Bugun...


EĞİTİMCİ - YAZAR : PROF.DR. RAMAZAN DEMİR

facebook-paylas
KARABAŞIN İÇMEDİĞİ SÜTTOZU
Tarih: 19-06-2024 10:37:00 Güncelleme: 19-06-2024 15:07:00


O günleri yaşayan her köy kökenli öğrenci olayı çok iyi hatırlayabilir. Yaşanmış bir anıyı ayrıca paylaşmak güzeldir. En önemli olay, öğle saatinde, beslenme teneffüsünde mezralardan ya da farklı uzaklıklardaki köylerden gelen öğrenciler azıklarının yanında süttozu da içerek beslenmek zorundaydılar. En azından sulu bir şey içmiş oluyorlardı. Kent ve kasaba ilkokullarında da bu süt tozu içirme işleminin olduğunu sonradan öğrendim. Meğer hedef kitle sadece köy çocukları değilmiş!
Peki, bu süttozu, kokan tereyağı, sarı peynir ne kadar sağlıklıydı bu körpe çocuklar için? Bunu bilen yoktu. Üstelik ABD yardımı nedeniyle halkta ve özellikle de yetişen yeni kuşakta bu ülkeye karşı sempati ve hayranlık gelişiyordu. Hayranlık ötesi bir duyguydu aslında gelişen. Amerika denildiğinde, ulaşılması mümkün olmayan bir varlık, güç kaynağı, her güçlüğü yenebilen bir devlet görüntüsü veriyordu, böyle bir algı oluşuyordu talebelerin dimağında. Bu son derece yanlış ve tehlikeliydi. Köy çocuklarından başlayıp kent okullarına kadar süren bu ABD gıda yardımı, aslında ABD emperyalizminin son derece akıllıca yayılma plânıydı. Bunu fark eden var mıydı bilemezdim ama sonraki yıllarda bunun acısını çok çekti bu ülke. Üstelik ambalajların üzerinde tokalaşan iki elin birinde çok yıldızlı bayrak ile diğerinin kolunda Türk Bayrağı'nın resmi vardı. Bir bakıma bu görüntü iki ülke arasındaki dostluğun ifadesini simgeliyordu. Acaba öyle miydi?
***
Ülke genlinde köy ve kasaba okullarına dağıtılan bu gıda yardımının ne amaçla yapıldığını elbette ki %99 ümmi halktan oluşan bir dağ köyündeki insanlar bilemezdi, öğretmen de… Bu yardımın ardında kirli bir amacın olup olmadığını zaman gösterecekti. Bir hinliğin olup olmadığını anlayacak ne okuryazar ne eğitimli ne de çok ileri önsezili aksakallılar vardı. Bu dağ köyünde belki yoktu ama Ülkemin bir yerlerinde bu yardımların ardımdaki karanlık amacın ne olduğunu sezen sağduyulu Anadolu insanı mutlaka vardı. İşte bu sağduyunun bir örneğini aşağıda vereceğim bir uyanışın kıvılcımının nasıl çakıldığını okuyacaksınız.
Bir sağduyulu dedenin yaşadığı gerçek bir olay karşısındaki algısı ve torunu ile olan diyalogunun gerçek hikâyesini kurgusal olarak anlatarak paylaşmanın yararlı olacağını düşündüm. 
***
"…1950'li yıllarda köyümüze ilk kez yapılmış ilk mektebe gidiyordum. Öğretmenimiz yeni tayin olmuştu, okulumuzun binası da yeniydi. Tüm çocukların gruplar halinde taburelere oturduğu kocaman bir sınıfımız vardı. Birleştirilmiş sınıflar sistemiyle beş sınıf bir arada aynı derslikte eğitim görüyorduk.
Öğretmenimiz, ABD'den gelen gıda yardımından biri olan süttozu paketlerini dağıttı. Ayrıca tenekelerde peynir (Şekil-1,a) ve yağ da vardı. Hepsi ABD'den yardım olarak gelmişti! 
Bizim evde 50'ye yakın keçi-koyun vardı, sağılan ineğimiz yoktu ama gebe inek yakında buzağı doğuracaktı. Süt ve yoğurdu satma imkânımız da yoktu fakat biriktirilen tereyağından bir miktarını satarak evimizin zaruri ihtiyaçları karşılanırdı. Kısacası, bize yetecek kadar her türlü süt ürünümüz vardı. Ama ben cicili-bicili-bayraklı paketlerin içindeki süttozunu sevinerek eve getirdim. Eve girmeden önce toprak damda bulgur hediği sermek için sıva yapan dedemle karşılaştım."
"Elindeki nedir?" diye sordu. Anlattım.
"Bizim sütümüz var, götür onu geri ver, sütü olmayan çocuklara versinler" dedi. 
"Aslında köyümüzde sütü olmayan ev yoktu. Yalnız yaşayan yaşlı, dul kadınlar vardı. Onlara da köylü pişen aştan vererek hiç bir şeyden mahrum kalmazlardı. Ben biraz duraklayıp götürmek istemedim."
"Oğlum, bunlar bizim iyiliğimiz için bunu vermiyorlar, bizi zehirlemek için gönderiyorlar!" dedi dedem.
"Ben okuldan aldığım derslerden, öğretmenimden öğrendiğim bilgilerden kendime güvenerek farkında olmadan büyük bir hata yapıyordum; son derece otoriter ve sert mizaçlı dedeme karşı geliyordum. Bu, aslında büyük suçtu, büyüklerine karşı gelmek büyük ayıp ve saygısızlıktı. Eh, 11 yaşında kendine güvenen bir çocuk olarak ispat edecektim kendimi, güya..."

"Dedem okuryazar değildi. Moskof harbinden yaralı olarak esir düşmüş yıllar sonra köyüne gelebilmişti. Hep anlatırdı. Söylediklerini ümmi bir dedenin, mektep-medrese görmemiş birinin söyleyebileceği "bilgisizliğine" yoruyordum kendi kafamdan. Ona itiraz etmemin sebebi de bendeki oluşan bu algıydı. Bu direnişim karşısında sert mizaçlı aksakallı dedemden 'tokat yemem gerekirken' korktuğum şey olmadı, böyle bir tepki beklerken beni ikna etmeye çalışan "munis" bir dede vardı karşımda, hayret etmiştim, beni ikna edip süttozu paketini geri göndermeyince, hiç aklımdan geçmeyen bir deneme yaptı."
***
"Bizim "karabaş" adında güçlü kara bir köpeğimiz vardı. Küçükken baldırımdan bile ısırmıştı."
Dedem: "Git, süttozunu süte çevir getir. Bir de ananın taze sağdığı sütten kaynatmamışsa biraz al tasa koy iki ayrı sütü al gel" dedi dedem. "Gittim, süttozundan süt yaptım, anamın sağdığı sütten de biraz alıp getirdim dedemin yanına."
Dedem: "Haydi, şimdi "karabaş" köpeğin yanına gidelim." 
"Hayvanların konulduğu komün önündeki iğde ağacının gölgesinde yatan köpeğin yanına gittik. Bizi görünce başını kaldırdı, dikkatlice baktı, kuyruğunu sağa sola çarparak kalktı. Komün önünde her zaman yal yediği taştan oyma yal çukuruna önce sulandırılmış süttozunu döktüm ve köpeğin önüne koydum. Önce kokladı sonra bir iki kez yaladı ve geri çekildi, içmedi süttozunu. Biraz da tersten baktı bize. Sanki 'siz beni zehirleyip öldürmek mi istiyorsunuz?' anlamında bir sezgi uyandı bende. Belki aynı sezgi dedemde de uyanmıştı fakat o belirtmedi. Dedem sakin olmamı, yal çukurundaki süttozunu dökmemi ve çukuru iyice temizlememi söyledi. Dediğini yaptım." 
Dedem: "Şimdi annenin sağdığı sütü dök çukura" dedi. 
"Yal çukuruna annemin yeni sağdığı koyun-keçi sütünden düktüm. Karabaş ağzını koydu, kokladı bir seferde nefes almadan içip bitirdi. Dedem bana hayatımın dersini vermişti. Utandım!"
R. Demir (IAG Kitabından

 



Bu yazı 844 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
4452 Okunma
2905 Okunma
1693 Okunma
1189 Okunma
945 Okunma
874 Okunma
865 Okunma
728 Okunma
690 Okunma
626 Okunma
603 Okunma
595 Okunma
592 Okunma
553 Okunma
529 Okunma
476 Okunma
464 Okunma
454 Okunma
453 Okunma
444 Okunma
414 Okunma
381 Okunma
366 Okunma
329 Okunma
4452 Okunma
3486 Okunma
3335 Okunma
3025 Okunma
2952 Okunma
2905 Okunma
2585 Okunma
2568 Okunma
2465 Okunma
2133 Okunma
1693 Okunma
1594 Okunma
1545 Okunma
1509 Okunma
1358 Okunma
1338 Okunma
1189 Okunma
1152 Okunma
1143 Okunma
1052 Okunma
991 Okunma
975 Okunma
971 Okunma
952 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI