Birkaç yıl önce bir siyasi parti lideri "Milletimizin, medeniyetimizin binlerce yıllık tarihini 1919 yılından başlatan bir tarih anlayışını reddediyorum." diyerek tartışma yaratmıştı.
Gelin, birkaç metin okuyarak tarihimizin nereden başladığını bulmaya çalışalım:
İlk olarak Göktürklerden kalmış olan Orhun yazıtlarında Türk kağanlarının gür sesini duyalım:
"Tokuz Oğuz beglerıbudunı, bu sabımınedgütieşid, katığdıtingle. İlgerüküntoğsıka, birgerükünortusıngaru, kurığarukünbatsıkınga, yırğaru tün ortusıngaru, anda içreki budun [kop manga körür].
Ança budun kop itdim. Ol amtıarıyığ yok Türk kağan Ötüken yışolursar, iltebung yok. İlgerüŞandungyazıkategisüledim. Taluykakiçigtegmedim.
Birgerü Tokuz Ersinketegisüledim. Töpütkekiçig [teg]medim. KurığaruYinçüög[üz] keçe Temir kapığkategisüledim. YırğaruYirBayırkuyiringetegisüledim. Bunçayirketegiyorutdım..."
(Tokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle:
Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki ulus hep bana tâbidir. Bunca milleti hep düzene soktum. O şimdi kötü değildir. Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur.
Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı. Güneyde Dokuz Ersine kadar ordu sevk ettim, Tibet'e ulaşmama az kaldı. Batıda İnci nehrini geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettim. Kuzeyde YirBayırku yerine kadar ordu sevk ettim. Bunca yere dek yürüttüm.)
Dönüp de Söylev'e bir göz atalım ve eski Türk kağanının geçmişin derinliklerinden gelen sesiyle bu sesin benzerliğini görelim:
"1919 senesi mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Vaziyet ve manzarai umumiye:
Osmanlı devletinin dahil bulunduğu grup, Harbi Umumîde mağlûp olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şeraiti ağır, bir mütarekename imzalanmış.
Büyük Harbin uzan seneleri zarfında, millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harbi Umumîye sevk edenler, kendi hayatları endişesine düşerek, memleketten firar etmişler..."
Bir kez daha eski Türk yazıtlarında Gazi Atatürk'ün sesini arayalım:
"Tengri yarlıkadukın üçün, özüm kutum bar üçün, kağan olurtum. Kağan olurup, yok çığanybudunuğ kop kubratdım; çığanybudunuğ bay kıldım; az budunuğöküş kıldım, azu bu sabımda, igid bar ğu. Türk begler budun bunıeşiding..."
(Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için kağan oturdum. Kağan oturup aç, yoksul ulusu hep toplattım. Yoksul milleti zengin kıldım. Az ulusu çok kıldım. Yoksa, bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, ulusu, bunu duyun!)
Eski yazıtlardaki Türk kağanının "Türk budun üçün tün udımadım, küntüzolurmad[ım]" (Türk ulusu için gece uyumadım, gündüz oturmadım) demesinin üstüne Atatürk'ün Cumhuriyetimizin 10. yıl dönümündeki sözlerini anımsayınız:
"Yurttaşlarım! Az zamanda çok ve büyük işler yaptık… Fakat yaptıklarımızı asla kâfi görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.
Yurdumuzu dünyanın en mâmur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız..."
Fesli ve derin tarihçileri tarih hocası sanarak tarihi ters yüz etmeye çalışanlara karşın Cumhuriyetimizin ve cumhuriyet değerlerinin bilincinde olan tüm yurttaşların "19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı"nı kutluyor, büyük kahraman Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve rahmetle anıyoruz...