Bugun...


YAZAR : CEM BAYINDIR

facebook-paylas
İşçi Bayramı
Tarih: 27-05-2024 15:50:00 Güncelleme: 27-05-2024 15:50:00


İŞÇİ BAYRAMI

 

Yine bir 1 Mayıs geldi geçti. Bir zamanlar "işçi" ve "grev" 1 Mayıs'ların en önemli sözcükleriydi. İlk kez 1936 yılında İş Yasası'nda yer verildiğinde Türk insanının adını duyduğu, işçi sınıfının ve hareketinin en güçlü savaşım sözcüğü olan “grev” bugünlerde unutulmuş durumda.

 

Bugün sendikaların çoğu işçiyi değil işvereni ve siyasetçileri mutlu etme amacıyla var. Ülkedeki işçilerin ise neredeyse tamamı asgarî ücretle çalışmak zorundalar. Zaten var olan sendikal örgütlerin de grev gibi eylemleri yaptıklarını hatta gündeme getirdiklerini hiç görmedim.

 

Bilirsiniz zaten bizde, eskilerin “tatili eşgal” dediği işi bırakma eylemleri yani grev 1961 Anayasasına değin uzun yıllar yasaktı. İşçilerin sayısız bedellerle yürüttükleri ister kazanılmış ister yitirilmiş olsun tüm savaşımlarını saygıyla anmak gerekir. İşte bu direnişlerden en önemlilerinden biri de 1965'in “Kozlu Direnişi”ydi.

 

1965 yılının Mart ayında, 5 milyon TL tutarındaki yevmiye zammının (liyakat zammı) dağıtılmasındaki adaletsizlik; zammın yalnızca yönetici ve patron yanlısı çalışanlara ve vardiya amirlerine verilmesi, son derece kötü koşullarda çalışan işçilerin huzursuzluğunu büyütür. Hem güvencesiz ve katlanılmaz çalışma koşullarının sürmesi hem işçi ücretlerine zam yapılmaması yanında bir de bu haksızlık üzerine; 9 Mart günü Gelik ocağında başlayan grev giderek tüm çevreyi sarar. Karadon İşletmesine bağlı Gelik Bölümünde 1500 maden işçisi, gece vardiyasında ocaklara inmezler.

 

Direniş ertesi gün Kilimli ve Karadon ocaklarına yayılır. Üzülmez’e bağlı Çaydamar ocağını da etkiler. 11 Mart gecesi Kozlu’daki madenciler de kuyu başını tutarak ocaklara kimseyi sokmazlar. 12 Mart günü sayıları 10 bini bulmuş grevci işçilere Ereğli’den getirilen deniz piyadeleri ile müdahale edilmeye başlanır. İşçilerle deniz erleri arasındaki çatışma büyür.

 

Olayları bastırmak için bir jandarma birliğiyle bölgeye gelen Zonguldak valisi, maden işçilerinin kurduğu barikatların önünde bir konuşma yaparak grevin kanunsuz olduğunu, direnişi bırakmalarını ve tüm işçilerin hemen işbaşı yapmalarını ister. Ancak madencilerin kazma ve küreklerle üzerlerine yürümesi ile jandarma geri çekilir, vali de bölgeyi terk eder. Aynı gün, Kozlu’ya getirilen askeri birliklerin işçilerin üzerine sürülmesi ve toplu halde bulunan işçilerin de jandarmaya direnmesi üzerine, açılan ateşle Mehmet Çavdar ve Satılmış Tepe adlı grevciler yaşamlarını yitirirken, on maden işçisi de yaralanır. Toplamda çoğu havaya doğru iki bine yakın mermi sıkılır ancak ateş emrini kimin verdiği hiç bulunamaz.

 

Bu direniş, işçilerin birtakım taleplerini kazanmasına yardımcı olmuştur. O gün İçişleri Bakanı, Çalışma Bakanı ve Enerji Bakanı da Zonguldak’a gelip işçilerle görüşmeler yapar. Pazarlıklar sonunda liyakat zamlarının işçilere eşit ve adil bir biçimde pay edilmesi kabul edilir. Önceden ödenen çocuk ve kumaş paraları da yeniden ödenecektir. Kozlu direnişçileri emek tarihine geçecek eylemleriyle yeniden çalışmayı ve ocaklara inmeyi kabul ederler ve direniş tümüyle sona erer.

 

Bu eylem ve sonuçları bize Orhan Veli’nin şiirini anımsatır:

 

“Güneşli bir günde

Masmavi göreceğiz Karadeniz’i

Balkaya’dan Kapuz’a kadar,

Karış karış biliriz bu şehri;

EKİ’nin çiçekli bahçeleri,

Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla;

Paydos saatlerinde yollara dökülen,

Soluk benizli insanlarıyla.

Siyah akar Zonguldak’ın deresi

Yüz karası değil, kömür karası

Böyle kazanılır ekmek parası…”

 

Nisan 1965 tarihli Sosyal Adalet dergisi'nin 13. sayısında bu olaylar ayrıntılarıyla incelenir. Dergide Aslan Başer Kafaoğlu, Rasih Nuri İleri gibi adlar yazılarıyla, Hasan Hüseyin Korkmazgil de şiiriyle işçilere destek verirler. Dergideki “Tutanak” şiirinde Hasan Hüseyin şöyle der:

 

“güneşin önünden jetler geçiyordu

jetlerin gölgesinde grevciler

ağır

uzun

ve çetin

ağır uzun ve kaygulu ve çetin

kâğıdın biryanında bakkal kasap hesapları ve kira

sendikanın grev fonu

ve beş aylık ödentisi partinin

bir yanında kâğıdın

bir öfkeli şiirin

alevli dizeleri:

kimi mavi

kimi pembe

kimi mor

kanlı bir gömlekti omuzlarında mart güneşi

ellerindeçiğdemçiçekleriyle çocuklar

demirin kömürün petrolün kahrından uzak”

 

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Zonguldak Ağıtı” adlı şiiri direnişçi işçileri şöyle anlatıyor:

 

“bir kömür, bir uzak, bir kara, bir derin,

ellerin, yeraltında yitmiş kocaman ellerin.

yıllarca çalışırsın, gündeliğin on lira,

açsın, susar kuyular bağıra bağıra

ko yamyassı ayakların balçık toprağa girsin,

kim yürürse öldürürler bilirsin.”



Bu yazı 772 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
4119 Okunma
2571 Okunma
1406 Okunma
1276 Okunma
1058 Okunma
852 Okunma
800 Okunma
725 Okunma
619 Okunma
562 Okunma
525 Okunma
521 Okunma
465 Okunma
426 Okunma
424 Okunma
420 Okunma
368 Okunma
271 Okunma
254 Okunma
238 Okunma
233 Okunma
214 Okunma
4119 Okunma
3462 Okunma
3321 Okunma
2999 Okunma
2919 Okunma
2571 Okunma
2558 Okunma
2544 Okunma
2509 Okunma
2448 Okunma
2109 Okunma
1568 Okunma
1508 Okunma
1494 Okunma
1406 Okunma
1333 Okunma
1276 Okunma
1124 Okunma
1058 Okunma
1048 Okunma
1033 Okunma
972 Okunma
951 Okunma
945 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI