Bugun...


EĞİTİMCİ - YAZAR : PROF.DR. RAMAZAN DEMİR

facebook-paylas
MUSTAFA KEMAL’İ SEVMEYENLER OKUSUN
Tarih: 07-09-2025 11:04:00 Güncelleme: 07-09-2025 11:04:00


MUSTAFA KEMAL’İ SEVMEYENLER OKUSUN

Giriş

Birini sevmek için önce onu tanımak gerekir. Tanımadan, fikir sahibi olmadan bir kanaat sahibi olunamaz. Mustafa Kemal’i sevmeyenleri anlamak mümkündür; çünkü ona dair yeterli bilgi verilmemiş, tanıtılmamıştır. Onu bilinçli şekilde sevmeyenler ise özel olarak yetiştirilmiş, şartlandırılmış ve beyni yıkanmış yeminli Atatürk düşmanlarıdır. Oysa genç kuşakların Mustafa Kemal’i tanıması gerekir. Çünkü tanıdıkça sevecek, sevdikçe anlayacak ve fikirlerini özümseyecektir.

***

Tanımadan Sevmek Mümkün mü?

Sevmek için önce doğru tanımak ve anlamak gerekir. Tanımadan bir kişiyi sevmek ya da anlamak mümkün değildir. Mustafa Kemal söz konusu olduğunda bu daha da önemlidir. Çünkü zekâ ve bilinç düzeyi düşük toplumların bir dâhinin uzak görüşlülük özelliğini anlaması zordur.

Türkiye’de cehalet yaygınken, toplumun Gazi Paşa’yı doğru anlaması iyimser bir beklenti olur

***

Yanlış Algılar ve Ezberler

Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığını çoğu kişi bilir. Ancak neden Samsun’u seçtiği ve bu kararın ardındaki sebepler çok az kişi tarafından bilinir. Benzer şekilde, her 10 Kasım’da “Atam izindeyiz” denilmesi, çocuk yaşlarda kafa karıştırıcı olabilir. Atatürk’ün “izinde olmak”, çalışmadan tatil yapmak değil; fikirlerini benimsemek ve uygulamak olduğunu öğrenmek zaman almıştır.

Ayrıca Atatürk’ün “Atam” hitabını sevmemesi de dikkat çekicidir. Bu ifadenin hoşuna gitmediği rivayet edilse de halk, ona duyduğu saygı ve minnetten dolayı bu unvanı kullanmayı sürdürmüştür.

***

Yanlış Aktarılan Sözler

Atatürk’ün en çok bilinen hedeflerinden biri “muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak” ifadesidir. Ancak sözün aslı çoğunlukla eksik aktarılmıştır: “Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesine çıkarmak.” Atatürk’ün hayranlığı Batı’ya değil, uygarlığa idi. Amacı, milli kültürü çağdaş uygarlık seviyesine yükseltmekti.

***

Atatürkçülük Bir Amaç mı?

“Ben Atatürkçüyüm” diyenlere sorulması gereken asıl soru şudur: “Atatürk’ü ne kadar tanıyorsunuz, ne kadar doğru anladınız?”

Çoğu kişi bu soruya net cevap veremez. Çünkü Atatürkçülük bir amaç değil, sonuçtur. Atatürk’ü tanıyıp anladığınızda zaten Atatürkçü olursunuz.

***

Atatürk’ün Uludağ Gecesi Konuşması

Atatürk, Ankara’da Bursalı gençlerin düzenlediği “Uludağ Gecesi”nde yaptığı konuşmada, yorulmak üzerine şu sözleri söyledi:

“Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil; yorulduğunuz zaman bile durmadan yürümektir. Yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. İnsanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür.”

Atatürk gençlere, dinlenmemek üzere yürümeye karar verenlerin asla yorulmayacağını anlattı.

***

1919 Samsun Hatırası

Atatürk, aynı toplantıda Samsun’a çıktığı günleri de hatırlattır. Elinde maddi hiçbir güç olmadığını, sadece Türk milletinin asaletinden doğan manevi kuvvete güvenerek yola çıktığını vurgular.

“Ben, Türk ufuklarından bir güneş mutlaka doğacağına ve bunun bize güç vereceğine o kadar emindim ki, sanki gözlerimle görüyordum.” Bu sözler, onun kararlılığını ve inancını ölümsüzleştirmiştir.

***

Hayata Hazırlanış

İnsanı hayata kim hazırlar sorusuna verilecek yanıt, Mustafa Kemal’in yaşadıklarını iyi bilmek ve anlamak gerekir. Hayata hazırlık üzerine yazı yazarken bu noktaya dikkat çekmek istedim.

İnsanı hayata hazırlayan faktörler nelerdir? Ailesi mi, çevresi mi, yoksa bizzat hayatın kendisi mi?

Mustafa Kemal’in hayatına bakıldığında, onu en çok hazırlayan şeyin yaşadığı zorluklar ve kendi kararlı kişiliği olduğu görülür.

Şüphesiz ki ailenin rolü vardır. Küçük yaşta babasını kaybetmiş, huzurlu bir aile ortamında büyüyememiştir. Dolayısıyla ailesinin doğrudan bir katkısı sınırlıdır. Onu asıl hayata hazırlayan, aldığı kararlar ve kişisel direncidir.

Askerlik mesleği, Mustafa Kemal’e disiplin ve sorumluluk bilinci kazandırdı. Askerlik sayesinde hem toplumu gözlemledi hem de inkılaplara zemin hazırlayacak düşünceler geliştirdi.

***

Sürgün Hayatı

Harp Akademisi’nden mezun olur olmaz, büyük görevler bekleyen Mustafa Kemal, saray aleyhindeki faaliyetleri sebebiyle ihbar edilir. “Padişaha suikast” suçlamasıyla zindana atılır.

Aylar süren soruşturmalardan sonra serbest bırakılır ancak artık sarayın gözünde “mimli” bir subaydır. Artı o suikastçı damgası yemişti. Gözden ırak olması için Şam’a sürgün edilir.

Rumeli’de görev almayı beklerken, Şam’daki 5. Ordu’ya sürgün edilmesi hayallerini zorlar. Sürgün gerekçesi sözde “staj” yapacaktı, ancak asıl amaç onu merkezden uzak tutmaktı.

Burada da karakterinden ödün vermedi, isyan bastırma görevinde bile doğruluktan sapmadı.

***

İsyanı Bastırır

Mustafa Kemal artık Şam’dadır ve yepyeni bir arayıştadır. Şam günlerinde en iyi gözlemi, Osmanlıdaki çürümenin ne kadar ilerlediği yönündeki tespiti olur. Köylülerle ilk teması, çıkan bir isyanı bastırmak için üstlendiği görev esnasında olur. Ve kan dökmeden isyanı bastırmayı başarır. Mustafa Kemal, isyan bastırma görevinde köylülerle görüşerek sorunu kan dökülmeden çözer, bu büyük marifet gerektirir. Aslında bu olay onun ne denli barışçıl olduğunun bir göstergesiydi. Bu tavrı, ilerideki barışçı çözüm anlayışının erken bir yansıması olarak algılanır.

***

Ordudaki Çürüme

Subayların maaş alamadığı için köylüleri yağmalaması, ordunun çürümüşlüğünü gözler önüne seriyordu. Mustafa Kemal, bu ahlaksızlığa karşı çıkar. Bu çürümüşlüğün çaresinin mutlak bir inkılaptan geçtiğini düşünür. Böylece inkılap fikri güç kazanır, Şam’da tanıştığı Tüccar Mustafa ve arkadaşlarıyla yaptığı toplantılarda “ihtilal ve inkılap” fikrini olgunlaştırır.

Osmanlı bürokrasisindeki bozukluk da had safhadadır. Bürokrasi tamamen yozlaşmıştır. Liyakatsiz atamalar, hurafelere dayalı yönetim anlayışı, Anadolu halkını fakirlik ve çaresizliğe mahkûm ediyordu. İstanbul ise ayrıcalıklarla donatılmıştı. Böcüzade İsmail’in hatıralarında ifade ettiği gibi: “Padişahların sarayına en zor giren şey doğruluktur. Taşra için hayır ve menfaat beklemek safdilliktir.”

***

Sonuç

Mustafa Kemal’i sevmek, onu tanımaktan ve anlamaktan geçer. Onu tanıyan, fikirlerini özümseyen herkes, doğal olarak Atatürkçü olur. Onun hayatı, doğruluk, kararlılık ve ileri görüşlülük üzerine kuruludur. Sevgisinin kökleri, işte bu değerlerde gizlidir.

R. Demir (06/9/2025, Dağbeli)

 



Bu yazı 1025 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
3888 Okunma
3513 Okunma
3279 Okunma
2003 Okunma
1846 Okunma
1549 Okunma
1383 Okunma
1086 Okunma
1057 Okunma
1006 Okunma
721 Okunma
686 Okunma
675 Okunma
603 Okunma
568 Okunma
482 Okunma
409 Okunma
401 Okunma
386 Okunma
358 Okunma
331 Okunma
279 Okunma
247 Okunma
247 Okunma
5213 Okunma
5097 Okunma
4888 Okunma
4862 Okunma
4752 Okunma
4500 Okunma
4392 Okunma
4387 Okunma
4181 Okunma
4107 Okunma
3966 Okunma
3962 Okunma
3909 Okunma
3888 Okunma
3746 Okunma
3654 Okunma
3612 Okunma
3521 Okunma
3513 Okunma
3279 Okunma
2876 Okunma
2282 Okunma
2003 Okunma
1989 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI