86’NCI YILINDA ATAMIZIN ARDINDAN;
10 Kasım 1938, saat dokuzu beş geçe Ulu önder, ebedi başkomutanımız “Aleykümesselam” demiş ve hasta yatağında deniz mavisi gözlerini hayata yummuştur.. O an sanki zaman durmuş, bir an için sanki tüm dünya susmuştur. Caddelerde, sokaklarda, evlerde milli bir yas yaşanıyor, herkesin yüreğine adeta bir ok saplanmıştır. Türk milleti zamansız ebediyete intikal eden Ata’sına ağlıyordu… Türk milleti yetim kalmıştır…
Bu ölüm öyle bir ölümdür ki; hastalığı zamanı doktorlardan kalbe isabet eden kurşunun kesin ölüme yol açacağını öğrenen yaveri ve çocukluk arkadaşı Salih BOZOK “Başkomutan Yaversiz Gidemez!” diyerek kalbine kurşun sıkmaktan çekinmemiştir.
Bu ölüm öyle bir ölümdür ki; İtalya Devlet Radyosu“Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkınız, büyüğünüz geliyor…” diye anons etmiştir.
Bu ölüm öyle bir ölümdür ki; İngiliz Sunday Times Gazetesi, “İngiltere önce, cesur ve asil bir düşman, sonra da sadık bir dost olarak tanıdığı büyük adamı selamlamaktadır." diye manşet atmıştır.
Bu ölüm öyle bir ölümdür ki; Yunan Katimerini Gazetesi yorumunda , “her memleket kendi büyüğüne heykel diker ama Atatürk için dağları dikmek lazımdır.” demiştir.
Bu ölüm öyle bir ölümdür ki; cenaze töreni, onun son zaferi olmuştur. Tabutunun önünde karşıtlarının hepsi sessiz kalmış, Türk, Yunan, İngiliz, Alman ve İran askerleri, tabutunun arkasında yürümüşler; bir diğer sırada Stalin ve Hitler'in temsilcileri yan yanadır; Tabutunun önünde faşistler, demokratlar ve komünistler eğilmişlerdir.
Bu ölüm öyle bir ölümdür ki; Onu bu ölümlü dünyada ölümsüz kılmıştır.
Bu ölüm öyle bir ölümdür ki; bağrına ateş düşmüş yüce Türk Milletinin feryadı üstad Behçet Kemal ÇAĞLAR’ın dizelerine şu şekilde dökülmüştür.
Yok gayri bizlere uyku dünek vay
Kime bel bağlayak kime dönek vay
Vay amansız ecel alçak felek vay
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Her belâyı önler arda atardı
Dermandı her dalda hemen yeterdi
Babamızdı elimizden tutardı
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Millet Atan gitti başın sağ olsun
Ölümü devr açsın yeni çağ olsun
Dağlar birer birer yanar dağ olsun
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Gitti her ocağın söndü alevi
Yeryüzü dediğin bir ölü evi
Cihan türbe olsa almaz o devi
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Gök düşsün toprağa toza belensin
Mezarına gece yıldız elensin
Şehitler doğrulsun nöbet dolansın
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Dünya hem kahr olur hem onu gömer
Yıldızlar kandildir semalar kemer
Sus boğulayazdın sus Aşık Ömer
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Yine bu ölüm öyle bir ölümdür ki; Ölümünden 86 yıl sonra da olsa Cumhuriyete tüm ilke ve devrimleriyle sahip çıkma mücadelesini 101. yılda da yine Atatürk kazanmıştır.
Atamıza minnet duygularımıza en iyi tercüman olan kuşkusuz ki İsmet Paşa’nın vefatı üzerine yayınladığı eşsiz söylevin sonunda yazdığı cümlelerdir.
“Devletimizin banisi ve milletimizin fedakar, sadık hadimi,
İnsanlık idealinin aşık ve mümtaz siması;
Eşsiz kahraman Atatürk
Vatan sana minnettardır.”
Bütün ömrünü hizmetine verdiğin Türk milletiyle beraber senin huzurunda tazim ile eğiliyoruz. Bütün hayatında bize ruhundaki ateşten canlılık verdin. Emin ol, aziz hatıran, sönmez meş'ale olarak ruhlarımızı daima ateşli ve uyanık tutacaktır.”
Aziz atamızın ebediyete intikalinin 86’ncı yıldönümünde İlkelerinin ve Türkiye Cumhuriyetinin yılmaz savunucuları olarak manevi huzurunda bir kez daha saygıyla eğiliyoruz ve dönemin başvekili Celal BAYAR’ın sözlerini bir kez daha haykırıyoruz ki “Atatürk’ü sevmek milli bir ibadettir.” Ruhu şad olsun.