Bugun...


EĞİTİMCİ - YAZAR : MEHMET YILMAZ

facebook-paylas
TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MÜFREDATLARI PROGRAMI VE İDEALİST TOPLUM OLUŞTURMA PROJESİ:
Tarih: 15-09-2024 11:02:00 Güncelleme: 15-09-2024 11:02:00


TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MÜFREDATLARI PROGRAMI VE İDEALİST TOPLUM OLUŞTURMA PROJESİ:

Bu öğretim yılından itibaren ilk, orta ve lise öğretiminde yeni uygulanacak maarif müfredat programı ile ilgili yazılarıma devam edeceğim. Bu yazımda aynı konuya yer vermiş oldum. 2024- 2025 eğitim öğretim yılı itibariyle bizler lise öğretmenleri olarak yeni maarif müfredat programını uygulayıcılarıyız.

Lise 9.sınıf öğrencilerine yeni uygulayacağımız müfredatının adı “Türkiye Yüzyılı Maarif Müfredatı” eski müfredattan değişiklik yapılmıştır. Bakıldığında konular sadeleştirilmiş gibi görünüyor. Fakat konular sadeleştirilirken konunun ana kural ve ilkeleri alt gruplar altında yanı alt alan şekilde ana başlıklar altında verilmiş olmasıdır. Bu kural ve ilkeleri konu içinde yanı yeni adı ile tema işlenirken yeri geldikçe üzerinde durulması gibi bir yol seçilmiş. Bu şekilde ders işleyiş temanın kısaltılmışı gibi değerlendirilmiş olmasıdır. Bu konu böyle mi değil mi tartışılır. Bu konuda yapılan değişiklik verilmesi gereken temayı daha da karmaşık hale getirmiş gibi. Bu müfredat programı ile öğrenciler yüzeysel ders temasını kavramış olur düşüncesinde olan eğitimiler vardır. Farklı düşünce ve görüşü olan öğretmenlerde vardır. Tema verilmekle birlikte soru çözümünde izlenecek yok ve yöntemde belirtilmiştir. Bu programın olumlu ve olumsuz yönleri uygulamada ortaya çıkacaktır. Bu konuda eğitimcilerin endişesi var mıdır? Olması doğaldır. Dersler tema olarak işlenirken dersin özelliğine göre kural ve kaidelerin önceden verilmemesi sıkıntı doğurup doğurmayacağı zaman içinde belli olacaktır. Eğitimciler olarak endişemiz kural ve kaidelerin koymadan derslerin öğrenciler tarafından hazırlanıp hazırlanamayacağı endişesidir.

Çünkü kural ve kaide koymadan doğruyu yakalama ve işlem basamaklarını sürdürmede ne gibi sıkıntılar olacağı sahada ortaya çıkacaktır. Eğitimcilerin en büyük endişesi kural ve kaidelerle disipline edilmemiş ve belli bir sistemde tema takibi yapılmıyorsa o tema karmaşık hale gelme sıkıntısıdır. Belli bir sistem takip etmeden ve tema oluşturmanın öğrenciler açısından ne kadar kolay bir yol olacağı veya olmayacağı endişesi vardır. En önemlisi her öğrenci bu yol ve metotla tam öğrenme sağlamış olacak mı endişesi. Bu endişe ve korkularla liselerde derslerimizin özelliğine göre dersleri işlemeye başladık. Bu konuda gereken raporlamalarımızı hazırlamış olacağız.

En önemlisi bu müfredat programını hazırlayan ekip aktif olarak alanda ve sahada derse yıllardan beri girmemiş öğretmen ve öğretim üyelerden oluşmaktadır. En azından liselerde derslere aktif girmeyen bir ekiptir. Bu yeni müfredat ile öğretmen temayı anlatmadan önce her öğrenciden ne gibi beklentisinin olduğunu açıklaması ön koşul olmasıdır. Bunu yapacağız ve yapmaya başlanmış olmasıdır. Bir öğretmen olarak bunu yapmaya başladığımı söyleyebilirim. Öğretmenlerin en büyük endişesi öğrencileri ders hazırlığı yapmadan okula ve sınıfa gelmesidir. Bu konuda yıllardan beri sıkıntıların var olması gerçeğidir. Dersin temasına çalışmadan geldiği için sınıf ortamında dersin temasına uygun olumlu katkı sunmama endişesidir. Dersin temasıyla ilgili hiçbir araştırma yapmadan sınıfa geldiği ve tema ile ilgili hiçbir ön hazırlığı yapmamış sıkıntısıdır. Bu bir haftalık sürede bunu derslerde bizzat yaşıyoruz. . Bu konuda yıllık, zümre, sınıf, aynı şubeye derse giren öğretmenler olarak bu endişemiz devam etmiş olmasıdır. Elbette ki önlem alamaya devam edeceğiz. Bu konuda ne kadar başarılı ve verimli sonuç alacağımızın garantisi yoktur. Bu konu karşımızda sorun olarak duruyor.

Öğretmenler olarak önceden temayı vermemize rağmen öğrenci ertesi gün tema ile hiçbir hazırlık yapmadan gelmeye devam ediyor. Daha önceki müfredat programında da en büyük sorun da bu idi. hazırlık yapmadan sınıfa gelen öğrenci büyük ağırlıkta olduğu gerçeğidir. Verilen temayı hazırlamadan gelen öğrenci sınıfta huzursuzluk çıkarmaktan başka bir iş yapmamaktadır. Bu sorun genel anlamda her lisede yaşanmakla birlikte mesleki ve teknik liselerde daha çok yaşandığı gerçeğidir. Bu sıkıntıyı meslek alan öğretmenleri kültürel ve akademik derslerin öğretmenleri olarak çok yaşıyoruz ve aynı sorun devam ediyor. En azında bir haftalık sürede bunu gözlemlemeye devam ediyoruz.

Öğrenci velilerinin, çocuklarına gücü yetmediği ve çocuklarını ders öncesi hazırlık yapması için talimat verdiği halde talimatları yerine getirmediklerini bir haftalık sürede bize söylemiş olmasıdır. Genel anlamda öğrencilerin, anne ve babayı da dinlemediği gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu geri bildirimi her öğrenci için söylemek doğru olmaz. Ama genel anlamda her anne ve baba okula gelip biz öğretmenlere bu gerçeği ifade etmektedir; öğrenci velileri bu yeni müfredat programı ile veli olarak yetersiz kalacaklarını söylüyor olması bizi endişelendiriyor. Çünkü bu müfredat değişikliği öğrencilerin okul dışında önceden hazırlık ve araştırma yapmasını esas kılıyor.

Öğrenci velileri bu endişeyi taşıdığı niçin biz öğretmenlere şu sözü ifade etmiş olmasıdır. O sözde şudur; Öğretmenim, anne baba olarak çocuğuma gücüm yetmiyor. Akşamları çocuğumun ders çalışması için yönlendirdiğimde beni ve anneyi dinlemiyor olmasıdır diyorlar. Ders çalış dediğimde ders çalışmıyor ve ders kitapları ve defterlerini açmadan ertesi gün okula gelmiş olması en büyük problemdir demiş olmasıdır. Velilerin büyük çoğunluğu bunu daha önceden de bize ifade ettiğine defalarca şahit olmuşuzdur. Yanı gerçek aynen devam etmiş olması biz eğitimcileri endişelendiriyor. Çoğu zaman ders kitaplarını okul sırası içinde bırakıyor ve biz eğitimciler kitapların dersten sonra eve götürülmesi gerektiğini her fırsatta söylememize rağmen bu olumsuz davranış devam ediyor. Asıl olan her akşam her öğrenci velisinin çocuğunun ders ilgili kitap ve defter kontrolü yapmasıdır. Öğrencisini bu konuda takip etmesi en idealidir. Maalesef bu yapılmıyor. Yapılmadığı için her geçen gün öğrenciler olumsuz davranışı artırarak devam ediyor. Bu konuda öğretmenin yapmış olduğu ikaz da öğrenci tarafından kabul görmediği gibi öğretmen sıkıştırma yaptığı zaman öğrenci ile öğretmen arasında sıkıntı yaratmaktadır. Öğrenci olumlu davranış yerine olumsuz davranmış ortaya koyarak öğretmeni yoruyor. Yormakla kalmıyor öğretmene karşı durmayı bir marifet sayıyor. Bu durumu her gün yaşayan bir öğretmen ne yapabilir. Derse hazırlık yapmadan gelen öğrenciler sınıf ortamında ders dışına çıkmayı ve ders dışı konuşmayı bir marifet sayıyor.

Okula ders hazırlığı yapmadan gelmiş olması ayrı bir sıkıntı ve ders ortamında ders kitaplarını ve defteri çoğu zaman getirmemiş olması büyük sorun. Çoğu zaman okul çantasını bile hazırlamadan okula gelmiş olması ve ders kitaplarını çata da taşımamış olması büyük sıkıntı olarak karşımızda duruyor.. Bu sıkıntıyı her gün yaşayan öğretmenleriz.

Ders kitabını ve defterini getirmiş olması halinde derste öğretmen ikaz etmeden ders ile ilgili kitap ve defterini bile çantada çıkarmayan öğrenci grubu ile karşı karşıya olan öğretmenleriz. Bu konuda her öğretmen sürekli ikazlar yapıyor. Birileri biz öğretmenlerin bu konudaki yetersizliğini problem olarak görüyorsa buyursun derslerimizi izlesinler ve her gün aynı öğrenci grubu ile ne sıkıntılar yaşadığımızı gözü ile görsünler ki beraber çözüm üretelim. Tüm olumsuzluklara rağmen sınıflarda ders işleme çabamız küçük görülmeden eğitimin tüm paydaşları olarak çözüm üretmeliyiz. Bu eğitim öğretim kurum ve okullardaki sıkıntı ve problemlerin öğretmenlerin sırtına bırakılması ve sadece öğretmenin günah keçisi olarak seçilmiş olması hiçbir sorunu çözmediği gibi sorunlar büyüyerek devam etmesi gerçeğidir. Tüm ikazlarımıza rağmen öğrencilerin bir kısmı kitap ve defterinin kapağını açmıyor ise elimizde ne gibi sihirli değnek olabilir? Bunu sormak hakkımız diye düşünüyoruz.

Bir başka açıdan eğitim öğretimin en büyük sorun ve problemi şudur;. Bir günde 9 saat ders gören öğrenciler okul çıkışında eve vardıklarında ne zaman dinlenecek ve ne zaman ertesi güne ait olan en az 4 farklı ders ve toplam 9 ders ait temayı nasıl araştıracak ve ne kadar süre lazım bu düşünüldü mü? Her öğrencinin evinde araştırma yapabilecek kadar donanımlı yeteri kadar ders araç ve gereci en önemlisi her evde yeteri düzeyde internet alt yapısı var mıdır? Diye düşünüldü mü? Öğrenci velilerin ne kadarı internet ortamında çocuğunun dersi ile ilgili tema hakkında bilgi toplaması için bilgiye ve beceriye sahiptir bu düşünüldü mü? Öğrenciler öylesine bir duruma gelmişler sabahın ilk dersinde kafayı masaya koyup yatmaya çalışıyor. Bu gerçeği her gün öğretmenler olarak yaşıyoruz. Yaptığımız ikazlar yerini bulmuyor ve öğrenci tüm ikazlara rağmen bu olumsuz davranışa devam ederse öğretmen ne yapma gücü vardır. Öğretmen bu tür öğrenciyi ikaz ettiğinde öğrenci ile problem yaşıyor. Genel anlamda öğrenciler ders ile ilgili defter tutma ve tahtada yazılan bilgiyi deftere aktarmada yeterli bilgiye sahip olmadığı gerçeğini yaşıyoruz. Bu sıkıntı her gün devam ediyor. Bu durum öğrenci velilerince de bilindiği halde öğrenci velisi de bu olumsuz davranışı düzeltmede yetersiz kalmış olması gerçeğini yaşıyoruz.

Ödev nasıl ve hangi metot ve teknikle hazırlanır onu bilmeyen büyük sayıda öğrenciyle karşı karşıya olduğumuz gerçeğini her gün yaşayan eğitimcileriz. Derslerle ve araştırmalarla ilgili temel

İlkeleri kavramayan ve kavramak istemeyen öğrenciler nasıl olacak. Öğretmen nasıl bir uygulama yapacaktır. Kurallara uymayan öğrencileri sınıfta bırakmak sonuçta sistemin tıkanmasına sebebiyet hazırlamaz mı? Bu da kaynak israfına neden olmaz mı? Bunun orta yolu ne olmalıdır.

Yıllardan beri ev ödevi vermek uygun görülmediği ve bunun sonucu öğrenci araştırma ve ödev hazırlama yöntemini öğrenmeden liseye geldiği için lise öğretmenleri olarak öğrencilerin ödev yapması için zaman ayırmasına rağmen öğrenci sınıfta ders notu yazmamak için sürekli direnmektedir. Ders esnasında sürekli biz öğretmenlere sorduğu soru ve söylediği şey öğretmenim bu tahtaya yazılanları deftere yazılacak mıyım? Neden yazacağız. Kitaba yazsam olmaz mı? Oysaki Kitabın sayfası yazılı ile dolu olduğu halde işlenen ders ile ilgili tema ve temaya ait soru çözümü nereye yazacak diye sorduğunuzda öğretmenin yazmasak olmaz mı? Soran bir öğrenci araştırma yaparken araştırmasını nereye yazması gerekir? Elbette ki defterine yazması gerekmez mi? biz öğretmenler ders boyunca ders dinlemeyen öğrencilerle mi uğraşacağız yoksa bir müzik koro şefi gibi ders ile ilgili tema hazırlığı yapan öğrencilerle mi uğraşacağız? Bunu takipçilerimin dikkatine sunmak istedim.

Her öğrencinin akşam saat kaçta yapması gerektiğini söylememize rağmen öğrencilerin genel olarak hafta içi günlerde gece saat 12 ve 01 ‘e kadar ayakta kalarak ders çalışmadan zaman geçirdiği ve ertesi gün uykusunu almadan okula gelmiş olmaları dolayısıyla sınıfta ise bu öğrenci ne iş yapar? Ertesi gün çantasına ders kitabını ve ders ile ilgili defterini okul çantasına koyma zahmetinde bulunmuyorsa ve en acısı ise sabahın ilk dersinde kafayı oturduğu, oturağın önündeki masaya koyup yatmak istiyorsa. Öğretmende bu tip öğretmenleri ikaz etmekten yoruluyorsa ve ikaz ettiği zaman öğretmeni ile tartışan bir öğrenci veya öğrenciler ne kadar derse hazırlıklı gelmiş olabilir? Bunu düşünen oluyor mu? Bu sıkıntıları görmeden bu programlar hazırlayan ekip bu konuda ne der acaba? Bu programları hazırlayan öğretim üyeleri liseye devam eden çocuklarına bu programı anlatıp evladım sen lise 9.sınıfta bu yıl ders temaları kendin hazırlayacaksınız ve okulda sınıfta siz dersi aktif olarak anlatacaksınız dediler mi? acaba ne cevap aldılar? Bu tüm öğretmenlerin merak konusu olması doğal değil midir?

Bu ülkede her öğrencinin babası okur yazar olsa bile, okur yazarlık bilgisi ve bu bilgiyle, lise dersleriyle ilgili bilgi sahibi olabilir mi? bu ülkede her öğrencinin anne ve babası öğretmen, öğretim üyesi ve derslerle iç içe değildir. Eğer okul ve velinin çabası ve çocuğuna derslerde olumlu katkı sunuyorsa bu kadar “KURS VE ÖDEV MERKEZLERİNE” yanı dershane formatlı kuruma ne ihtiyaç var mıdır? Bu sorgulamak gerekmez mi? , eğitim koçluk görevi yapan bu kadar kuruma neden ihtiyaç duyuluyor? Diye sormazlar mı? Bu tür örnekleri çoğaltarak vermek mümkün dür? tüm bu sorgulamalar birilerini suçlamak değildir. Önemli olan sorun ne olmasıdır.

Asıl olan bağcı dövmek değil üzüm yemektir. Biz sürekli bağcıyı dövmekle zamanımızı geçirmekteyiz.

Gönül isterdi ki bu müfredat programlarını ve bu kitapları hazırlayan ekipler bir masada buluşarak bu programların olumsuz ve olumlu yönlerini tartışmış olsundu. Bu programların olumlu taraflarını görmek için pilot uygulama yapılmalı idi. Pilot uygulama sonrası ne gibi geri bildirimler elde edildi? Ona bakılmalı idi. Bu konuda olumlu ve olumsuz yönleri görmek için program hazırlayıcıların ve kitap yazarlarının sahada ve alanda bizzat derslere girmeli ve bu programı bizzat uygulayarak dönüt alması ve sonuçları bizzat görmeli en ideali idi. Zaman geçmiş değil bunu uygulamak imkân dâhilîdedir. Gene hatırlatmak isterim bu ülkenin idealist öğretmenleri olarak sorumluluk duyuyorsak bu soruları sorarak doğru olanı bulmak hakkımızdır. bu ülkenin çocuklarını en iyi yetiştirmek ve yaşama hazırlamak sorumluluğunun bir bölümü yanı bir boyutu biz öğretmenlerin sırtındadır. Bu konuda doğruyu bulmak ve uygulamak biz öğretmenlerin görev ve sorumluluğu için tarihi bir sorgulama yapmak anayasal hakkımızdır diye düşünüyorum. eğitim sendikaları bu ülkede eğitim öğreti kurumların sorun ve problemlerini çözümde aktif olmak kaydıyla öğretmenlerin yanında yer alması gerekir diye düşünüyorum.

Bir haftadan beri akademik, sözel ve sayısal derslerin öğretmenleri olarak sınıflarda verdiğimiz mücadele öğrencilerin derse gelmeden önce ders araştırması yapmadığı ve okulların internet altyapısı ve internet sistemin hızı düşük olduğu için sınıfta bile bu temaları ders kitaplarına uygun araştırma yapmak için yeteri kadar her öğrenciye aynı fırsatın olmadığı gerçeğidir. Her uygulamada olduğu gibi bu programda da kâğıt üzerindeki bilgiler ile sahada uygulama arasında büyük sıkıntı vardır. Bunu söylediğimizde hemen siz değişim ve yeniliklere karışımısınız diye tehdit alıyoruz. Hayır, biz eğitimciler değişim ve yeniliklere karşı değiliz. Hatta bu değişim ve yenilikler işimize gelmektedir. Bu programla öğretmen ikinci plana düşmekte öğrenci daha aktif olması gerekiyor. Bu yıllardan beri savunduğumuz bir metot ve teknik olmasına rağmen öğrenciler buna uymuyor. Öğrencilerin, yapması gereken ise yeteri kadar ders konusuna yanı derse ait tema hazırlık yaparak sınıfa gelmesi gerekir. bu konuda sıkıntılar devam etmiş olmasıdır.

, Derslerde işlenecek üniteye/temaya hazırlık yapmayan öğrenci grubunun olumsuz davranışını nasıl düzelteceğiz o önemlidir. Genel anlamda öğrencilerin büyük bir bölümü temayı hangi bilgi ile hazırlayarak aktif bir öğrenci olarak sınıf ortamına gelmesi ve derste her öğrencinin derse aktif katılması biz öğretmenlerin asıl hedefidir. Bu konuda endişe ve korkularımız d%ile getirmek ve sormak biz eğitimcilerin hakkı değil mi?

Öğrenci velilerini okula çağırıyor ve sistem hakkında bilgi ve öğrencinin okula ve sınıfa gelmeden önce her ders ait teması hakkına bilgi hazırlaması gerektiği söylediğinde öğrenci velileri bunun imkânsız olduğunu biz eğitimcilere ifade etmiş olması gerçeğidir. Biz eğitimciler öğrenci, öğrenci velisi bu program hazırlayıcı ekip ve uygulamayı isteyenlerin arasında sıkışıp kalmakta olduğumuz gerçeğidir.

Öğretmenler olarak öğrenci velilerine yeni programla ilgili genel ilkeleri söylediğimizde öğrenci veli boyutunda büyük eleştiri almış olmamız bir gerçektir. Öğrencelerden görülen eksikler öğrenci velisine anlatıldığında öğretmenler öğrenci velilerinden yeteri kadar destek görmüyor olması biz öğretmenleri endişelendiriyor.

Öğrenci velileri bu programa karşı farklı duruş gösteriyor. öğrenci bilmediği ve çalışmadığı konuda nasıl tema hazırlığı yapacaktır ve yapsa bile gelecekte sınav sistemi ne derece bu pograma uygun olup olmayacağını bize sürekli bize sormaktadır.

Bize çocuğum ders ile ilgili tema ve tema gereği soru çözmeyi kendi yapacaksa okul ne işe yarayacak diye savunmaya geçtiğine biz öğretmenler ne dememiz gerekiyor? Buna cevabı olan var mı? Evet ders işleyişlerde son noktayı ders öğretmeni olarak biz koyacağız. Onu biliyoruz. zaten bu güne kadar sınıflarda ders işlerken öğrenci merkezli ders işlendiği halde ders öğrenmeyen veya tam öğrenmeyene çare bulmada yetersız kaldığımız gerçeğini yaşıyoruz.

Yoksa yıllardan beri sınıflarda öğrenci merkezli ve odaklı ders işlemeye gayret etmekteyiz. Sistem, yöntem, metot ne kadar ideal olursa olsun öğrenci derse ilgi duymadıkça, her lise öğrencisine aynı dersleri öğretmeye çalıştıkça geri bildirim olarak büyük fire veren sisteme dönüşmektedir.

Özellikle mesleki ve teknik liselerini tercih yapan öğrenci grubu ile haftada 45 saat ders ve bu derslerin yüzde ellisi akademik, kültürel ve sosyal içerikli ve yüzde ellisi meslek ile ilgili olması ve haftalık 45 saat ders saatine ve bu derece ders çeşitliğini olumlu cevap vermenin imkânı var mıdır? Bunu kaç eğitimci düşünmüş olabilir? Bu büyük sıkıntıdır. Buna bakılması ve doğru bir planlama ile geri bildirim alınması ve sıkıntılar üzerinde durulması gerekir. sıkıntıların çağın gereği ve gelişmiş toplumların neler yaptığına bakılarak düzenlenmesi gerekir

Bir gerçeği söylemek gerekirse, Çok kötü bir program ile çok iyi planlama, altyapısı çok iyi olan okul ortamı, çok iyi kurulmuş ekip ve takım ruhu ile iyi yetişmiş eğitimciler ile çalışma azmi ve gayreti yüksek performansı olan öğrenci grubu, iyi eğitilmiş öğrenci velilerin ilgi ve alakası ve çok iyi bir milli eğitim politikasıyla ve bu politikanın arkasında uzun süre ile durulması ve tüm taraflarım sorumluluk duyması ve hesap verilebilmesi ve ortaya konulan sistemin çok iyi denetimle denetlenmesi ve geri bildirimlerin bilimsel verilerle değerlendirilmesi ve sonuçlarına göre aksayan yönlerin düzeltilmesiyle sonuçta çok iyi çıktı vermez mi? en önemlisi çok iyi yetiştirilmiş ve donanımlı ve idealist eğitimciler başarıyı ve verimliliği en üst düzeye çıkarma imkanı daima vardır. .

Buna karşın çok iyi bir program ve planlama ile kötü eğitimciler, çalışmayan ve gayret etmeyen öğrencilerle ve ilgisiz öğrenci velileriyle en iyi programla sonuç almak mümkün mü? Bence mümkün olmaz. Bizim sıkıntı ve problemimiz sorun ve problem tespiti sonrası kimse sıkıntı ve problemi kendinden kaynaklandığının farkında olduğu halde sıkıntı ve problemi başkasına atmasıdır. Eğitim öğretim ile ilgili olan tüm Paydaşlar bu konuda sıkıntı ve problemde payı olduğunu kabul etmesidir.

Bu yol izlenmediği için eğitim öğretimdeki sıkıntı, problem ve Başarsızlıktan öğretmenleri sorumlu tuttuğumuz için öğretmenlerin bu konuda yalnız kaldığı için öğretmenlerin enerjisi tamamen yok olmakla karşı karşıyadır.

Sınıfta sürekli huzursuzluk çıkaran öğrenci grubuna öğretmen engelleyici tedbir aldığında kimlerden ne gibi tepki aldığını düşünüyorsak ve bunun olmaması için olumlu tedbir alıyorsak ve öğretmenlerin bu konuda haklı veya haksız olduğuna dair gerçek anlamda soruşturma ve takip yapıp sonuçta doğru dürüst bir karar verme yetkisi kullanıyor mu? Elbette ki öğretmen sıkıntılı ise onunda yasalarımızda yeri vardır. Gereken yapılır ve yapılmalıdır.

Bu yukarıda yazdıklarım genel anlamda eğitim öğretimde her gün yaşadığımız şeyler olduğu halde öğretmeni sınıfta güçlü kılacak bilgi ve becerisi yanında öğretmeni huzursuz eden diğer nedenlerin ortadan kaldırılması için eğitim öğretimle ilgili olan tüm taraf ve paydaşlar ne kadar bu işe ciddi bakıyor? Öğrenci velileri bunu kıstas alarak çocuğu ile ne kadar ilgili oluyor? Bunu sormak gerekmez mi? kötü alışkanlığı olan bir öğrenciye öğretmen engel olmak ve davranışını düzeltmek istediğinde öğretmen ne kadar cesaret ve azimle bu işin üzerinde durma gibi güvencesi var bunu düşündük mü? Sınıfta huzursuzluk yapan bir öğrenciye her seferinde disiplin uygulaması çare olmadığı bir gerçektir. Huzursuzluk yapan öğrenci velisi öğretmene ne kadar destek vermektedir? Bunu düşündük mü?

Her şeye rağmen tüm olumsuzlukları kucağında bulan eğitimciler olarak görev ve sorumluluklarını yerine getirmek ve sınıfında iyi bir öğretmen olarak görev yapmak için öğretmene destek olmak gerekir. Öğretmenden kaynaklanan sorumsuzluk, huzursuzluk ve güvensizlik varsa bunun yasalarda yeri var olduğu gerçeğidir. Öğretmende hata ve kusur varsa elbette ki karşılığında cezayı işlem görmelidir. Olması gereken budur.

45 yıllık meslek yaşamım ve süremce dürüst, akıllı, düzgün, kurallara uyan derslerde kendine düşeni yapan ve olumlu olarak derslere katkı sunan öğrenciyle problemim olmamıştır. Problemin ana kaynağında ders ile ilgi ve alakası olmayan, sınıfta huzursuzluk çıkarak, yapılan ikazdan anlamayan, velisine bildirdiğinde velisi de çocuğunun olumsuz davranışları için öğretmene yardımcı olmuyorsa bu durumda öğretmenin elinde sihirli bir değnek olabilir mi? bu işin acı tarafıdır. Çok düzgün, davranışları düzenli, verimli, başarılı, çalışkan öğrencilerin olduğu sınıf ortamı veya okul ortamında öğretmen durduk yere sıkıntı ve problem yaratıyor ise bu öğretmen gereken ikaz v cezayı olması doğaldır.. Bu tip öğretmen bende olsam kimse beni savunmamalı ve korumamalıdır.

Öğretmen öğrencilere karşı ilgisiz ve alakasız ise okulun düzenine olumsuz nedenler hazırlıyorsa onunda mutlaka yasalarda yeri var ve gereken ne varsa uygulanmalıdır. Gereken ikazı ve yargılamayı gerektiriyorsa yasalar çerçevesinde hakkında gereken yapılmalıdır. .

Bana göre “Tam Öğrenme ve Öğretmenin” ana sorunu liselerde her öğrenciye aynı derslerden sorumlu tutmamız. Dersle ilgi ve alakası olmayan ve okula gönüllü olarak değil zorlama ile okula gelip sınıfta zora ki oturarak dersle ilgi ve alakası olmayan işlerle uğraşması ve derse odaklanmaması ve derslere engelleyici sıkıntılar çıkarması ve ikazdan anlamaması sıkıntısıdır. Özellikle mesleki ve teknik liselerde önce meslek dersleri önemli olmalı ve mesleği iyi kavratıcı önlemler alınarak meslek iyi öğretilmesi. Ara ve ana elaman yetiştirmede hedef ve amaçlar net olmalıdır. öğrencilerde bu amaç ve hedefle bu okullar tercih etmelidir.

Kültür ve akademik dersler ikinci planda olmakla birlikte bir meslek lisesi öğrenci olarak hangi dersten başarılı olmak istiyorsa öğrenci velisi, ders öğretmeni ve öğrenci birlikte karar vererek ders seçimi yapması gerekir. Bu yapıldığında öğrenci derste ilgisiz kalamaz. Çünkü yetenek ve becerisine uygun seçim yapmış olmaktadır. Bilimsel, sosyal ve akademik başarı düzeyi yüksek yani sayısal, sözel ve eşit ağırlık alanında yetişmek isteyen öğrencilere faklı imkân ve fırsatlar verilmelidir.

Sistemler arası geçişte daha kalıcı ve belirgin kurallar olmalıdır. Projeye dayalı program izleyen eğitim öğreti yapan liseler de öğrencinin zekâ, zihinsel süreci, akademik verimliliği ve başarısı oranında okul türü ve ders seçimi yapmalıdır. Bu yapıldığında öğrenci kendini daha sorumlu görecektir.

Bana göre öğrencilerin dersler esnasında ve ders dışında derslere ve tam öğrenmeye ilgili olması için haftalık ders görme saati olarak günlük 6 ders saatini geçmemelidir. Her okul türüne devam eden öğrenciler için dinlenmek için zaman bulmalıdır. Araştırmaya, kendini geliştirmeye, sosyal, kültürel etkinliklere ve faaliyetlere daha çok zaman bulmalıdır.

Bunun olması için ülkenin milli geliri yüksek olmalıdır. Milli gelir dağılımı dengesi iyi olmalıdır. Milli hâsıladaki gelirden her vatandaş verimliliği ve başarısı oranında pay almalıdır.

Bunun olması için toplumun tüm insanı üretim yapma beceri ve başarısına odaklanmalıdır. Üreten toplum olmamız koşulu ile kısa sürede üreten devlet ve tüm alanlarda sosyal adalet ve sosyal adaletin tüm ilkelerine uyum içinde olmak önemlidir. Yasalar her kes için uygulanmalıdır. Her İnsan üretirse o zaman zengin toplum ve bir devlet yaratmış oluruz. Üretimde adalet, tüketimde adalet, milli gelir dağılımda adalet olması için en önemli yasalar olmalıdır. Bunların olması için evrensel hukuk ve ahlakı değerler değer bulması ve yasaların uygulanmasıdır.

Takipçilerim bu yazımı sabırla okuduklarında bana bu yazımdan dolayı sitemde buluna birler. Bu doğal ve olağandır.

Şu eleştiride bulunabilirler. Bu yazmış olduğunuz konuların yeni müfredatla ne ilgisi vardır? Sorularında haklılık payı olabilir. Ben bir internet yazarı olarak bir konuyu ele almak istediğimde günlercesin araştırma yapar ve en uygun ifade ve incelemelerle yola çıkar ve olumlu ve olumsuz yönü ile konuyu/ temayı iyi işlemek ve bu konudaki bilgilerimi gözden geçirmek benim için çok önemlidir. Onun için derinlemesine inceleme yapar ondan sonra düşünce ve görüşlerimi açıklarım. Düşünce ve görüşlerimi açıklarken patiler üstü ve hiç siyası düşünce boyutunda değil ülkenin geçeklerine uygun düşüncelerimi açıklama gücü ve cesaretinde bulunurum.

Yazım eleştirilere açık. Ahlakı boyut içinde kalınması ve evrensel hak ve hukuka muhalif davranış içinde olmadıkça nezaket çerçevesinde eleştiride bulunabilmek doğaldır..

Yazımda direk kimseye suçlama ve küçük düşürücü bir cümlem olamaz. Ben yazılarımı yasalara ve evrensel hukuka uyum içinde yazarım. b3en yazılarımı yazarken her hangi birini kast etmem. Kişilerle işim olmaz. Proje

Bu çerçeve uygun olarak çok üst düzey bir ideal toplumdan söz etmiş olabilirim. Bu da öğretmen olmamızdan kaynaklanıyor. Her öğretmen idealist bir toplum yaratmak adına en doğru olan ve dürüst olanı tercih etmesidir. Buna göre idealist çocukları yaşama hazırlamak ile görevli ve sorumludur. Türkiye Cumhuriyetini kuran irade ve Büyük önder Mutafa Kemal ATATÜK idealist bir toplum olması için Türkiye Cumhuriyetinin ilke ve değerlerini ortaya koyarak öğretmenler için şu önemli ve anlamlı sözü söyleyerek öğretmenlere en büyük değeri vermiş oldu. “MUALLİMLER, GELECEK NESİL SİZİN ESERİNİZ OLACAKTIR.” Türk ve İslam tarihi bu gibi söz ve demeçlerle dolu dolu geçmiştir.

Bu konuda saha ve alanda yaşadığımız sorun, problemleri tüm gözetmelerimi FECEBOOK sayfalarımda yazmaya devam edeceğim. Amaç ve hedef iyiyi yakalamak ve uygulamaktır. Doğru olanı bulmak ve doğru bir şekilde ve doğru yerde uygulamak için aydınlatıcı bilgiyi vermektir. 15.09.2024 KUANTUM DÜŞÜNCE MERKEZİ SANAL OKULU/ MEHEMT YILMAZ

 



Bu yazı 1007 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
4038 Okunma
3734 Okunma
3377 Okunma
3278 Okunma
3217 Okunma
2634 Okunma
2506 Okunma
1142 Okunma
1125 Okunma
911 Okunma
798 Okunma
795 Okunma
783 Okunma
740 Okunma
696 Okunma
684 Okunma
653 Okunma
620 Okunma
594 Okunma
589 Okunma
575 Okunma
561 Okunma
549 Okunma
520 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI