Bugun...


YAZAR : SELAHATTİN YALÇINER

facebook-paylas
TAŞBAŞINDA ÜÇ KAFADAR...
Tarih: 15-01-2025 13:18:00 Güncelleme: 15-01-2025 13:18:00


TAŞBAŞINDA ÜÇ KAFADAR...

 

Yıllardan 1969 veya 1970, Nimri köyümüz, Çildir Ahmet gilden Enver Altaç'ın düğün arifesinin olduğu günleri yaşıyordu. O yıllarda köyümüz epey kalabalık sayılır, İstanbul'a göç vardı ama yinede hane sayımız az değildi. Köyümüzde düğün olduğu zaman, sadece düğün evinin değil, tüm köyün düğünü gibi olurdu. Ayrıca gelini Mişelli köyünden alacaklardı. Uzaktan gelin alınacağı için köyümüzde ayrı bir heyecan vardı. Bir gün henüz öğlen olmamıştı, Çildir gilden Necati Altaç köyde beni buldu. Annesi Eşe hala Denizli köyüne düğün davetiyesi anlamına gelen Kök götürmesini söylemiş. Kök'ün anlamı Nimri köyümüzde düğün sahibinin, başka köyden davet etmek istediği eve küçük bir hediye elden verilmesine denirdi. Hediyeyi götüren kişi, düğün sahibi falanın size çok selamı var, şu gün yapılacak düğünümüze buyursun gelsinler diye söylenirdi. Kök'ün neler olduğuna gelince, mevsimine göre mendil içinde bir lokum olur, bir şeker olur, evde başka bir şey bulunmazsa eğer iki üç tane çay şekeri olurdu. Kök gönderilen ev ahalisi yakın akraba içinse eğer, hediye daha büyük olurdu. Mesela düğün kış aylarındaysa eğer, bir elma yine bir mendil içine konup gönderilirdi. Kısaca bu küçük veya büyük hediyelerin ismine Kök denirdi. Kirve, sağdıç veya dayı emmi gibi insanlar için, düğün sahipleri ister köyde olsun isterse başka köyde olsun, bizzat kendileri evlerine gidip davet ederlerdi. Başka köylere düğün sahibi davet için gitmişse eğer, Kök götürmeyi de ihmal etmezdi, tabii ki biraz daha büyüğünü.

Necati beni bulduğunda annesi Eşe halanın Denizli köyüne Kök göndermesini söylemiş. Bıldır gilden Yusuf Altay'ın da geleceğini ve bana da sende gel dedi. Necati ve ben aynı yaştayız sanırım 16 falan, Yusuf bizden bir yaş daha büyüktü. Mesele başka köye gezme olunca keyifle kabul ettim. Sanki diğer köyler bizim köyden farklı, nede olsa gençlik işte insan gezmek dolaşmak ister o yaşlarda.

Çildir gilden Necati, Bıldır gilden Yusuf ve Dummucu gilden ben Selahattin, güle oynaya tuttuk Denizli köyünün yolunu. Necati’nin anne tarafından akrabaları olduğu için hangi eve gideceğimizi biliyordu. Sanırım ayrı ayrı iki eve annesinin yolladığı Kök dediğimiz dört bir yanından düğümlenmiş davet mendillerini verdik. Uğradığımız evlerde yemek yedik mi yemedik mi şu an hatırlamıyorum. Fakat illa ki bize sormuşlardır, çünkü başka bir köyden gelen insanlara aç olup olmadıkları büyüklerimiz tarafından sorulurdu.

Neyse Kök verme işimiz bitince, o yıllarda Denizli köyünde faaliyet gösteren bakkala gittik. Sanırım daha önceden kendimize göre bir plan yapmışız ki, bakkaldan bir paket sigara, 250 gram civarında leblebi ve bir küçük rakı aldık. Ayrıca boş küçük bir şişe istedik bakkal bulup verdi. İşin ilginç yanı, bakkal sorsa bu rakıyı kime alıyorsunuz diye, kesin bir yalan söylerdik. Köyden bir isim verip o istedi der durumu düzeltirdik. Fakat sağ olsun bakkal sormadı. Yaşımız henüz genç olduğu için, illa ki Nimri köyünden birinin siparişidir diye düşünmüştür.

Denizli köyünden güle oynaya ayrıldık, hem de büyük bir keyifle. Keban yönüne doğru araba yolundan yürüyerek Taş Başının çeşmeye geldik. O yıllar Keban baraj inşaatı devam ettiği için, her üç dakikada bir hafriyat kamyonları gelip geçiyordu. Taş Başının çeşmesinde yolun tam kenarında ve hemen hemen sıfır noktasında. İkimiz gelip geçen kamyon şöförleri görmesin diye duvar oluşturduk, birimizde rakının yarısını boş şişeye aktarıp ayar çektik. Kimseye göstermeden çeşmede işi hallettiğimizi sanarken, yanımızdan geçen bir kamyonun şöförü elimizdeki şişeleri gördü. Şöför az yavaşlayıp bize el işaretiyle, sizi gidi sizi der gibi gülerek geçip gitti. Neyse ki bu durumu da kazasız belasız atlatmış olduk. Birimizin elinde leblebi dolu kese kağıdı, diğer ikimizin elinde de birer rakı şişesi olarak Nimri köyümüzün yoluna saptık. Sanırım Yağmur Suyuna gelmeden rakıları bitirdik. Tabii ki yol boyu kimse yok, sigaralar elimizde, bildiğimiz türküleri şarkıları üç kafadar koro halinde söyleyip söyleyip gidiyoruz. Kafalar güzel olduğundan, yolu iki ileri bir geri adımlar atarak oldukça yavaş almaya başladık. Durum böyle olunca güneş batmış ve akşamın karanlığı kendini yer yer göstermeye başlamıştı. Necati içkiden epey etkilendiği için çoktan sorun yaratmaya başlamıştı. Necati kendine gelsin diye bir kaç kez oturup dinlendirdik ama, değil ki yerinden kalkmak yere uzanıp yatıyor. Yusuf bir yandan ben bir yandan yalvarıyoruz yakarıyoruz, babalarımız analarımız bize ne der gibi sözlerle korkutuyoruz ama nafile. Akşam saati çok ilerlemese de, karanlık epeyce çökmüştü. Zor şer mezarlıklara kadar geldik ama, benim en büyük korkum, babamın bu halimizi görmemesi duymamasıydı. O yüzden Necati'yle Yusuf'un evleri bir birine yakın olduğu için, ayrıca köyün diğer başın da, ve bende bunu fırsat bilerek, köye sessiz sedasız eve geldim.

Bu anımız hep aklımdaydı ama, benden sonrasını unutmuştum. Evlerine nasıl gittiler başlarına neler geldi, anlatmışlardır ama hatırımda kalmamıştı. Geçen hafta Yusuf'la karşılaştık ve başımızdan geçen o anıyı yaz dedi. Yusuf'a çok teşekkür ederim hatırlattığı için. Ve benden sonra neler yaşamışlar o akşam Yusuf'tan dinleyelim.

Necati'yle birlikte giderler yani Çildir gilin eve. Düğüne hazırlık yapıldığı için nede olsa ev kalabalık ve tamamı kadın. Necati'nin halini gördüklerinde kadınlar sorar başlarına ne geldiğini. Yusuf içki içtiklerini anlatınca, Eşe hala oğlu Necati'yi ya teşte sokar ya da, teşte eğip başından aşağı bir kaç saplak su döker. Yusuf diyor ki, beni de teşte götürüp başımdan aşağı su dökmeye kalkıştılar ama, ben sarhoş değilim deyince beni bıraktılar. 

Bu anıyı anlatırken, ve bu anıya düğününden dolayı vesile olan Enver Altaç ağabeyime Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun. Ayrıca adı geçen veya geçmeyen Hakka yürüyen tüm canları rahmetle anıyorum mekanları cennet olsun...

Selahattin YALÇINER

 



Bu yazı 305 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
4679 Okunma
4647 Okunma
3249 Okunma
1907 Okunma
1057 Okunma
990 Okunma
925 Okunma
744 Okunma
725 Okunma
684 Okunma
559 Okunma
546 Okunma
490 Okunma
484 Okunma
410 Okunma
408 Okunma
335 Okunma
333 Okunma
322 Okunma
319 Okunma
282 Okunma
275 Okunma
264 Okunma
225 Okunma
6028 Okunma
5574 Okunma
5390 Okunma
5361 Okunma
5052 Okunma
4973 Okunma
4893 Okunma
4857 Okunma
4725 Okunma
4679 Okunma
4647 Okunma
4507 Okunma
4383 Okunma
4034 Okunma
3501 Okunma
3249 Okunma
3238 Okunma
2917 Okunma
2065 Okunma
1907 Okunma
1794 Okunma
1632 Okunma
1628 Okunma
1530 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI