Bugun...


YAZAR : AV.LEVENT BİLGİN

facebook-paylas
KEBAN’DA BEYLER 4 HASAN KADRİ BEY-2
Tarih: 16-01-2025 11:28:00 Güncelleme: 16-01-2025 11:28:00


KEBAN’DA BEYLER 4 HASAN KADRİ BEY-2

Keban’da Beyler yazı dizisine Hasan Kadri Erdem Bey’in yaşam öyküsünün ikincisi ile devam edeceğiz. İlçemizde yetişen önemli bir Cumhuriyet neferiydi kendisi. Elbette bir yazıya sığdırmak olanaksız. Bu sayıda Hasan Kadri Bey’i biraz daha yakından tanıyacağız.

Hasan Kadri Beyamca’nın her köy enstitüsü mezunu gibi oldukça engin bir genel kültürü vardı. Bunu Cumhuriyet Gazetesi’nin Pazar ekinde yer alan tamamı bilgiye dayalı bir genel kültür bulmacasını sadece soldan sağa bölümünü yanıtlayarak Rıdvan ÖZMEN Ağabeyime doldurttuğunu hayretler içerisinde görmüştüm. Bu geniş kültürünün nereden geldiğini babama sorduğumda Köy Enstitülerinden kaynaklandığını öğrenmiş ve değerini bilmediğimiz bu yüce eğitim kurumlarını araştırma hevesim bir kat daha artmıştı.

Hasan Kadri Bey’in meslek yaşamına tekrar dönersek; ilerleyen süreçte devletimiz 1960’lı yılların başında Paluçarşı Mahallesi’nin Paşa Pınarı mevkiinde bir sağlık ocağı inşa eder. Artık sağlık hizmetleri daha geniş bir kadro ile verilmektedir. Kadri Bey’de Elazığ’ın diğer yörelerindeki hizmetini tamamlayıp ilçeye dönmüştür. Okuldan mezuniyetinin ardından ilçe ve köylerimizde tek başına yaptığı mücadelenin verdiği haklı saygınlıkla artık ilçenin “Halk Sağlığını Koruma Memuru” olarak sağlık ocağı personelinin Kadri Ağabeyidir. Koruyucu sağlık konusunda en ufak bir hataya bile tolerans göstermemesi ve oldukça sert tepki göstermesi kendisine “Deli Kadri” lakabının verilmesine yol açan ikinci olgudur.

Bizlerin ilkokul çağlarında koruyucu sağlık hizmetlerinin en önemli parçası hiç kuşkusuz aşı idi. Okul açıldığı ilk ay içerisinde genellikle sağlık ocağından Kadri Beyamca başkanlığında iki hemşire ile aşı ekibi gelirdi. Çocuk olduğumuzdan mı, kalıplı anatomik yapısından mı ya da lakabından dolayı mıdır bilinmez öğrenciler Kadri Beyamca’dan korkar diğer hemşirelerin önünde kuyruğa girerdi. Zaten aşı düzeneği okul önüne kurulur, okul girişinde iki tahta iskemlede Kadri Beyamca ile Okul Müdürümüz rahmetli Ahmet ORUÇ öğretmenimiz hademe Muhittin Efendi’nin yaptığı kahveleri yudumlayarak sohbet ederlerdi. Bu sohbetleri o yıllarda anlamlandıramıyordum. Sonradan öğrendim ki her ikisi Akçadağ Köy Enstitüsü’nden dönem arkadaşları imiş. Her ikisinin de mekânları cennet makamları Ali olsun. Ben kendi namıma tüm aşılarımı Kadri Beyamca’ya yaptırdım, eli son derece hafif idi. Aşının sonunda mutlaka cebinden bir kâğıtlı şeker ile ödüllendirildiğim, evdekilere selam iletme ile yükümlendiğim hala anılarımdadır.

Yukarıda belirtiğim gibi Kadri Beyamca ilçemizde halk sağlığını koruma memuru olarak kahvehaneleri de hijyen yönünden denetlemektedir. Ancak kahveciler de ilçe halkından olduğundan bu denetlemeler genellikle küçük uyarı ve tavsiyelerle geçirilmekte cezai işlem uygulanmamaktadır. Kahvelerin en ünlüsü de o devirde Başkan Mustafa’nın Kahvesidir. Bir gün Muharrem KAYGUSUZ Ağabey ve birkaç arkadaşı Darağacı bölgesinde Kadri Bey’e denk gelirler. Kadri Bey nereye gittiklerini sorar. Muharrem Ağabey muziplik olsun diye; “Ağabey Başkan’ın kahvesinde kağıt oynadık. Ancak kağıtlar oldukça eski ve yıpranmış olduğunda oyunu yarım bıraktık, dolaşmaya çıktık” şeklinde cevap verir. Kadri Bey birkaç gün önce Kahveyi denetlemiş ve başkanı ikaz etmiştir. Ayrıldıktan sonra doğruca Başkan’ın kahveye gider Başkan’ın tüm ısrarlarına rağmen tüm iskambil kağıtlarını sobada yaktırır. Bizim ahbaplar Keban turunu tamamlayıp Başkan’ın kahveye kağıt oynamaya gelirler. Başkan Mustafa’dan kağıt isterler. Başkan sinirli bir şekilde; “Hangi namussuz beni o deli herife şikayet ettiyse geldi kağıtların tümünü yaktı. Kağıtta yok, çayda yok” Balta taşa vurulmuştur ama, kimse “biz Kadri Bey’e şaka yaptık” diyemez. Sonuçta bir hafta on gün kahvede sadece tavla oynanmak zorunda kalınır.

Kadri Bey’i anlatıp da çoğunluğun her şeyi yapmaya muktedir ve haklı olduğu anlayışın ülkemizdeki ilk temsilcisi Demokrat Parti tabelasına taş attığını anlatmamak olmaz. Kadri Bey de her Kebanlı gibi sigara ve içki içen biridir Demokrat Parti’nin ilk iktidar yıllarında parti binası Yusuf Ziya Paşa Camisine inen yolun başındaki iki katlı kerpiçten binanın alt katıdır. Bir gün Kadri Bey çakırkeyf bir halde binanın önünden geçerken parti binasının tabelasına bir taş atar. Bunu gören partililerden biri hemen olayı ilçe yöneticilerine aktarır. Suç büyüktür. Muktedir parti binası taşlanmıştır. Derhal soruşturma başlatılır. Tabii astığı astık kestiği kestik döneminde Kadri Bey devlet memuru olduğu için memurluktan men edilme riski vardır. Savcılık soruşturmaya başlar. Konuya aynı partiden Keban Belediye Başkanı İrfan Bey müdahil olur. Kadri Bey ifadesinde; “yoldan geçerken parti tabelasına büyükçe bir kuşun konduğunu gördüm. Olasıdır ki pisleyip tabelayı kirletecekti. Tabelayı kirletmesin diye taşı kuşa atarak uçmasını sağladım.” şeklinde beyanda bulunur. Bu ifade üzerine kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Ben de bu olayı yıllar önce rahmetli Hadi TURAN Bey’den dinlemiştim. Burada kayda geçirmek istedim.

Şiir bölümünde yüce tanrıya övgü şeklinde yazmış olduğu “Cenabı Allah’a” adlı şiirini sunuyorum. Ayrıca Hasan Kadri Bey ve altı arkadaşının birlikte çekilmiş bir fotoğrafını sunuyorum. Bu fotoğraf Keban’da çekilmiş ancak ben sadece rahmetli öğretmenim Ahmet ORUÇ Hocamı tanıyabildim. Diğer şahısları tanıyanlarımız olursa yorum bölümünde bizimle paylaşmaları ricasıyla. Saygılarımla.

CENABI ALLAH’A

Ey saltanatının bir başlangıcı bulunmayan,

Ey mülkü melekûtuna zeval olmayan,

Ey şanı azameti alemleri kaplayan,

Ey karşımda duran, ardımda duran, sağımda duran, solumda duran,

Ey sevdasının yelleri başımda esen,

Ey aşkıyla gönlümde yer eden,

Ey kalbimdeki saraya kurulan ulu sultan,

Sana kurban, sana kurban, sana kurban, sana kurban,

 

Ey ilmine gizli yok her şey kendine aşikâr,

Ey güzeller güzeli ki yolunda can veriyor aşıklar,

Ey padişahlar padişahı şanı yüce perverdigâr,

Büyüklüğün hududu yok ulular ulusu girdigâr,

Sana kurban, sana kurban,sana kurban, sana kurban,

Hasan Kadri ERDEM

Perverdigâr: Farsça tanrı

Girdigâr: Farsça tanrı



Bu yazı 398 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
4681 Okunma
4647 Okunma
3249 Okunma
1908 Okunma
1057 Okunma
990 Okunma
925 Okunma
744 Okunma
725 Okunma
685 Okunma
559 Okunma
546 Okunma
490 Okunma
484 Okunma
410 Okunma
408 Okunma
336 Okunma
333 Okunma
322 Okunma
320 Okunma
289 Okunma
276 Okunma
275 Okunma
226 Okunma
6028 Okunma
5574 Okunma
5390 Okunma
5361 Okunma
5052 Okunma
4973 Okunma
4893 Okunma
4857 Okunma
4725 Okunma
4681 Okunma
4647 Okunma
4507 Okunma
4383 Okunma
4034 Okunma
3501 Okunma
3249 Okunma
3238 Okunma
2917 Okunma
2065 Okunma
1908 Okunma
1794 Okunma
1632 Okunma
1628 Okunma
1530 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI