KEBAN KÖYLERİ : (5) AŞAĞI ÇAKMAK - 2
Aşağıçakmak Köyünde Değişikliğe Uğrayan Bazı Yer Adları
Yer adları, toplumların tarihleri, kültürleri ve kimlikleri açısında olduğu kadar, bir toplumun coğrafya ile ilgili mülkiyet ve hâkimiyet göstergesi olmaları bakımından da oldukça önemlidir. Bu öneminden dolayı, “yer adları, coğrafyanın tapu tescil belgeleri” olarak kabul edilir., onun için, milletler genellikle, hâkim oldukları coğrafyalardaki yer adlarının önemli bir kısmını ya tamamen ya da kısmen, hiç değilse söyleyiş bakımından kendi dillerine dönüştürerek, kendi kimliğinin damgasını vururlar.
Türkler de kendi ad verme anlayışları ve gelenekleri doğrultusunda bütün varlıkları adlandırdıkları gibi, yerleştikleri coğrafyayı adlandırmışlardır. Adbilim bir dalı olan yer adlarının (topomini) içinde değerlendirilen küçük yer adları (mikro toponim/küçük yer adları), açısından son derece önemlidir. Onun için, bu adların, iyi tespit edilmesi, korunması ve yaşatılması gerekir.
Aşağıçakmak köyünde, yüzlerce yıl önce Türkçe olarak adlandırılan bazı mevki, yer, bölge adlarının zamanla değişen nüfus ve dil yapısı dolayısıyla değişikliğe uğradıkları görülmektedir. Burada değerlendirdiğimiz örnekler sınırlı olsa da, yer adlarının dilindeki değişimlere dikkat çekmesi bakımından önemlidir. Ayrıca Türkiye’deki yer adlarının hep Türkleştirildiği yönündeki genel kanaatin aksine, birçok Türkçe yer adının zaman içinde bozulduğunu ve başak dillere dönüştüğünün göstermesi bakımından da dikkat çekicidir.
Balikale/
Beylik Kale olarak adlandırılan yer, köyün kuzeyindeki tepedir. Tepe adını tepenin üstünde kale olarak adlandırılan ve günümüzde sadece duvar izleri bulunana yapıdan almıştır. Tarihi hakkında her hangi bir kayıt yoktur. Konumu dikkate alındığında, muhtemelen Bizans döneminden kalma, askeri ve güvelik amaçlı bir mekândır. Bu kale, yörede yerleşik olan Bey tarafından da kullanılmış olmalı ki, buraya “beylik kale” denmiştir. Beylik kale adı zamanla yöreye yerleşen ve Kurmançça konuşan kişilerin dilinde, bozuk telaffuz edilerek beylik kale>belikale/balikale haline gelmiştir.
Balıkan/Belikan
Beylik Han, köyün güneyinde, Keban-Elâzığ karayolunun alt tarafındaki muhitin adıdır. Bölgede, köyün en verimli, sulak arazisi bu bölgede bulunmaktadır. Beylik Han, Piran köyleri denilen birçok köyün Elâzığ’a giden yolunun geçtiği yerde kurulmuştur. Han’ın bulunduğu yerde, duvar izleri belli olan yapı kalıntıları mevcuttur. Ayrıca çocukluk yıllarımda bu bölgede çok kalın, büyük karaağaçlar vardı daha sonra kesilip yok edildi maalesef.
İlk şekli Beylik kale şeklinde olan ad, Beylik han>belikan/balıkan değişime uğrayarak, tanınmaz hale gelmiştir.
Aş-i Belli
Köyün güney-batısındaki derenin içinde bulunan bir su değirmenidir. Bilindiği gibi, su değirmenlerinin, insanlık tarihi içinde uzun süre önemli işlevleri vardı. Ancak daha sonra elektrikli değirmenlerin ortaya çıkması zaman zaman da derelerdeki suların azalmasıyla bu değirmenler devre dışı kaldılar.
Aş kelimesi, yerel anlamıyla “değirmen” demektir. Belli kelimesi ise “beylik” kelimesinin bozulmuş şeklidir. Aş-i belli tamlaması, “beylik değirmen, bey değirmeni” demektir. Aş kelimesi hariç, esasen bu kelime ve tamlamaların yerel dilde bir karşılığı yoktur. Bu durum, bu kelimelerin Türkçeden bozulduğunun diğer bir göstergesidir.
Günümüzde bu değirmen yıkılmış, yok olmuştur. Bey değirmeni adı ise, yöredeki bir köye verilmiştir.
Marasi
Köyün güneydoğusundaki bir arazin, bir muhitin adıdır. Kelimenin ilk hecesi vurgulanarak söylenir. Bu kelimenin ne anlama geldiğinin, köylüler de ben de uzun yıllar bilmiyor idim. Özellikle konuşma dilindeki telaffuzu ile, kelimenin aslı olan mera (
Koriye Şehin<Şahin Korusu
Köyün kuzey ve kuzey doğusunda bulunan bir koruluk/meşelik alandır. Koru (meşe) ve koruluk (meşelik) kelimeleri Türkçede ötede beri bilinen ve kullanılan kelimelerdir. Şahin, bilindiği gibi, yırtıcı bir kuşun adı olmakla birlikte, Türkçede kişi adı (erkek) olarak da kullanılmaktadır.
Türkçe “Şahin Korusu” olarak adlandırılan bu muhitin adı, daha sonra anlamı ve kelimeleri sabit kalmakla birlikte, yapısını ve tamlamanın sistemi bozularak “Kor-ye şehin” (Şahin Korusu) şekline getirilmiştir.
Orta Han
Köyün güneyinde, Keban-Elâzığ yolu üzerinde bulunan bir handır. Elâzığ’a 30 km, Keban 15 km mesafede bulunmaktadır. Eski yıllarda, Arapkir, Ağın, Keban ve civardaki köylerden yola çıkan kervanların, insanların Elâzığ’a giderken kullandıkları yolun üstündedir. Bizim çocukluk yıllarımızda bile hâlâ faal idi. Han işlevini yitirince, civardaki köylerde okul ve cami olmadığı için, bir ara Cuma namazlarının kılınması için ortak cami, bir arada okul olarak kullanıldı. Cumhuriyetin getirdiği yüzlerce hizmetten ikisi de okul ve camidir. Civardaki her köye okul ve cami yapılınca Orta Han’ın bu işlevi de bitti ve zamanla yıkılıp yok oldu. Şimdi oda bugüne kalan tek iz, yıkılan binanın harabeleri ile civardaki kalın dut ağaçlarıdır.
Orta Han, aynı adla yakın geçmişe kadar kullanıldığı ve yaşatıldığı için adı değişmemiş ve Türkçe yapısını olduğu gibi koruyarak, Orta Han biçimiyle günümüze gelebilmiştir.
(Yazı devam edecek.)(Yazı devam edecek.)