Bugun...


EĞİTİMCİ - YAZAR : MEHMET YILMAZ

facebook-paylas
KEBAN’LI, SANAT VE TASAVVUF İNSANI CENGİZ KADİROĞLU:
Tarih: 01-09-2024 11:35:00 Güncelleme: 01-09-2024 11:35:00


 

( 1957 yaz'inda, üzümlere nişan düştüğünde, Keban'da doğdu.. 1 yaşından 1976 ya kadar Malatya'daki yaşadı, liseyi Turan Emeksiz lisesinde bitirdi. 4 yıl Eskişehir Eğitim enstusunde okudu... 1980 de Mahalli sanatçı olarak TRT kayıtları yapıldı 1981 de İst radyosuna girdi...1986 da ayrılıp Amerika Newyorka gitti... Orada Gurup Muhabbet isminde bir topluluk kurdu, Metropolitan müzesi, Kolombiya, Rochester üniversitesi, Birleşmiş milletler... Gibi yerlerde konserler verdi 1992 de, New Yorkda bir Türk müzikalinin muziklerini yapip sahneye koydu... 2000 yılında Kandaya yerleşti hala Kanada ve Türkiyede yaşamakta) (Bu bölüm Sayın Cengiz KADİROĞLU beyin kendi kaleminden kısa olarak yazdığı yaşam hikayesidir. )

Evet kendi ifadesinde de görüldüğü gibi Keban 1957 doğumlu, çocukluk yaşamı Malatya ‘da geçmiş ve ilkokul, ortaokul ve lise’yi Malatya ‘da tamamlamıştır. sağ sol olayların zirvede olduğu 1970’lı yıllarda Eskişehir Eğitim Enstitüsü İngilizce bölümünden mezun olmuş ve sağ ve sol olayların olduğu dönemde öğretmenlik yapmamış ve Elazığ’la dönmüş. Bu kısa bilgiden sonra Av. Cem BAYINDIR’IN sayfasında bilgi alarak yazıma devam etmek istiyorum.

( Keban'dan değerli komşumuz 'Kalaycı Kadir' lakaplı Kadir Kılbaş amcanın torunu Cengiz Kadiroğlu'ndan sanırım 35-40 yıl öncesinden müstezat. Değerli ve yetenekli bir ailenin içinden çıkan Cengiz Kadiroğlu çok yetenekli sanatçıyken ve -yanlış anımsamıyorsam- Günaydın gazetesinin eki Saklambaç'ın düzenlediği yarışmada 1979 yılının en yakışıklı (filinta) delikanlısı seçilmişken ve önü açıkken sonradan sanıyorum İstanbul’da ve yurt dışında bir süre özel okullarda öğretmenlik yapıp ardından müziği bıraktı ve Kanada'ya yerleşti...

Yapıt: Ey Dil Ne Durursun / Müstezat

Yöre: Elazığ

Sanatçı: Cengiz Kadiroğlu (Kılbaş)

Kaynak: Hafız Osman Öge / Mustafa Süer

Derleyen: İshak Sunguroğlu / Vasfi Akyol

Makam : Çargah

"Ey dil ne durursun demidir başla figane

Çün andelibane

Har oldu gülistan-ı visal döndü hazane

Kar yağdı çemane

Dağlar duman oldu

Hallar yaman oldu

Kaşlar keman oldu

Kan ağlayın ey didelerim siz de bu derde

Her vakti seherde"

(Bu türkünün başka yörelerde de değişik söyleyiş biçimleri vardır.)(Bu bilgi değerli AV.CEM BAYINDIR arşivinden alınmıştır.)

Değerli bilge insan Avukat Cem BAYINDIR beyin yukarıda sözünü ettiği bu aile atadan dedeye Keban’da sanat icra eden bir aile olarak tanıdık. Ortaokul ve lise yıllarımızda bu aile Keban’da Türk halk ve Türk sanat müziğini icra eden bir aile olmuştur.

Aile büyükleri kalaycı, rahmetli Kadir kalaycı ilçemizde herkes tarafından tanınan ve düğünlerde müzik ekibi ile insanları eğlendiren ve meslek olarak kalaycılıkla geçinen farklı bir Kebanlı idi.

Rahmetli Kadir Kalaycının kalay dükkânı o yıllarda köylü pazarı denilen şimdiki adı ile Musa amcanın çay ocağı denilen sokak’ta bir küçük dükkân idi.

Rahmetli Kadir KALAYCI’NIN torunu sanatçı Cengiz KADİROĞLU (Kılbaş)Bizim kuşak ve asıl mesleği öğretmenlik ve belli süre öğretmenlik görevi ve branş olarak İngilizce öğretmeni, öğretmenlik mesleği yanında sanatla uğraşmıştır. Belli dönem Elazığ Müziki Cemiyetine devam etmiştir. Aynı dönem Elazığ’da sanatını icra etmiştir. 1990’lı yıllarda TRT İstanbul Bölgesinde Devlet Sanatçısı olarak sanatını icra etmiştir. Yıllarca sanatını bu kurumda icra ederken kadro probleminden dolayı bu kurumdan ayrılmış ve önce Amerika’ya ve Amerika’da 8 yıl kaldıktan sonra Kanada’ya geçmiş ve yaklaşık 30 yıldır Kanada’da ikamet ediyor ve Kanada ‘da emekli olmuş bir Kebanlıdır. Emekli olduktan sonra senenin belli dönemlerinde Kanada’da belli döneminde İstanbul’da yaşamını sürdürmektedir.

Yaşamın büyük bölümü yurtdışında geçmiş ve ailesiyle birlikte yurtdışında vatan hasretiyle geçmiş bir sanat insanıdır. Bu toprakları insanı olarak yurtdışında yaşamını sürdürürken bedenen yurtdışında ruhen kendi ülkesinde ve özellikle Keban için yanıp tutuşan bir sanat insanı olmuştur. Rahmetli babası Cengiz oğlum sanat icra ederken ve eserleri okurken ciğerden oku dermiş. Sayın Cengiz KADİROĞLU sanatını icra ederken ciğerden ve ruhunun derinliklerinden gelen bir okuyuşla okumaya ve sesini kullanmaya çalışan bir sanat insanıdır. Sesinden etkilenmemek mümkün değildir. Eserleri okurken çok farklı bir seda ile okuyan bir sanat insanıdır. Beden dili ve eser okuyuşu farklı bir felsefi ve tasavvufi bir haykırışla icra edilmektedir. Sayın Cengiz KADİROĞLU diyor ki; okuduğun eserin içinde duygu olmalı, ağıtımızı dillendiren bir şekilde olmalıdır. Yüklediğin duygu ve düşünceler ruhlara hitap etmelidir. Eserleri okurken insanlık tarihine ufuk açmalıdır. Okuduğun eser ruhlara serin ve güzellikler katmalıdır. Okuduğun çokluktan tekliğe ve yokluğa yol açıcı olmalıdır.

Özellikle kendisine ait olan sözler ve bestesi de kendisine ait olan 1970- 1980 arası siyasi olayları ve çalkantıları dile getiren eseri bize bu hatırlatmayı yapmakla birlikte o yıllara ait sıkıtı ve sorunları en güzel ifade etmiş olmasıdır. İcra ettiği eserlerin ruhunda halk müziği, sanat müziği ve en önemlisi semah temalı olarak icra etmiş olmasıdır. Bu günkü gençlik anlamakta zorluk çekebilir. Fakat bizim kuşak bu tema da icra edilen bir müzik sanatını anlar ve dertlerinin çaresini bu deyişlerde arar.

Sayın Cengiz KADİROĞLU, diyor ki sanat icra edeceksem mutlaka göze, kulağa, beyne, ruha ve kalbe hitap olmalıdır. Ben sanatımı icra ederken yüce yaratana giden yolu göstermeyi bir görev sayan bir sanat insanı olmaya çalışıyorum diyor. Benim yaşamım yurtdışında ve vatan coğrafyasından uzak ülkelerde geçmiş olduğundan vatan hasreti ile geçtiği için benim gönül dünyam yaralı olduğu bu vatan coğrafyasına aşk olduğum için eserlerimi icra ederken bu duygu ve düşünceleri katarak insanların ruhuna öflemem gerekiyor.

Ben doğduğum topraklardan değil doyduğum yabancı topraklardan seslenerek bu günlere geldim diyor. Ben yurtdışında bulunduğum yıllarca kendimi garip hissettim. O topraklarda yıkıldım berbat oldum. Rızkımın hatırına yıllarca vatan coğrafyasının sevdasını çektim. Çocukların vatansız büyümesin diye onları her fırsatta vatan sevgisiyle donatmaya çalıştım. Onların vatansız büyümemesi için onlara ülkemin kültürünü ve sosyal yaşamını kavratmaya çalıştım. Yurtdışında çalıştığım sürece kendi öz kültürel değerlerimi kaybetmeme uğruna çok uğraş verirken kendimden çok şey verdim. Ülkem sevgisi daima ağır bastı. Yurtdışında çok sıkıntılı günler geçirdim fakat ülkemin saygısında vaaz geçmenin imkânı yoktu. Bu anlatından sonra gelelim bu günkü yaşadıklarımıza ;

Manas Kültür ve Gönülevi müdavimleri olarak bizler bu gün gene felekten bir gün yaşadık. Sayın Cengiz KADİROĞLU Bey bu gün manas kültür ve gönül evinde bizler ile idi. Yaşam hikâyesini bizimle yeni baştan yazdı. Yaşam hikâyesini yazarken ve anlatırken ruhumuza hitap etmiş oldu. Yurtdışında yaşayan bir sanatçı olarak nasıl bir vatan hasreti çektiğini inceden anlatmış oldu.

Bu gün Manas Kültür ve Gönülevide bulunan dostlar; yazar, eğitimci ve şair Günerken AYDOĞMUŞ, sanat insanı Ziya TUNÇTEKİN, Eğitimci Abdullah ÇİKOĞLU, bestekar Doğan SEVER, Fırat Üniversitesi Öğretrim Üyesi Tevfik BİLDİK, Eski Harput Muhtarı Fevzi KARAMAN, Şair, Yazar İlhami BULUT, Manas Kültür ve Gönülevi Koordinatörü Şener BULUT, Ben ve misafirimiz sanat insanı Cengiz KADİROĞLU bey idiler. Sanat insanı Cengiz KADİROĞLU Bey yaşam hikâyesini anlattı biz dinledik. Sohbetimizde dünya turu yapmış olduk. İnsanlık tarihi içinde Türk ve İslam tarihinden söz ettik. Bu sanat insanları çalarak, söyleyerek ve söyleşi yaparak mutlu oldular. Manas Kültür ve Gönülevi müdavileri olarak bu gün birlikte mutlu oldular.

Sayın Şener BULUT Bey bu Manas Kültür ve Gönülevin kurmakla ne kadar isabetle bir iş yapmıştır. Bu KÜLTÜR ve GÖNÜLEVİNDE her saat sanat, edebiyat, şiir, zanaat ve insanlık konuşulur. Her sohbet, her program insan merkezli, insanı duygu ve düşüncelerin zirve bulduğu bir merkez olmaktadır. Bu gün gene dünya meseleleri, dünya insanlık tarihi, Türk ve İslam coğrafyası ve mazlum milletlerin çilesi konuşuldu. Dertlerimiz, yaralarımız, sıkıntılarımız ve dertlerimiz şiire, edebi ifadelere ve sanata döküldü. Dertlerimizle dert olduk. İnsanlık nereye akıyor, bu akıntıya kapılan gençlik dile getirildi.

Yurtdışında , vatan coğrafyamızdan uzak yaşam süren insanımızın vatan özlemi ve bu özlem nereye kadar sürecektir. Türk ve İslam dünyasının problemlerinin çözümü ne olmalıdır. Yetişmekte olan gençliğimizin yurtdışı sevdası ve gittikleri ülkelerde karşılaştıkları sorun ve problemler nelerdir?

Bu konuyu sanat insanı Sayın Cengiz KADİROĞLU bey, bu konuları en ince ayrıntılarına kadar bize anlatmış oldu. Dünya da göçmen konusu ve göçmen insanların kendi öz vatan topraklarından uzakta neler ile karşılaştıklarını en ince noktasına kadar anlatmış oldu.

Yıllarca vatan coğrafyasından uzak yaşamanın nasıl bir acı olduğunu sanatıyla dillendirdi.

Yurtdışındaki tüm imkânlara rağmen vatan hasretine hiçbir şeyin ilaç olmadığını bize tek tek anlatmış oldu. Yurtdışında tanıdığınız olmazsa hak vaki bulduğunda cenazeniz morgda günlerce kalır dedi. Sonuçta sizi inancınızın dışında usul ve esaslarla Hıristiyan mezarlığına defin ederler diyor.

Kanada’da bulunduğu sürece bu gibi konulara çok şahit olduğu anlatmış oldu.

Batı dünyasının her şeye materyal gözüyle bakmış olması ve dünya kapitalizmin geldiği noktanın çok tehlikeli bir nokta olduğunu bize anlatarak insanımızı ve dünya insanını bekleyen tehlikelere vurgu yapmış oldu.

Gençlerimizin kendi ülkesinin dışında aradıkları yaşam çoğu zaman sorun ve sıkıntılarla sonuçlandığını ve gittikleri ülkelerde iyi bir işi , aşı yoksa mutlu olmasının imkansız olduğuna vurgu yaparak insanlığı bekleyen küresel dünyanın tehlikelerine vurgu yapmış oldu.

Kısacası bu gün insanlık adına güzel, Hoş konular ele alınmakla birlikte insanlığı bekleyen tehlikelere büyük vurgu yapıldı.

Coğrafyamıza, vatanımıza, insanımıza sahip çıkmanın zaman geldi ve geçiyor dedi. Bu gün kültürü, sosyal yaşamı, sanatı, zanaatı, köklerimizi, ceddimizi konuşarak mutlu olmaya çalıştık.

Günümüz dolu dolu geçmiş oldu. Tüm konuşma ve sohbetimizi sanat güzellikleri olan müzik ziyafetiyle tamamlamış olduk.

Bu yazımda da okumaya, öğrenmeye, öğretmeye, sanat ve zanaata ve sosyal yaşama ayırmak istedim. Kebanlı sanat insanına yer vermek istedim. Sanatı ve dünya görüşü ile rol model bir düşünce insanı olduğu için istedim ki takipçilerim ve özellikle Kebanlı gençlerde bu insanı tanısın. Sanatını icra ederken ciğerden ve kalbi duygu ve düşüncelerle icra etmiş olması insanı derinden etkiliyor. Derdi olan insanımız bu tür eserleri dinlerse ruhunda farklı güzellikler olacaktır. Seslendirdiği eserler bu toprakları sesi, kulağı, derdi ve kederi. Bizler kendisini dinliyor ve dinlemeye devam edeceğiz. Yolu açık ve aydınlık oldun. Yıllar sonra baba evine gelmiş olması farklı duygu ve düşüncedir.

Her giden Kebanlıların çocukları ve torunları da bu topraklara yüzünü çevirmelidir. Onlarda gelirse onlara da ata dede kapıları açıktır ve açık olacaktır.

Sayın Cengiz KADİROĞLUNUN halası Leyla KADİROĞLU’NUN dedesine ait evinin kapısını açık tutmuş olması ve yıllar sonrada olsa Keban’a gelmiş olması dolayısıyla kendisine teşekkür ederiz. Keban onunda ata dede toprağıdır. Özüne dönmüş olması ayrı bir güzelliktir. onunda yolu açık ve aydınlık olsun. 31.08.2024 KUANTUM DÜŞÜNCE MERKEZİ SANAL OKULU / MEHMET YILMAZ



Bu yazı 1015 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
4452 Okunma
2905 Okunma
1693 Okunma
1189 Okunma
945 Okunma
874 Okunma
865 Okunma
728 Okunma
690 Okunma
626 Okunma
603 Okunma
595 Okunma
592 Okunma
553 Okunma
529 Okunma
476 Okunma
464 Okunma
454 Okunma
453 Okunma
444 Okunma
414 Okunma
381 Okunma
366 Okunma
329 Okunma
4452 Okunma
3486 Okunma
3335 Okunma
3025 Okunma
2952 Okunma
2905 Okunma
2585 Okunma
2568 Okunma
2465 Okunma
2133 Okunma
1693 Okunma
1594 Okunma
1545 Okunma
1509 Okunma
1358 Okunma
1338 Okunma
1189 Okunma
1152 Okunma
1143 Okunma
1052 Okunma
991 Okunma
975 Okunma
971 Okunma
952 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI