1. Hakim Hulusi (ÖZKAYA) Bey: İbrahim Hulusi ÖZKAYA Bey 1885 yılında Harputlu Şevket Efendi ile Fatma Hanım'ın tek çocukları olarak dünyaya gelmiştir. Aslen Harputludur. İstanbul Darülfünunu Hukuk Mektebi'nden mezun olmuştur. Anadolu'nun çeşitli illerinde hâkimlik görevinde bulunmuştur. İki evlilik yapmıştır. İlk eşi Harputlu Hadice Hanımdır. İbrahim Hulusi Bey 1912-1920 yılları arasında Keban'da Sorgu Hâkimi olarak görev yapmıştır. Bu görevi esnasında ilçemizin yerlilerinden Hasan (ERTÜRK) Efendi'nin kızı Binnaz Hanım ile evlenmiştir. Burada bahsettiğimiz Hasan Efendi Muharrem Efendi'nin babasıdır. Bu evliliğinden sırasıyla Ruhiye (1914-?), Fatma (1920-1926), Perihan (1925-?), Ahmet Suphi (1927-2000) ve Mehmet Necati (1929) adlarında çocukları olmuştur. İbrahim Hulusi Bey Keban'da iken mülk edinmiş ve bu mülkler halen durmaktadır. Kallar Mahallesi'nde rahmetli Hayrettin ÖZTÜRK Amca'nın baktığı bahçe ve üzerindeki evler eski Kebanlıların deyimiyle Hâkim Hulusi Bey'in Bahçesidir. İbrahim Hulusi Bey 1946 yılında vefat etmiştir. Hâkim Hulusi Bey'in küçük oğlu Mehmet Necati Bey ilçemizin yaşayan büyüğüdür.
2. Eczacı Müfit (ERCAN) Bey: Kebanlı İbrahim Şevki Efendi ve Ümmügülsüm Hanım'ın oğulları olarak 1892 yılında Keban'da dünyaya gelmiştir. Nüfusta ismi Mehmet Müfit olarak geçmektedir. İstanbul Darülfünununda Eczacılık Mektebi'nden mezun olmuştur. İlçemizin bilinen ilk eczacısıdır. Uzun yıllar Malatya Devlet Hastanesi Eczanesi'nde çalışmıştır. Müfit Bey Palulu Raziye Pervin Hanımla (1904-1981) 1923 yılında evlenmiştir. Bu evliliklerinden sırasıyla Neyir Vefah(1926-1933), Şevki Yılmaz (1932-2010), Gönül (1934) ve Güneş (1936-1977) adlarında çocukları olmuştur. Müfit Bey tanıyanların anlatısına göre ince ruhlu, kibar bir kişidir. 1953 yılında vefat etmiştir. Tanrının sonsuz rahmeti üzerine olsun.
3. Şeref Bedri (ERDEM) Bey: 1927 yılında Keban'ın yerlilerinden Hasan Efendinin oğlu Telgraf Müdürü Lebip Rıza Bey ile İmam Efendi'nin kızıEdeviye Hanımın ikinci çocukları olarak Keban'da dünyaya gelmiştir. Henüz kundakta iken babasının vefatı üzerine yetim kalmış dedeleri İmam Efendi'nin himayesinde ilkokulu Keban'da bitirmeyi müteakip ağabeyi Hasan Kadri Bey ile birlikte Akçadağ Köy Enstitüsü'ne yazılmışlardır. Şeref Bey 1946 yılında enstitüyü üstün başarı ile bitirdiğinden dolayı enstitüde öğretmen olarak görevlendirilir. Ancak 1947 yılında Milli Eğitim Bakanı'nın değişmesi üzerine Köy Enstitüleri Yönetmeliği de değiştirilir. Yeni yönetmelikte enstitü mezunlarının aynı okulda öğretmenlik yapamayacakları hükme bağlanır. Şeref Bey Keban Aşağı Mişelli (Taşkesen) Köyü'ne atanır. Şeref Bey 1947 yılında Ağınlı Nadire Hanım ile evlenir. Bu evliliklerinden sırasıyla Lebip Rıza 1949, Kemal 1950-1950, Aytuğ 1950-1950, Ümide 1951-1955, Ümit 1952, Habip Hamza 1954, Hasip Uğur 1956, Nazire 1958-1959, Edip (1959-2023) adlı çocukları dünyaya gelir. Şeref Bey'in köy öğretmenliği yaşamı sırasıyla Palu Üçocak (Tırmal) Köyü, taltifen Baskil Kadı Köyü, kendi isteğiyle Alişam Köyü, Elazığ Kız öğretmen Okulu'nun uygulama köyü durumundaki Çöteli Köyü'ne atanmış ve çok sayıda stajyer öğretmene rehber öğretmenlik yapmıştır. Vatani hizmetini yerine getirdikten sonra yılında Keban İlkokulu'nda sınıf öğretmeni olarak görev yapmıştır. 1966 yılına kadar sırasıyla Keban, Maden ve Ağın'da İlköğretim Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. 1967 yılında yurtdışındaki Türk işçilerin çocuklarının eğitimi için Türkiye genelinde yapılan sınavda gösterdiği başarıdan dolayı Belçika'ya görevlendirilmiş ve 2,5 yıl görev yapmıştır. Belçika dönüşü Şeref Bey memleketimizin müzmin hastalığının (karşıt siyasi görüşün cezalandırılmasına dayanan liyakati göz ardı edip yandaş kayırma) azizliğine uğrayarak Elazığ Habusu Köyü'ne köy öğretmeni olarak görevlendirilir. Bu aslında bir yıldırma politikasıdır. Ancak siyasilerin hesap edemedikleri bir şey vardır ki o da Şeref Bey'in idealist bir öğretmen olduğudur. Büyük bir tevazu içerisinde bu köyde yine cumhuriyet çocukları yetiştirmeye adar kendini. Aradan kısa bir süre geçer bu kez Yazıkonak (Vertetil) Köyü'ne atanır. 1972 yılında çok sevdiği öğretmenlik mesleğinden kendi arzusu ile emekli olur ve Elazığ'a yerleşmiştir.
Şeref Bey 1983 yılında Elazığ Valiliği tarafından Keban Belediye Başkanlığı'na görevlendirilmiştir. Bir yıl süre ile belediye başkanlığı yapmıştır. Kısıtlı bir sürede yaptığı bu hizmette en önemli hizmetlerinin başında Garipler Çeşmesi'nin karşısında Seftil eteklerine diktirdiği çam ağaçlarıdır. Bugün koca ağaçlara baktıkça her Kebanlı Şeref Hoca'nın ağaçları diye anmaktadır kendisini. Şeref Bey 2018 yılı Ocak ayında Ankara'da yaşama veda etmiştir. Tanrının sonsuz rahmeti üzerine olsun.
İlçemizin tarihi ile bağlar kurmak maksadıyla Değirmenbaşı Mahallesi'nde bulunan mezarlığın isminin Paşa Pınarı Mezarlığı olarak tespit edilmesi için Keban Belediye Başkanlığı'na müracaatta bulundum. Siz değerli okurlarımızın da destekleriyle belediye yönetiminin konuya duyarsız kalmayacağını isim verilmesi kararından sonra da suyu halen akmakta olan pınarın aslına uygun olarak restore edilmesini sağlayalım. Bu sayıda da bu kadar diyelim. Şiir bölümünde Orhan Seyfi ORHON'un Anadolu Toprağı adlı şiirini sunuyorum.
Senelerce sana hasret taşıyan
Bir gönülle kollarına atılsam
Bende bir gün kucağında yaşayan
Bahtiyarlar arasına katılsam
Kadir Mevlam, eğer senden uzakta
Bana takdir eylemişse ölümü
Rahat etmem bu yabancı toprakta
Cennette de avutamam gönlümü
En bakımsız, en kuytu bir bucağın
Bence 'İrem Bağı' gibi güzeldir
Bir yıkılmış evin, harap ocağın
Şu heybetli saraylara bedeldir
Yalnız senin tatlı esen havanda
Kendi milli gururumu sezerim
Yalnız senin dağında ya ovanda
Başım gökte alnı açık gezerim
Bir gün olup kucağına ulaşsam
Gözlerimden döksem sevinç yaşını
Sancağının gölgesinde dolaşsam
Öpsem öpsem toprağını, taşını
*17 Haziran 2015 tarihinde yitirdiğimiz 9'ncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman DEMİREL'i vefatının ikinci yılında rahmetle anıyorum. DEMİREL alt katı ahır olan bir köy okulundan yetişen ve Cumhurbaşkanlığı makamına kadar çıkan (sorulduğunda bunu Cumhuriyetin varlığına bağlayan) Cumhuriyeti anlayamamış insanlara gösterilecek en güzel örnek idi. Işıklar içinde yatsın, mekânı cennet olsun.
*22 Haziran 2016'da yitirdiğimiz Cumhuriyet değerlenin yılmaz savunucusu aydın din adamı Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK'ü vefatının sekizinci yılında rahmetle anıyorum. Işıklar içinde yatsın, mekânı cennet olsun.
* 23 Haziran 2015'de yitirdiğimiz Türk basın tarihinin ulu çınarlarından gazeteci yazar Cüneyt ARCAYÜREK'i Rahmetle anıyorum. 21 Haziran 2010'da yitirdiğimiz İlhan SELÇUK'u, 15 Haziran 2008'de yitirdiğimiz bestekâr Avni ANIL'ı,20 Haziran 1997'de yitirdiğimiz şair Cahit KÜLEBİ'yi, 23 Haziran 1960'da yitirdiğimiz Anadolu Aydınlanmasının öncülüğünü yapan Köy Enstitüleri'nin kurucusu İsmail Hakkı TONGUÇ Bey'i, 28 Haziran 1966'da yitirdiğimiz eski Dışişleri Bakanlarımızda Türk Kültür Araştırmacısı Ord. Prof. Fuat KÖPRÜLÜ'yü rahmet ve özlemle anıyorum. Işıklar içinde yatsınlar.