Bugün 2025 yılının ilk günü; 01.01.2025…
Masmavi bir gökyüzü, parlak bir güneş ve ılgıt ılgıt esen bir meltem var… Gecenin yorgıunluğunu atamamış insanlar evlerinde, sokaklar sessiz, trafikteki tenhalığın verdiği bir rahatlık var. Köşe başında, mahalle parkında oynaşan kedilere kalmış meydan…
***
Eski yılın son gecesinde saatler (00.00) olduğunda, hiç de alışık olmadığım bir heyecan olışur içimde; sanki yeni yıl yepyeni bir değişimin başlangıcı olacakmış gibi duygusal bir beklentiiye girerim; aslında aklım bunun öyle olmayacağını bilir; sadece yılı gösteren tarihin son rakamının değişiminden ibaret olduğunu bilirim; yine de anlık bir his oluşur içimde, böyle bir hisse hapılırım. Bu, memnun olmadığım ülke gidişatının değişim arzusundan kaynaklanan samimi, köklü bir hissin yansımasıdır. Ama gerçek farklı!..
***
Dünden beri sosyal medya ve diğer iletişim araçlarıyla insanlar iyi dileklerini iletiyorlar birbirlerine; bendenize de, “2025’e Girerken” başlığıyla paylaştığım ifadelere yüzlere doğru koşan beğeni ve cevabi mesajlar var; ne güzel bir duygudur ki insanın yaptığı bir eylemin takdir edilmesi… Öncekiler; “marifert iltifata matuftur” demişler; bunun yaşayan dilimiz Türkçe ile “yetenek övgü görür-görmelidir” şeklinde yazsam acaba Türkolog Alper Aksoy Bey onaylar mı bilmem.
***
İnsanlar biribirlerine her yılbaşında / senebaşında farklı dilek ve temennilerin yer aldığı mesajlar gönderirler ve bunların çoğu "mutlu yıllar" diye biter.
Yeni yıl dediğimiz; aslında coşkuyla akan nehir misali zamanın kolay algılanması için insanlar tarafından önerilmiş zaman dilimlerinden sadece birinin rakamsal ifadesidir. Bunun farkındayız.
***
Güncel sorumuz: Yeni yıla giren bireyler gerçekten mutlu ve huzurlu mudur? İnaniyorum ki bu soruyu pek çok insan sormuştur.
İnsanlık ve uygarlık için en olumlu sonuçlar olarak kabul edilen bilim ve teknolojik yeniliklerle yaşlı mavi gezegenin ötesine gidilse de, hızlı net ağlarıyla her türlü iletişim sağlansa da dünyadaki pek çok insan, en azından ülkemde yaşayan insanların çoğu, mutlu ve huzurlu değildir. Milyonlarca insanın içinde belki çok azı mutlu görünebilir.
***
Mutluluk ve huzur soyut değerlerdir, tarifi yoktur, birey temelli mutluluk anlık sevinçlerdir; en kötü hissettiği zaman diliminde kendini en iyi hissettiği andır mutluluk... Bunun sınır ve sonucu yaşadığı olayla ilişkili ve orantılı olarak artar ya da azalır.
***
Evrensel boyutta konu düşünüldüğünde, iş daha farklı anlaşılmalıdır; Dünyadaki ülkeler hatta kıtalararası ekonomik, sosyal ve hak-hukuk çizgisiyle büyük farklar dikkate alındığında grafikteki olumsuzluk (negatif tablo) daha da yükselir. Evrenin her yerinde var olan bazı kaynakların toplum yararı amaçlarının dışında ya da kötüye kullanılışı, doğanın temel kaynaklarının tahribi, çevre kirliliği gibi olumsuzluklar genel anlamda insanlığı mutsuz eder. Diğer yandan toplumların yaşam ve varlık sebebi olan kültürlerin yok edilişi, kirlenmesi, inanç sistemlerinin karşılıklı düşmanlaştırılması ve belli çıkar gruplarının menfaat kapısı olarak algılanıp kullanılması pek çok alanda topluma yansıyan sıkıntılar yaratır.
İnsan eliyle yapılan doğa katliamının sonucu olarak kabul edilen “küresel ısınma” her canlı için tehlikedir. Eğitimsizliğin, cahilliğin teşvik edildiği ülkelerdeki toplum kesimleri arasında yaratılan bağnazlıklar, ötekileştirmeler topluma ne mutluluk ne de huzur getirir. Bütün bu olumsuzluklara bir de nükleer, biyolojik, kimyasal silahlar korkusu eklenince her şart ve ortamda huzur olmaz.
***
Böyle bir dünyada yaşadığımızı düşündüğümüzde mutluluk ve huzur dileklerinin yeni yılda dilenmesi sadece bir “adet yerini bulsun”, “dost-akraba-arkadaş hatırlama”anlamında olduğu gerçeği olur. Bir toplum, özellikle yetişen yeni kuşak gençlik yarınından emin değilse, gelecek hakkında ümitli olamiyorsa o topluma hangi boyutta “iyi dilekler” söyleseniz de çok anlam taşımaz.
Ülkem genelinde egemen olan medya ve bilgi, kirliliği nedeniyle “iyi” “kötü” karışmış durumda!
Katı ideolojik varsayımlar uygulama alanı bulmasa da onun özünü oluşturan düşünceler yok olmuyor ve “ideolojik körlük” temelli otoriter rejimler oluşuyor; “diktatör” özlemini çekenlere alan açılıoyor. Bu hâl, özellikle eğitim düzeyi düşük, beyinle değil miğde ile düşünen toplumlarda çok kolay gelişebiliyor.
***
Sonuçta kültürler, düşünceler, inançlar karmaşasının olduğuğu toplumda doğruyu seçmek, gerçeği görmek, isabetli düşünmek, doğru olanı tercih etmek ve akılla inanmak zorlaşır.
Günümüz konusu olan “yeni yıl” dolayısıyla "mutlu ve huzurlu yıllar" dileklerimiz samimi arzular olmakla birlikte adet olup bitiyor. Dilenen bu kdar güzel temennilerin milyonda biri “Tanrı tarafından kabul görülüp topluma yansısa” inanız ki bu toplum çağın ötesine geçer.
Her şeye rağmen yine de umudumuzu koruyalım; “..umutsuz durumlar yoktur umurtsuz insanlar vardır..” diyen O ulu önderi de hatırlayalım.
Sağlıklı günleriniz, sevgi sizlere rehber olsun.
R. Demir (01.01.2025)