Bugun...


YAZAR : AV.LEVENT BİLGİN

facebook-paylas
SEFTİL’E SERENAT
Tarih: 18-11-2024 10:22:00 Güncelleme: 18-11-2024 10:22:00


SEFTİL’E SERENAT

“Bir gün gelir Seftil’lere çıkınca

Yar bahçemde her renkten gül olur

Yeller eser yağmur yağar ince ince

O gün gelir nazlı yardan gel olur” diye dizelere dökmüş sevgili Cem BAYINDIR ilçe kültüründe önemli bir yeri olan Seftil Dağı’nı.

 

Keban ilçemizin güneyinde yer alan Seftil Dağı’nın rakımı 1038 m. dir. 

İlçenin Doğu, batı ve güney yönlerinden olmak üzere üç girişi mevcuttur. Doğu yani Elazığ yönünden ve batı Arapgir yolundan girildiğinde bakıldığında yavrularını kanatları altına almış bir ana gibi görünür Seftil. 

Yavrularının biri ilçe halkınca Küçük Seftil adı verilen dağın Fırat tarafında küçük tepe, diğer yavrusu ise eteklerinde kurulmuş ilçemizdir.

Üçüncü giriş olan güney girişinden Zırkı yöresinden gelen yoldan ise sivri bir görünümde yavrularını gölgesinde gizleyen onlara siper olan bir anadırSeftil.

Eteklerinin altında kurulan ilçeyi bir ana şefkatiyle koruyandır Seftil.

Keban’ın rızkıdır Seftil. Bu cümleden olarak geçmiş dönemlerden itibaren maden üretiminde kazılan ve ekonomik değer elde edilen yerdir Seftil.

Doruğunda kalan tek ardıç ağacı ziyaret kabul edilen yerdir Seftil. Ziyaret kültü bu Seftil’in tepesinde Kebanlılara halen bugün el sallayan ağacı maden uğruna baltanın şerrinden korumuştur.

Zaman zaman çeşitli dilekler dilemek maksadıyla dallarına çaput bağlanan ardıç ağacının yaşamını sürdürdüğü bir uğrak yeridir Seftil.

Ayrıca Garipler Çeşmesi’nin karşı kısmında bağrına rahmetli Aloş Arif’in diktiği iki badem ağacının çiçek açması ile baharın gelişini Kebanlılara muştulayandır Seftil.

Eteklerinde baharın müjdecisi Nevruzları açtırandır Seftil.

Yine rahmetli Şeref Bedri ERDEM’in belediye başkanlığı döneminde fıstık çamı dikerek ağaçlandırılmasına ön ayak olduğu ilçemizin semboldür Seftil.

Üzerinde diken bulunmayan bir dağdır Seftil. Gerçekten de yörede “kara çalı” dediğimiz bitkinin yetişmediğini tüm Kebanlılar bildiği dağdır Seftil.

Kimsenin ayağına diken batmamıştır Seftil’de.

Başına kar yağdığında duvağına bürünmüş bir gelin olarak görünür Kebanlılara, Seftil. 

Havanın hafiften ılımasıyla eriyen karların eteklere doğru inmesiyle duvağını sandığına koyan bir gelin görünür Kebanlılara, Seftil.

Üzerinde kurt gezmeyen bir dağdır Seftil.

1950’li yıllara kadar neslini tüketmeden önce geyiklerin yatağıdır Seftil.

İpekböceği ile geçimini sağlayan ilçe halkına ipek böceği kozasını sarmak üzere palaklar[1] yetiştirendir Seftil.

Sarı sandallar, kıra kıralar ve kınalı kekliklerin ev sahibidir Seftil.

Rahmetli Sabit BAYINDIR Amcamın, küçük bir çocukken eteklerindeki  dere kıyısında oyun oynadığı bir gün, kırmızı kellesinin üstünde iki küçük boynuz olan ve kendi deyimiyle bir gıdik (oğlak) gibi meleyen bir yılan gördüğünü söylediği yerdir  Seftil.

Eteğinden geçen Keban Çayı kıyısında yavukluların hasretle kucaklaşmalarının ve aşklarının sessiz tanığıdır Seftil.

İlçeyi hunharca betonlaştırdığımızın üzgün tanığıdır Seftil.

Kiminin ağaçlandırmaya çalıştığı, kiminin bağrına parti kısaltmasını  yazdığı yerdir Seftil. 

Altın bulma uğruna taş kesilen gelin taşının tahrip edilmesinin kızgın tanığıdır Seftil.

Rahmetli amcam Sabit BİLGİN’in görebileceği bir yerde,gölgesinde sonsuz uykuya yatmak istediği dağdır Seftil.

Rahmetli Hadi TURAN’ın ismini yaşatmak için biricik kızına verdiği addır Seftil.

Seftil Keban’dır.

Bağrında “Herkes kendi Bavli’sine yanar.” deyimine konu olan  Bavli’leri yatırandır Seftil.

Herkes Kendi Bavli’sine yanar

 Söylence şu şekilde günümüze intikal etmiştir. 1730 yılında Keban’da büyük bir deprem olur. Tüm maden ocakları büyük hasar görür. Yüzlerce işçi göçük altında kalır. Göçen maden ocaklarında incelemelerde bulunan muhtemelen dönemin Maden Emini Ispanakçızade Mustafa Paşa hangi göçük mahalline gitse insanların hep “Bavli, Bavli, Bavli” diye şivan[2] ettiklerine tanıklık eder.Bavli Dikkatini çektiği için merak edip Keban’ın ileri gelenlerine sorar; “Bu kadar can kaybı varken en çok Bavli’yi ağlıyorlar. Bu Bavli kimdi ki en çok Bavliyi ağlıyorlar? Keban ileri gelenleri; “Paşam sen haklısın ama ağlayanlar bir tek Bavli’yi değil “Herkes kendi Bavli’sini ağlıyor.” Şeklinde cevap veririler. Deprem felaketi o derece büyüktür ki maden ocaklarının göçüğünde ölenlerin içinde sadeceBavli isminde kırktan fazla ölen vardır. Keban ileri gelenlerinin paşaya verdiği bu cevap Keban sözlü kültüründe “Herkes Kendi Bavli’sine yanar” şeklinde yer alır. Ogün bugündür üzücü bir şey olduduğunda (ben kendi derdimi ağlıyorum anlamında) Ben kendi Bavli’me yanarım derler. Burada sözünü ettiğimiz Bavli (Osmanlı Nüfus Sayım Defterlerinde Pavli) muhtemelen maden ocaklarında “Çakılcı”[3] olarak çalışan henüz bıyığı terlememiş[4] gayrimüslim tebaanın çocuklarıdır.

 

[1]Palak: Keban yöresinde yetişen çok dallı kalın otsu bitki.

[2]Şivan etmek: Ağıt yakarak ağlamak, feryad etmek anlamında Farsça’dan dilimize geçmiş deyim.

[3]Çakılcı:  Yer altında mağaralardan elde edilen cevheri torbalarla yeryüzüne çıkarmak ve cevher biriktirme yerine kadar taşımakla görevli kişilere verilen isimdir. Çakılcıların genel olarak Samsun/Lâdik ve Gümüşhane’den Keban ve Ergani madenlerine gelen gayrimüslim Osmanlı tebaasından 9-15 yaş arası çocuk işçi oldukları bilinmektedir.

[4]Bıyığı terlemek: Bıyığı yeni çıkmaya başlamak anlamında deyim.



Bu yazı 2973 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
3686 Okunma
3492 Okunma
3249 Okunma
3246 Okunma
3154 Okunma
2054 Okunma
749 Okunma
749 Okunma
728 Okunma
672 Okunma
644 Okunma
584 Okunma
564 Okunma
553 Okunma
522 Okunma
497 Okunma
442 Okunma
397 Okunma
382 Okunma
345 Okunma
339 Okunma
305 Okunma
300 Okunma
251 Okunma
5886 Okunma
4500 Okunma
3993 Okunma
3988 Okunma
3754 Okunma
3686 Okunma
3492 Okunma
3332 Okunma
3249 Okunma
3246 Okunma
3234 Okunma
3188 Okunma
3154 Okunma
3131 Okunma
2054 Okunma
1631 Okunma
1509 Okunma
1445 Okunma
1343 Okunma
1291 Okunma
1263 Okunma
1115 Okunma
1101 Okunma
969 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI