Bugun...


YAZAR : SELAHATTİN YALÇINER

facebook-paylas
ÇİLDİR AHMET DAYIMIN BALIK AVI HİKAYESİ...
Tarih: 07-07-2024 11:08:00 Güncelleme: 07-07-2024 11:08:00



 
Nimri köyümüzden Çildir Ahmet (Altaç) dayı, bir gün sabahın çok erken saatinde balık avına gitmek için kalkar. Saat belki de gecenin Üç'ü yıl 1963. Bir yerlerden bulup sakladığı iki dinamiti dört barçaya bölüp hazırlar. Aylardan Aralık ve Nimri köyümüz kış mevsiminin ilk günlerini yaşıyor, ve her yer karla kaplı. Balık avına Fırat'a gideceği için sorun yok, çünkü Fırat kenarı Nimri'ye göre kar tutmamış olduğunu biliyor. Bundan emin olmasının nedeni ise, köyden bakıldığında Fırat kenarına yakın yerler yükseklere göre beyaz değil. Aşağılarda kar olmasa da soğuk olacağını tahmin ettiği için, elinin üşeyeceğini bildiğinden dinamitleri geceden hazırlamış. Tahminen saat sabahın Beş'i, 13 yaşındaki oğlu Nevzat'ı uykudan kaldırır ve hadi giyin Fırat'a balığa gidelim der. Nevzat alel acele giyinir ve kahvaltı dahi yapmadan babası Çildir Ahmet dayı ile yola çıkarlar. Ahmet dayı kar kış günü yola çıkacaklarından dolayı, yanlarına bir eşek alır ve üzerine bir heybe atar gerekli malzemeleri yükler. Dedim ya kış ayları olduğundan her hangi bir tehlikeye maruz kalmasınlar diye, tüfeğini heybeye, tabancasını beline bağlar tam teçhizat olarak baba oğul yola koyulurlar. Karşı başını aşıp sah bağından karşı kuzdan doğru Eneceğe yani Fırat'ın kenarına varırlar. Ahmet dayı ilk şansını enecekte dener, ama Nevzat Altaç'ın deyimi ile maalesef karavana, buradan hiç bir şey çıkmaz. Sabah Nimri'den kahvaltı yapmadan yola çıktıkları için, karınları epeyce acıkmıştır. Zaten köyden Eneceğe kadar devamlı iniş ve en az on km lik yol kat etmişlerdir. Cildir Ahmet dayı Fırat'ın kenarına yakın bir yerde ordan burdan biraz çalı çırpı bulur, tutuşturmak içinde kurumuş otlardan yeterince toplar. Çantasından köyde ''Lüp'' denen bir büyüteç çıkartır. Ve bu büyüteci güneşi görecek şekilde tutup, güneşten aldığı keskin ışığı otların üzerine bir kaç dakika yansıtarak lazım olan ateşi yakar. Çildir Ahmet dayı Allah rahmet etsin köyümüzün çok özel insanlarından biriydi. Cebinde illa ki çakmağı vardır ama, mesele kolay ateş elde etmek yerine farklı yöntemlerle lazım olan ateşi yaka bilmekti onun için. Çünkü zaman bol deney içinde ortam müsait, geriye sadece bunu uygulamak kalıyor. Sonuç olarak ''Lüb'le'' yaktığı ateşten elde ettiği közlerin üzerinde heybesinden çıkardığı ekmekleri ısıtır. Ekmekler ısınıp kıtıra dönüşmeden, içine kavurma serip çomak yapar, ve içi kavurmalı bu çomakları yeniden közün üzerinde biraz daha ısıtır ve olur tam bir kebap. Saygı değer hemşerilerim sakın bana kızmasınlar niye bizi bu kadar imrendirdin diye; bunun nedeni ise, Çildir Ahmet dayımın oğlu Nevzat Altaç ağabeyim böyle bire bir anlattı, aynısını yazmak istedim ki, o güzel dağlarımızda yaşanmış bu anı daha iyi anlaşılsın diyedir. Kısacası suçu günahı varsa eğer, benim değil tamamen Nevzat ağabeyime aittir. Sonuçta Çildir Ahmet dayı ve oğlu Nevzat Ağabey kavurmalı çomaklarını afiyetle yerler ve karınlarını bir güzel doyururlar.
Enecekte balık tutamamışlar ama burada çok güzel ve doyurucu bir kahvaltı yapmışlar. Gogo deresinin karşısında kalan Enecekten sarp ve patika yolları takip ederek, Dummu'ya doğru yanlarında götürdükleri eşeği yedeklerine alıp birlikte giderler. Sarp geçitlerin en sonuncusu olan Karlankuş kayalıklarını da geçip, Bılıç Bükü'nün düzlüğe gelirler. Karlankuş'tan başlayıp Şehin mağarasının önüne kadar olan bölüm tamamen düzlük bir yerdir. Fırat'a sıfır kıyısı olan bu düzlük sanırım eskiden tarla olarak kullanıldığı muhakkak: Çünkü boydan boya hiç taş çakıl yok gibi, oldukça otlak olan bir yer, kısacası baharın ilk aylarında al eline beli, rahat rahat belle ister sebze ek ister ekin.
Şehin mağarasının önündeki bu düz yerin sonunda, Garmıgın mağarasının ön tarafında orta büyüklükte bir koy var. İkinci şansı Ahmet dayı burada denemek ister, ama daha sonradan vazgeçer. Çildir Ahmet dayı hadi oğlum al eşeğin yularını Dummu'ya gidelim der ve yola çıkarlar. Garmıgın önünden itibaren biraz kayalık yollar var lakin, Karlankuş tarafının yanında düz yol sayılır. Sonunda Dummu'ya varırlar ve Zenni'nin suyunun önündeki koyda ikinci şansını dener Çildir Ahmet dayı. Maalesef burada da diğer yerdeki gibi, ikinci denemesi de sonuç vermez, ve ikide iki tam bir karavana çıkar karşılarına. Ahmet dayı burada şansları boş olunca, Zenni'nin suyunun gözesine oğlu Nevzat'la çıkıp su içerler ve biraz dinlenirler, nede olsa ta Enecekten beri pek dinlenme fırsatları olmamıştı zaten. Bunun sebebi balık tutma sevdasının kendilerine verdiği heyecandan olmalı ki, oturup bir nefes almak dahi akıllarına gelmemişti. Üçüncü şanslarını Dummu'daki bahçenin sağ alt tarafına düşen küçük ama derin olan koyda dener Ahmet dayı. Fakat burayla birlikte Enecekten beri üçte üç tamamen karavana. İşte burada hiç sesini çıkarmayan sadece azıcık suratı asılan Ahmet dayı, oğluna derki, yok oğul yok galiba bugün şansımız kısmetimiz hiç yanımıza yöremize uğramıyor. Elde sadece tek bir şansları kalmıştı. Şimdi balık tutmadan köye dönmekte biraz zoruna gide bilir Ahmet dayının. Haliyle sabahın alaca karanlığından neredeyse öğleni geçmiş, akşama doğru zaman hızla ilerliyordu.
Yapacak bir şey yok, madem çıkmışlar balık avlama sevdasının yoluna, en son şansını da kullanmak zorunda. Dummu'nun bahçesinin oradan doğru, Fırat'ın diğer tarafında kış yaz yaşayan Osman dayıların (Mısırlı Osman) karşısında ki Kara kayanın göle gelirler. Çildir Ahmet dayı dördüncü ve son şansını Kara kayanın gölde dener. Burada şansları yüzlerine gülmüş ve kısmetleri geri gelmiş olmalı ki, üç beş tane sazan balığı suyun yüzüne çıkar. Köyden beraberlerinde götürdükleri bir sırığın ucuna daha önceden bağladıkları kara çalının üzerinden kaydırmaz marifetiyle, balıkları büyük bir titizlik ve disiplinle sudan çıkarıp kenara almışlar. Nevzat ağabey diyor ki, balıklar suyun yüzünde ama elimizde ucunda kara çalı olan bir tek sırık var, ben azcık ayağımı suya sokup elimle balıkları almak istiyorum, fakat babam bana kızıyor çekil geri diyor, ama kendiside buna benzer tehlikeye atılıyordu. Nevzat ağabeyim bir kaç hamle yapsa da babasının bağırmasıyla geri çekilmiş. En sonunda ellerinde ki sırıkla gözle gördükleri balıkları koydaki gölün yüzünden alırlar. Ve bunların içinde üç dört kiloluk balıklarda çıkınca, Ahmet dayı oğluna dönerek tutmamız biraz zor ve meşakkatli oldu ama buna da değdi der. Çünkü Kara kayanın göl dediğimiz koy, oldukça çetin ve sarp kayalıkların çevrelediği derin bir yerdir. Yakaladıkları balıkları beraberinde götürdükleri eşeğin üzerindeki heybeye keyifli keyifli yerleştirirler. Atık Nimri köylerine dönme zamanıdır. Balıklar heybede keyifler yerinde Dummu çoktan gerilerde kalmış. Çece'nin yazlağın sırt aşılmış, sağda kalan derenin içinde kendi bahçeleri olan yarık taş, yavaş yavaş karanlığa gömülmek üzere. Dummu'dan beri tüm dik yokuşlar yan yollar ve patikalar bir bir onlardan çok uzaklarda ve aşağılarda kalınca, Karakuz'un düzlüğüne ulaşırlar. Sabahın erken saatinden beri dur durak bilmeden kat ettikleri yolları ve günü bitirdiler sayılır. Karakuz denen düz tepenin alt yanından itibaren köye kadar ve gözle görünen her taraf bem beyaz kar. Akşamın ayazı ve serinliği, ellerini yüzlerini kulaklarını, yakmaya çoktan başlamış. Gök yüzünde sadece güneşin kızıllığı vardı, ve Karakuz'u da geride bırakıp Aliparas'nın karşısında ki sırttan köye doğru ağır ağır gidiyorlar: Tam bu esnada Çildir Ahmet dayı oğlu Nevzat'a der ki, seni Erzurum'a göndersem gidip gele bilir misin, yani kendine güveniyor musun diye sorar. Oğlu Nevzat ağabey için harika bir macera olacağından, hiç düşünmeden gider gelirim der...
NOT: Erzurum hikayesini başka bir yazımda yayınlayacağım.
Nimri köyümüzün çok özel yönleri olan (Çildir Ahmet) Ahmet Altaç dayıya Allah'tan rahmet diliyorum. Ayrıca bu anıyı benimle paylaşan sevgili Nevzat Altaç ağabeyime çok teşekkür ederim, hafızasına sağlık.



Bu yazı 545 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
2496 Okunma
1932 Okunma
1615 Okunma
1363 Okunma
1008 Okunma
862 Okunma
763 Okunma
682 Okunma
644 Okunma
621 Okunma
572 Okunma
502 Okunma
493 Okunma
477 Okunma
445 Okunma
433 Okunma
420 Okunma
394 Okunma
3969 Okunma
3615 Okunma
3526 Okunma
3254 Okunma
2971 Okunma
2496 Okunma
2147 Okunma
2052 Okunma
1932 Okunma
1930 Okunma
1827 Okunma
1615 Okunma
1470 Okunma
1363 Okunma
1250 Okunma
1185 Okunma
1064 Okunma
1053 Okunma
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI