Bundan takriben elli yıl önce büyüklerimizin bize Keban’ın Zırkı ve Piran köyleriyle yakın dostlukları olduklarını anlatmışlardı.
Bu köylerdeki aşiretlerle ilgili 16 Haziran 2014 tarihinde yapmış olduğum bir “Sözlü Tarih” çalışmasını siz okurlarımla paylaşırken birkaç söyleşinin yeterli olmadığını-olamayacağını bilmenizi isterim. Keban’ın köyleri arasında bugün en büyük nüfusa ve topraklara sahip Zırkı köyü, Zırkan Aşireti olarak Gökbelen (Zırkıbaz) Göldere (Zırkıçük) ve Akçatepe (Zırkışeyhmir) mezralarından oluşmaktadır.
Bu köyde doğup büyüdükleri ve halen yaşamakta olan, 1968 doğumlu Pirhasan DOĞAN (Keban Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni), 1938 doğumlu Hamza DOĞAN, 1933 doğumlu Yasin YÜKSEL, 1929 doğumlu Mehmet Emin DOĞAN ve 1928 doğumlu Tayyar DOĞAN’ın anlatımlarına göre, Zırkılılar, Mardin kökenlidir. Aşiret Reisleri Ezrak (Mavi elbise giydiği için, zerreden-zerrecikten gelen) adındaki Şam’da tıp eğitimi aldığı bilinmektedir. Aşiretinin adı Zırkanlılar olarak bilinir. Özetle o tarihlerde Ezrak Bey’in her geçen gün giderek daha da güçlendiğini gören Artuklular Beyi, Ezrak’ı zindana atar. Tam da bu sıralar Bey’in kızı ağır bir hastalığa tutulur. Halk, Bey’e bu çaresiz hastalığa tek çarenin Ezrak’ın bulacağını söyler. Halkın sevgisini kazanmış birinin zindanda uzun bir süre bekletilemeyeceğini anlayan Artuk Beyi, Ezrak’ı zindandan çıkarır ve kızını tedavi etmesini ister. Bey kızı, belli bir süre ve tedaviden sonra sağlığına kavuşunca kızla evlendirilip, Bey tarafından Ezrak’a Hazro’da Tecer ,Lice’de Antak,Silvan'da Gırdıkan,Siirt Baykan Derzin Kaleleri verilir. Böylece Zırkı Aşireti, Şah İsmail devrine kadar hüküm sürer. Safavi saldırısı sonucu iki kale elinden alınır, Zırkılılar Aşireti, Erzurum Karayazı, Hınıs ve Horasan mıntıkalarına sürülür.
Bir süre sonra, Yavuz Sultan Selim’in İran seferine çıkacağını duyan Zırkılılar, Antak Kalesi’nin yanındaki eski bir kalenin civarlarına yerleşirler. Safaviler, bunlara “Çadırlarınızı sökün toparlanıp buraları terk edin” derler. Zırkılıların bir kesimi kendilerini acındırmak için, “Önümüz kış, yollara düşersek çocuklarımız telef olur” der ve orada kalırlar. Ancak bir süre sonra büyük bir katliamla çoğu öldürülür. Sağ kurtulanlar ise Erzurum’a sürgüne gönderilir, bir kolu Gümüşhane civarında konaklar, ve oralarda yurt edinemeyen bir kolu da 1530 yıllarında Dersim Mercan dağları istikameti üzerinden bugünkü Zırkı köyüne gelir ve burada yaşamlarını sürdürür. Zırkı köyünü tercih etme nedenleri, daha önceleri Seyyid Hasan Zerraki’nin bu topraklarda şehit düşüp burada bulunması ve bu zatı zaman zaman ziyaret etmeleriyle alakalı olduğu söylenir. Zırkan Beyliği Artukoğullarından Osmanlı Devleti 2. Mahmut dönemi 1830 yıllarında beyliklerin dağıtılmasına 700 yıl yaşadı.
19. yüzyılda Osmanlının merkezileşmesi ile beraber, beylik statüleri ellerinden alınmıştır. Osmanlının merkezileşmesi ile birlikte yeni düzene uymayan bazı Zirki beyleri Sivas ve Edirne gibi batı şehirlerine yerleştirilmişlerdir
Zırkı Aşireti’nin üç kardeşten oluştuğu bilinir. Zırkı Şeyhemir En büyüğü, Zırkıbaz, ortancası, ve en küçüğü de Zırkı Cük’tür. Başka bir söylenceye göre de bugün önemli ziyaretlerden Birvan’da Pir-i Davut, yine Keban bölgesinde Pir-i Hızır ve Pir-i Hasan’ın kardeş olduklarıdır.
Zırkılıların Bucak Aşireti’yle ilgileri Zırkılıların Lice ve Hazro kökenli olduklarıyla ilgilidir. 1800 yıllarında Diyarbakır Kocaköy'de ölen aşiret reislerinin çocuklarının bugünkü Siverek'in Bucak köyüne yerleştikleri bilgisidir. Siverek Belediye Başkan Yardımcılığı görevine gelen Bucak Aşireti’nden birinin (Kökeni Zırkı Aşireti’nden olduğu söylenir) bölgedeki Zazaları örgütleyip, Bucak Aşireti’nin adını aldığını ve devlete karşı bir isyan çıkarması sonucu Bucak Zırkan aşiret ileri gelenlerin bir kısmı 1930’larda Suriye’ye sığındığı bilinmektedir.
Elimizde somut veriler olmasa da örneğin, Birvan’la sınırları ortak olan ve bugün Sünni olan Aşağı Çakmak Köyü’nü Munzuran Aşireti’nden oldukları, yine Keban köylerinden Çandikan’lıların Cihanbeg (Canbeg),Üçpınar-Kiliruşağı’nın (Kıliran) ve aynı konumda olan Piran’ın İzollu-Milli Aşireti’ne bağlı oldukları söylenmektedir.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Ana Bilim Dalı Bölüm Başkanı Profesör, saygıdeğer Ramazan Demir hocamız da Gökbelen (Zırkıbaz) köyündendir. 2007 yılında Palme Yayınları’ndan “Zırkı Yöresi ve Seyyid Hasan Zerraki Ziyareti” eseri, konumuzla ilgili en sağlıklı ve ayrıntılı bilgiler içermektedir. “Şeyh Hasan Ezraki, Şam’da ikamet etmekte iken göç ederek Mardin’e gelir. Kendisi halife Hz. Ali soyundadır” diye belirtmektedir. (Sayfa: 32). Yine aynı eserde, “Seyyid Ali, lakabı hacı, künyesi Ebu Muhammed annesi Dünya Hatun, o da Seyyid Yened’in kızı, o da Seyyid Şehabeddin’in oğlu, o da İmam Cafer Sadık’ın soyundan” diye belirtilmektedir. Eserin Soyağacı bölümünde de, “Seyyid Molla Ali’nin kendi dedesi olduğunu ve Zeynel Abidin soyundan geldiklerini” ifade etmektedirler. (Sayfa: 94).
Bu konuda Zırkı’lı olan, anne tarafından kendilerinin Seyyid olduğunu söyleyen kadim dostum Ressam Abdullah Bulut’un da, Zırkı Aşireti’yle ilgili donanımlı olduğunu söyleyebilirim. Zırkı’yı tanımak, anlamak için Bitlis Hanı Abdurrahman Şeref Han’ın Doğu Anadolu Kürt Beylikleri eserinin temel kaynak olduğu iddia edilir.
Keban’a ve köylerine selam olsun…