Bugun...


EĞİTİMCİ - YAZAR : MİDRAN YOKUŞ

facebook-paylas
KEBAN KÖYLERİ : (29) BAYINDIR-2
Tarih: 01-11-2025 11:07:00 Güncelleme: 01-11-2025 11:07:00


 

Kaynak: Midran YOKUŞ, Bırîwan, Anı Yayınları, 2014 Ankara s. 264, 265.

Birvan (Ulupınar) Köyü, inanç merkezi Başpınar (Pir-i Davut) da,400 yıldır devam eden  “Geleneksel Kurban Töreni”ne katılan Bayındır’lı,Karaca Ahmet Vakfı Başkanı, Alevi Dedesi Muharrem Ercan’la MidranYOKUŞ’un yaptığı Röportaj:

…..

M.Y. Bayındır köyü, Alevi Türkmen köyüdür. Alevi geleneğini sizden öğrenmek istiyoruz. Bu konuda bizleri aydınlatır mısınız?

Muharrem Dede:

Geleneksel Alevi-Bektaşi geleneğinde, kurbanlarımızın, adaklarımızın, dileklerimizin, temennilerimizin inanç ve ibadetlerimizin Piri Davut (Birvan) da kabul göreceği ve makbul olacağına inanılır. Alevi-Bektaşi geleneğinin temel inancı Şamanizm’den kaynaklanmakta ve Türkmen Boyları’nın devamı sayılmaktadır.

 

Sulara, ağaçlara, taşlara kutsallık atfetmek Horasan’dan geliş menşeimizi ispat eden gelenektir. Mezarlarımız kirmanlarda eğittiğimiz gelenek,  göreneklerimiz ve giysilerimiz bunların görünürdeki kanıtlarıdır. Fakat düşünce temelinde ki asıl felsefemiz dil, din, ırk, renk ayırımı yapmadan canlı cansız Cenab-ı Allah’ın yarattığı her şeye saygı duymak, onu sevmek ve saygı duymaktır. Bu nedenle insanlığın belki de en eski dinlerinden sayılan Şamanizm’in bugüne yansıma biçimidir. Alevi-Bektaşi tekke ve dergâhlarının özellikleri ise, ‘Dedelik’ kurumunun işleyiş biçimi, ocakların hastalıklara ve insanlara zarar veren durumlara karşı taşıdıkları özellikler, Dede’lerin Cem’de ki işlevleri Erkân Çubuğu (Tarık)* ardıç ağacının kutsallığı, On iki kollu evren ağacı kavramı vardır. Gördüğümüzgibi Pir-i Davud’da asırlık meşe ağaçlarına bez bağlama geleneğinin sosyolojik bir temele bağlı olduğu bilinmelidir.

 

Kısaca her canlıda bir ruh olduğuna inanılır. İnsaniyi ruha yakın, kötü ruhları kendinden uzak tutmaya çalışır. İki dünya arasında ki bu denge ise ancak insan olmakla ve akılla, bilinçle sağlanır. Pir-i Davud (Alevi) felsefesi, insanî değerleri, dayanışmayı, birliği, hoşgörüyü, adaleti temel alan bir öğretidir;  iyi kavramak ve yaymak insanlığın hayrınadır.

 

M.Y. –Dede, dilinize, yüreğinize sağlık, bizleri aydınlattığınız için teşekkür ederiz…

-

* Yazarın Notu:

“Tarık”, genelde Aleviler için (Birvan özelinde de olduğu gibi) hayatın ve umudun ışığı sayılır.Güçlü, saygın, coşku, geçmiş ve gelecektir. Sayısı çok az olmasına karşın biri de Birvan’da bulunmaktadır. Bize aktarılan bilgilerden ve yaptığım araştırmalardan ‘Tarık’ın, Şeyh Hasan Dedelerinden kalma ve cennetten geldiği inancıdır. Hz. Muhammed’in Akabe’de bir ağacın altında Müslümanlardan “sadakat ve bağlılık yeminibiatı” alır ve “İkrar Cemi” yapar.

 

Hz. Muhammed’in ölümünden sonra, Müslümanlar burayı kutsal kabul ederek ziyaret ederler. Halife Ömer de bu ağacı kestirir. Dallarını toplayan Müslümanlar bu çubukları kutsayarak “asa” olarak kullanırlar ve ‘sadakat anında’ bunları kullanarak “yola gelme, girme” anlamında ‘Tarık’ derler. Babadan oğula miras geçen ‘Tarık’lar, Şeyh Hasan’dan da böylesi bir miras olarak kalmıştır. Başka bir kaynak, İmam Rıza’nın Türbesi’nde ‘Gül Ağacından kesilen, üzerine ayetler işlenmiş “lâ feta, illâ Ali lâ Seyfe illâ” yazılan ve Onar Köyü’ndeki Tarık’tır.

 

Bir başka söylenceye göre de,Kerbelâ Tekke’sineŞecere’yi onaylatmaya giden bir dede Hz. Hüseyin’in türbesinin bahçesinde yetişen “SEZE” ağacından bir çubuk keserek 80, 100 cm uzunluğunda getirilmiş “Erkân Çubuğu”dur. Bazıları da cennetteki “Tuğba Ağacı”nın bir dalı olduğunu söylerler.

 

Bizim gittiğimiz Cem’lerde dedenin iki eli üzerine aldığı “Tarık” kat kat ipekli örtülere sarılı biçimde bir yeşil torba içinde görürdük. Dede, Tarık’ı eline aldığında cemaat ayağa kalkar dualar ederlerdi. Dede, “Allah-Muhammed-Ya Ali” der, Tarık’ı öper, On İki İmamlar okunurdu.Müsahipler Tarık’ın altından geçer, Dede aynı duayı üç kez tekrarlar, bellerine değecek biçimde vurur, Müsahipler Tarık’ı öper, cemaat dedenin söylediği: “Altından geçene, suyunu içene, sorgu sual olmaya; Allah Muhammed ya Ali” duasına eşlik ederdi.Müsahipler, cevaben: “Allah Allah eyvallah” diyerek yakarırlardı. Bu sözler, “Biz ölünceye kadar ikrarımıza sadık kalacağız” anlamına gelirdi.Alevilikte, ‘Müsahiplik’ ölünceye kadar ‘kardeş’ kalmaktır.

 

Analarımız, Cuma akşamları Cem Evi’nde Tarık’ın bulunduğu bölümde mum yakmaya giderlerdi.

 

(Kaynak: Midran YOKUŞ, BIRÎWAN, Anı Yayınları, s.259.) 

 



Bu yazı 890 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
4562 Okunma
4012 Okunma
3735 Okunma
3596 Okunma
3593 Okunma
3304 Okunma
3070 Okunma
3030 Okunma
1292 Okunma
798 Okunma
729 Okunma
720 Okunma
652 Okunma
462 Okunma
453 Okunma
449 Okunma
432 Okunma
430 Okunma
366 Okunma
352 Okunma
351 Okunma
308 Okunma
302 Okunma
298 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI