlar. Bunun üzerine Yaşar Kemal göğsünü gere gere, 'Yahu yanılıyorsunuz damadımız özbeöz Palulu bir Kürt'tür.'demiş. Yine, Yaşar, Kürt olduğumu duyunca adamların bayağı rahatladıklarını söylemişti. Gerçekten de babam Elâzığ’ın Palu ilçesindendir. Anne tarafım da Urfalıdır. Ayşe benimle kâh 'proleter Kürt,' kâh 'asimile Kürt' diye dalga geçip dururdu."

Sanatçılığı değin toplumsal, siyasal yaşam içinde de önemli biri olan Yılmaz, döneminin teknik ve ekonomik güçlükler ve olanaksızlıklarına karşın sinema sanatında sürekli yeni arayışlar peşinde ve yenilikçi bir sanatsal düşünceyle yapımcı, yönetmen, senarist olarak çok şey kattığı ve yüzlerce ürün verdiği ve ödüller kazandığı Türk sinemasında kadın öykülerine, kadın kahramanlara da en çok yer veren sinemacılardandır. 

Yönettiği filmlerin çoğunlukla senaryolarını da yazan, içeride ve dışarıda birçok ödül sahibi Atıf Yılmaz, komediden, siyasal türe, müzikalden, tarihsel filmlere birçok önemli yapıta imza atmıştır. 

Atıf Yılmaz sinema sanatının uzun vadede bir edebiyat yapıtı değin kalıcı olamayacağına ilişkin görüşlere sahipse de, “Kibar Feyzo”, “Bu Vatanın Çocukları”, “Zavallılar”, “Selvi Boylum Al Yazmalım”, “Ne Olacak Şimdi”, “Eylül Fırtınası”, “İbo ile Güllüşah”, “Eğreti Gelin”, “Şekerpare”, “Ah Güzel İstanbul”, “Adı Vasfiye”, “Kadının Adı Yok”, “Aaahh Belinda”, “Taçsız Kral”, “Salako”, “Yedi Kocalı Hürmüz”, “Battal Gazi Destanı”, “Cemo” adlı filmlerinin bugün bile önemini koruyan, severek izlenen yapıtlar olduğuna tanık olmaktayız. 

Saygıyla anıyorum. 

Cem BAYINDIR 

KAYNAKÇA: 

Bir Sinemacının Anıları, Atıf Yılmaz, Doğan Kitap 2002, 

Söylemek Güzeldir, Atıf Yılmaz, Afa Yay, 1995

Benim Beyoğlum, Atilla Dorsay, Varlık Yay. 1993

 



Bu yazı 939 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
2072 Okunma
1828 Okunma
1594 Okunma
1503 Okunma
848 Okunma
837 Okunma
835 Okunma
818 Okunma
791 Okunma
722 Okunma
689 Okunma
661 Okunma
651 Okunma
646 Okunma
601 Okunma
575 Okunma
575 Okunma
534 Okunma
487 Okunma
480 Okunma
474 Okunma
411 Okunma
387 Okunma
383 Okunma
4687 Okunma
3161 Okunma
3091 Okunma
3040 Okunma
3013 Okunma
2573 Okunma
2552 Okunma
2480 Okunma
2115 Okunma
2072 Okunma
1828 Okunma
1818 Okunma
1711 Okunma
1703 Okunma
1594 Okunma
1503 Okunma
1457 Okunma
1374 Okunma
1318 Okunma
1235 Okunma
1206 Okunma
1204 Okunma
1195 Okunma
1189 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI