Bugun...


YAZAR : CEM BAYINDIR

facebook-paylas
YEREL YÖNETİM VE KÜLTÜR
Tarih: 08-09-2024 09:19:00 Güncelleme: 08-09-2024 09:19:00


YEREL YÖNETİM VE KÜLTÜR



Bildiğim kadarıyla “Belediye” köken olarak Arapça “balad” sözcüğünden türetilmiş “kente ilişkin”, “kentsel” anlamlarına gelen bir sözcüktür.

Ülkemizde de belediye kurumu; belde, kasaba, ilçe, il ve büyükkentlerde bulunan ve o bölgenin temizlik, aydınlatma, su gibi ortak gereksinimlerini ve kamu hizmetlerini gören örgüttür. Devletin yerelde temsilcisidir.

Elâzığ Belediyesi’nin kuruluşuna baktım, 1870 yılıymış. 150 yılı devirmiş eski bir örgüt olan belediyemizi son 60 yıldır rahmetli Şükrü Kacar dönemi dışında hep muhafazakâr ve milliyetçi partiler yönetti. Bu 60 yıl içerisinde Elâzığ Belediye başkanları kent mimarisini, kent kültürünü, kent tarihini koruyamadılar. Çoğunun iş bilmezliklerinden; köprü, üst geçit, tarım topraklarını imara açma hevesleri nedeniyle kent trafiğiyle, yapılaşmasıyla felce uğradı.

Gelenler; sokakları, caddeleri geniş tutamadılar, imar projelerini ranta teslim ettiler, yüksek yapılaşmayı önleyemediler, eski evlere, konaklara, sokaklara hatta sokak adlarına bile sahip çıkamadılar.

Ortada ne Nailbey kaldı ne İstasyon Caddesi ne tiyatro binası ne un fabrikası da denilen merkezdeki kilise ne Beşkardeşler ne Öğretmenevi ne eski Belediye Binası… Her gelen karabasan gibi aziz kentin üzerine çöküp durdu.

Bunlar bir yana; bana göre “belediye” yalnızca yukarıda sayılanları yapmak demek de olmamalıdır yani “belediye” demek salt kanalizasyon yapmak, su borusu döşemek demek değildir. Hiç kuşkusuz kentin doğal, insansal ve toplumsal coğrafyasından da sorumludur belediyeler...

Belediyenin kent yaşamının daha derinlerine inmesi gereken işlevleri de vardır ve bu işlevlerin yerine getirilmesi, kimi zaman yol çalışmalarından, kanalizasyon hizmetlerinden daha önemli olabilir.


Kentte insanlar hem geriye hem ileriye doğru yaşarlar. Paris, Londra, İstanbul ya da New York gibi büyük kentler gerek nüfus yoğunluğu gerekse bu nüfusun ürettiği yaşama biçimleri ve uygulamaları dolayısıyla yığınla yeni sorun üretirler. Gittiğim Avrupa kentlerinde de gördüm ki teknolojileri, ekonomileri bizden iyi olsa da en gelişmiş ülkelerde bile bu sorunların üstesinden hiçbir belediye gelemiyor çünkü sorunlar süreklidir, yazgısaldır...

Kentte doğan, gerçek anlamda onun çocuğu olan bir daha kırsala dönemez. Bir anlamda kırsal yaşam, kentin karşıtıdır, hasmıdır. Kent de köy yaşamının kuşkusuz. Kent üreyendir, üremekten geri kalmaz hatta çok eşlidir. Sadakati bilmez.

Kentli bilincindedir bunun, ayırdında olmasa bile her gün çeşitli olgularla varlığını duyumsar; ama yine de kente bağlanır, sever onu... Bilirsiniz, ünlü ozan ve yazarlar Yahya Kemal Beyatlı, Abdülhak Şinasi Hisar, Sait Faik Abasıyanık tavırları, ilan-ı aşk biçimleri çok ayrı hatta karşıt olsa da üçü de deli gibi vurgundur yaşadıkları İstanbul’a.

Kent yenilikçidir, ilericidirrenk değiştirir sürekli. Hız, büyüme, çeşitlenme ile “şimdi”yi belirler ve her zaman sahip olduğu çekicilikle geçmişini yutmaya da çalışır. Ama “geçmiş” direngendir, güçlüdür, kökleri vardır. Unutturulmak istenmesinin önünü ve öcünü almak üzere elinden geleni yapar ve “şimdi”den önemli olduğunu kanıtlamak için elinden geleni yapar.

Çünkü kentin her yanındadır, her köşe bucağa sinmiştir, her yere imgelerini saçmıştır: Bir cami, bir ev, bir çeşme, bir kilise, bir çınar, bir konak, bir sur, bir yazıt, bir kapı, bir kapı tokmağı, bir koltuk, bir kitap…

Belediye yalnızca kanalizasyon yapmak, yol bakımı ile uğraşmak, kaldırım taşı dizmek değildir derken bunu belirginleştirmek amacındayım. Görmezden gelmeyelim, bizde de arada etkinlikler oluyor, kitap fuarları, konserler, müze açılışları gibi…

Belediyenin kimi etkinliklerini, girişimlerini hoşgörü, anlayış ve değerbilirlikle karşılama yetimizi yitirmeden; gerekli önlemleri almadığı, görevlerini yapmadığı zamanlarda da günlük yaşamımızı zehir etiklerinde de onları yermek boynumuzun borcudur.

Bugün Doğukent’tenGazi Caddesi’ne, Malatya Caddesi’nden, Çaydaçıra Mahallesi’ne delik deşik edilmiş sokaklar, yollar bile bizim için dayanılabilir eziyetlerdir ama göstermelik işleri mutlaka kınamak gerekir.

Örneğin, kültür birimlerinin, kültür yöneticilerinin eş dost, dernek, vakıf yöneticilerinden değil, liyakatli, becerikli, Elâzığ-Harput kültürünü bilen, evrensel değerlere inanmış, yabancı dili olan, tüm değerlere saygılı insanlardan seçilmesi zorunluluktur.

Bugün varlığı ya da yokluğu belli olmayan Kültür Müdürlüğünün başında her kim varsa bir görev değişimiyle başlamak; kentine âşık, kentini bilen, evrensel bakış açılı insanlardan yararlanmak, layık olana görev vermek konusunda bir adımın gelmesini dileyelim.


Unutmamalı ki kanalizasyonlar, bozuk yollar, düzensiz trafik, deprem yıkıntılarının tozu toprağı bir gün çözümlenir, unutulur gider ama bellek yitiminin ve geçmişi unutmanın çözümü yoktur.

Saygılarımla…

 

 



Bu yazı 719 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
2816 Okunma
2787 Okunma
2118 Okunma
1602 Okunma
1384 Okunma
1210 Okunma
1067 Okunma
1011 Okunma
992 Okunma
901 Okunma
883 Okunma
839 Okunma
668 Okunma
648 Okunma
593 Okunma
509 Okunma
502 Okunma
493 Okunma
276 Okunma
246 Okunma
109 Okunma
4631 Okunma
3055 Okunma
3048 Okunma
2816 Okunma
2787 Okunma
2623 Okunma
2597 Okunma
2503 Okunma
2166 Okunma
2118 Okunma
1777 Okunma
1623 Okunma
1602 Okunma
1572 Okunma
1412 Okunma
1408 Okunma
1384 Okunma
1309 Okunma
1273 Okunma
1210 Okunma
1195 Okunma
1167 Okunma
1129 Okunma
1095 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI