S A R I K A M I Ş Ş E H İ T L E R İ
Yıl 1914, Sarıkamış’ın Allahüekber Dağları
Beyaz örtüsünü, ölüme sermişti kader ağları
Doksan bin Mehmed’e kurulmuştu can pazarı
Bereler buz tutmuştu, Allahüekber Dağlarında
Mehmed’im yine sefere çıkmıştı; karda, kışta
Allahüekber Dağlarına yürürken Sarıkamış’ta
Vatan için can lazımdı; savaşta, hem barışta
Sineler buz tutmuştu, Allahüekber Dağlarında
Bir savaş ki; düşmandan çetin olan o doğaya
Ayağındaki çarıkla; dayanılamazdı o soğuğa
Kadere boyun eğdiler, hem o çaresiz yokluğa
Hayaller buz tutmuştu, Allahüekber Dağlarında
Sarıkamış denince; hüzünler kaplıyor hepimizi
Doksan bin Mehmed’in hikâyesi yakar sinemizi
Tarih yeniden canlanırken; o acısı sıkar içimizi
Nefesler buz tutmuştu, Allahüekber Dağlarında
Kışın ayazında, gencecik bedenler donmuştu
Karların örtüsü, her şehidimize kefen olmuştu
O şanlı asker; düşmana değil, kar’a yenilmişti
Ciğerler buz tutmuştu, Allahüekber Dağlarında
Zaferler beklenirken, o büyük acılar yaşanmış
Yemen çölü yakarken, dondurmuştu Sarıkamış
Kara gömüldüler; yazlık elbiseyle, ayak çarıksız
Bedenler buz tutmuştu, Allahüekber Dağlarında
Hangi şartlardı ki; böylesi bir sonuç doğmuştu
Bir stratejik hata mıydı, nerde yanlışlık olmuştu
Bizlere de; tarihe not düşen bir ders mi kalmıştı
Emeller buz tutmuştu, Allahüekber Dağlarında
Ey Yüce Allah’ım! Acep bu nasıl zor bir sınavdı
Buzdan bir ölüm örtüsü ki; o tüm canları sardı
Ananın, babanın, eşlerinin gözü yollarda kaldı
Yürekler buz tutmuştu, Allahüekber Dağlarında
Sarıkamış’ın üstünde kar, altında şehitler yatar
Yaşanan o acı hatıralar; sevenlere hüzün katar
Kara gömülmüştü; her bir gönüldeki o umutlar
Tüfekler buz tutmuştu, Allahüekber Dağlarında.
Fevzi ÖZDEMİR