Bugun...


YAZAR : SELAHATTİN YALÇINER

facebook-paylas
DEVLİK
Tarih: 16-09-2024 12:27:00 Güncelleme: 16-09-2024 12:27:00


DEVLİK

Eskiden köylerimizde bahardan yazdan geriye fazla bir şey kalmayınca, sonbahara adım adım yaklaştığımız günlere doğru ismine '''Devlik''' dediğimiz kışa hazırlık başlardı. Her köylümüz yaz boyu tarlasından bağından bahçesinden elde ettikleri ürünleri, çeşitli aşamalardan geçirip uzun kış günlerine hazır ederlerdi. Önce davarlarının ineklerinin sütlerinden, yağ peynir çökelik, şimdilerde adını bile unuttuğumuz kurut elde edilirdi. Domates biber patlıcan, taze fasulye gibi sebzeler kurutulur, kış aylarında annelerimizin yemek çeşitlerine zenginlik getirirdi.

Buraya kadar tamam, fakat en önemli olan başlıca yiyeceklerimizin olmazsa olmazları buğdaydan elde edilirdi. Bunlar kısaca un ve bulgur. Köylü tarlasına buğday ekip biçmişse eğer sorun yok, uzun kış aylarına rahatça gire bilir. Fakat kendi harmanından buğday kaldıramayanlar, Devlik için mecburen ailesinin nüfusuna göre buğday satın alırlardı. Sevgili okurlarımızı fazla merakta bırakmadan biz Devliğe dönelim.

Önce bulgurluk buğdaylar bir güzel yıkanır, taştan topraktan arındırılır kuruması için damlara serilirdi. Daha sonra ismine bulgur kazanı dediğimiz, en büyük boylarda olan kazanlara yıkanmış ve kurutulmuş buğdaylar konurdu. Kazanın büyüklüğüne göre su ve buğday konar, daha önceden hazırlanmış ocağın üzerinde haşlanmaya bırakılırdı. Kazanlar çok büyük çapta olduğu için evlerin önlerine ocaklar kurulurdu. Kapıların önlerinde veya yanlarında buna benzer işler için kurulan ocaklar, yaz aylarında annelerimiz ekmeklerini pişirirlerdi. Yaz boyu hava sıcak olduğundan ekmek pişirme işi evlerin dışında olurdu mecburen. Bulgurluk buğday haşlandıkça nefis kokusu çevreye yayıldıkça, gerek evin çocukları gerek komşuların çocukları, hedik yemek için sabırla beklerlerdi. Bulgurluk buğdayın pişmesi belli bir kıvama geldiğinde, ocaktan indirilir ve yine damlara serilen çarşaflar üzerine kurutulmaya bırakılırdı. Pişmiş bulurluk buğdaylar kuruyana kadar ev ahalisinin gözleri üzerinde olurdu. Kuş veya diğer hayvanlardan itina ile korunurdu. Kuruyan buğdaylar çuvallara doldurulur evlere taşınır, ta ki bulgur çekim sırası kendilerine gelene kadar.

Bulgur Devliği tamam olunca sonbaharın ilk günleri de yavaş yavaş gelmeye başlamıştır. Sıra un öğütmeye ve değirmene gitmeye geldiğinde, daha önceden unluk buğdaylar yıkanıp hazırlandığından, değirmene gitmek için uygun bir zaman aranır. Çünkü o günlerde evin daha başka işleri de peş peşe gelmeye devam ediyordur illa ki. Bahçelerin meyveleri sebzeleri de son günlerin finalini yaşıyor diye biliriz. Üzümler pestil, gırmıtık ve cevizli sucuk olmaya geldi gelecekler. Köylülerimizin kilerlerinde olmazsa olmazı, turşular kurulur biberi domatesi patlıcanı, bahçesinde olan bir çok şeyden. Bunlarla birlikte, bir yandan kışın ocakta ekmek yemek pişirmek için çalı çırpı, sobada yakmak için kurumuş ağaçlar kırıp hazırlanırdı. Ayrıca tezeklerde sonbahar yağmurları gelmeden mereklerde yerlerini alırdı. Nimri köylümüz genellikle değirmene ya Ağın ilçemizin Kophinik köyüne, yada Keban ilçemize giderlerdi. Değirmende sıra bekleme olacağı için, genellikle bir kaç kişi sözleşir öyle giderlerdi. Çünkü bir iki gece kalma ihtimali ola biliyordu. Değirmene gitme işi yılda en çok bir kez olduğundan, orada her hangi bir anı yaşanmışsa eğer, yıllarca bunu anlatırlardı. Çocukluğumda anlatılan hikayeler çok ilgimi çekerdi. Hayatta değirmen görmemişim Kophinik neresidir, Keban neresidir isimlerini duydukça pür dikkat dinlerdim.

Devlik hazırlıkları belli bir noktaya geldikten sonra, kavurma yapma konusu gündeme gelir yerine otururdu. Köyde zengin fakir daha önce anlattığım Devlik ihtiyaçlarını az çok tamamlamış olurdu. Fakat kavurma konusu biraz maddiyata dayanırdı. Yani köylümüz zenginde olsa fakirde olsa illa ki kavurma için bir hazırlık yapardı. Bu yüzden köylülerimiz aile nüfusunun kalabalık durumuna göre, kavurmalık davar sayısını ona göre ayarlardı. Kavurmalık kesildiği gün o ev bayram yerine dönerdi. Kesilen davarın eti kavurma olacağı için, ev ahalisi kelle paça ciğer işkembe bumbar gibi sakatatlarından nasiplenirdi mecburen. Kelle paça da öyle az değildi, nerden baksan bir hafta boyunca evdeki sofra epey zenginleşirdi.

Kendi köyüm Nimri olsun diğer komşu köyler olsun, hatta tüm Anadolu köylerimiz, bahardan başlayıp kar yağana kadar, tüm hedefleri uzun kış günlerine hazırlık çabası içinde olurlardı. Ne mutlu atalarımızdan gelen bu anıları unutmayan canlara...

 



Bu yazı 755 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
5889 Okunma
4548 Okunma
4290 Okunma
3877 Okunma
3361 Okunma
1100 Okunma
959 Okunma
882 Okunma
796 Okunma
768 Okunma
757 Okunma
689 Okunma
688 Okunma
649 Okunma
623 Okunma
609 Okunma
588 Okunma
587 Okunma
577 Okunma
511 Okunma
507 Okunma
499 Okunma
472 Okunma
462 Okunma
5889 Okunma
5461 Okunma
5351 Okunma
5271 Okunma
4922 Okunma
4672 Okunma
4548 Okunma
4345 Okunma
4290 Okunma
4269 Okunma
3877 Okunma
3853 Okunma
3784 Okunma
3484 Okunma
3361 Okunma
3353 Okunma
3106 Okunma
2872 Okunma
2661 Okunma
1983 Okunma
1850 Okunma
1814 Okunma
1756 Okunma
1590 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI