Bugun...


YAZAR : SELAHATTİN YALÇINER

facebook-paylas
SAHİBİNE KÜSEN KÖPEK
Tarih: 02-10-2025 12:29:00 Güncelleme: 02-10-2025 12:29:00


Pirhasan DOĞAN
Kardeşimiz KEBAN Gazetesini en güzel şekilde
yönetmenin yanısıra.
Güzel İlçemiz Keban'dan uzaklarda olan bizlere
insanlığın en güzel örneğini sergiliyor.
Birçok konuda yardımlarını esirgemeyen
Pirhasan kardeşimize katkılarından dolayı
en içten teşekkürlerimizi sunarken,

KEBAN GAZETEMİZİN 20. Cİ YILINI GÖNÜLDEN KUTLUYORUM.

 

SAHİBİNE KÜSEN KÖPEK

 

Saygı değer dostlar, yine Dummu'da yine çocukluk anılarımdan yaşanmış, gerçek bir anım.

Zaman 1960 lı yıllardan henüz sekiz on yaşlarımda, hala dün gibi aklımda kalan ve gezip dolaşan unutamadıklarımdan. Sekiz kardeş olsakta herkesin bir işin ucundan tutmak gibi, bir görevi vardı. İster yetenekli olalım ister yeteneksiz, isterse henüz yürümeye başlamış bir çocuk olalım, büyüklerimizin yap dediği işleri yapıp bitirmeye mecburduk. Bende kendi aklım erdiği anlardan itibaren, en kolay iş olan kuzuların gıdıkların peşinden koşturmaya başlamıştım. Bunun adı kuzu çobanlığı. Yöremizde gıdık kuzu çobanlığı, pek yetenek istemeyen ve evin en tecrübesiz bireylerine verilirdi. Tecrübesiz derken evin en küçük çocukları bu işe gönderilirdi. Daha doğrusu dünyaya geldim gözümü açtım ki, kendimi gıdıkların kuzuların peşinde buldum. Aradan belli yıllar geçince ağabeyleriminin bazıları askere gitti, bazılarıda İstanbul'a ekmek aramaya için gitti. Hal böyle olunca, babam Dummucu İbrahim tarafından davar çobanlığına terfi ettirildim. Babam zaten mecburdu benim rütbemi yükseltmeye, çünkü evde başka erkek çocuğu kalmamıştı. Çıraklıktan başlayıp ustalığa kadar kısa bilgiler verdikten sonra, ben başımdan geçen o Dummu anısına döneyim.

Yaz boyu Dummu'da yaşadığımız için illa ki bir kedimiz birde köpeğimiz olurdu. Hatta bir gün annem köyden bir köpek yavrusu ile bir kendi yavrusu alıp getirmişti. Hiç unutmam evimiz benim için sanki bayram yeri gibi olmuştu. Bu küçük yavrular zamanla büyüdüler. Kedi yılana çayana karşı gece gündüz evin güvenliğini sağlarken, köpek benimle davara gelirdi. Annem hem benim için hemde köpeğim için, karnımızı doyurmaya gerekli, illa ki bir şeyler torbama koyardı. Dummu'da bizden başka yaşayan kimse olmadığından, dağda taşta ben ve davarlarım tek başınaydık. Davarların haricinde yanımda köpeğim olunca, onunla şakalaşırdık oyunlar oynardık. Hele karnını doyuracak bir şeyler verince onun sevincine ortak olurdum.

Bir gün öğlene doğru Bostanbaşı ve fıratın arasında davarları otlatırken, birden keklik yavrularının uçtuğunu gördüm ve düştüm peşlerine. Sürü halinde ve henüz yavru olduklarından çok uzağa konmazlardı ama, öyle saklanıp öyle araziye uyarlardı ki, onları görmek bulmak çok zordu. Ben taşların altına otların arasına baktım dönüp dolaştım ama hiç birini bulamadım. Bir umuttur diye gözlerim hala oraya buraya bakınıyordu. Birden köpeğimin bir kayanın dibinde bir şeylerle uğraştığını farkettim. Yanına gittiğimde köpeğimin tam o anlarda bir keklik yavrusunu ağzına aldığını gördüm. Ben hemen ağzındaki keklik yavrusunu elimle kavradım ama, köpek hala bana bırakmadı. Ağzındaki yavruyu bana bırakması için, diğer elimle kafasına vurduğumda hemen bıraktı. Keklik yavrusu elimde olunca, ben bunun sevincini yaşıyordum ki, köpeğimin nasıl bir tavırda olduğuna bile bakmadım. O sevinçle davarların yönünü eve doğru dönderdim ki, zaten öğlen olmuştu. O gün ve ertesi gün köpeği görmedim, ne eve geldi nede davara. Sanırım üç gün boyunca hiç bir yerde görmediğimden, evdekilere de soruyordum zaten. Bir gün Dummu'nun evlerden yedi sekiz yüz metre uzakta ve yine fırat kıyısında kalan kuzu yatağının oralarda gözüktüğünü söyledi annem. Aynı gün öğlen dinlenmesi bitince davarları alıp doğru kuzu yatağının o tarafa gittim. Baktım ki benim köpek oralarda takılıyor, üç günden beri ne yer ne içer onuda merak ediyordum haliyle. Neyse çağırdım yanıma, ama pek istekli olmadı bana baksada. Ben yanına gittim yüzüme dahi bakmamaya çalışıyordu. Adını ne koymuşsak onunla seslenerek yaklaşıp yüzünü gözünü okşadım boynuna sarıldım, biraz rahatladı sayılır. Sonra torbamdan ekmek falan çıkarıp verdim, ama hiç öyle aç gibi saldırmadı ekmeğe. Anladım ki bana küsmüş, çünkü keklik yavrusunu ağzından alırken kafasına vurmuştum. Demek canını acıtmışım ki eve üç gün boyunca gelmedi. Aynı günden itibaren yine birlikte davar otlatmaya kaldığımız yerden devam ettik.

Bir kaç gün sonraydı, Şehin mağarası önlerinde davarlarımız yayılırken, yine keklik yavruları önümüzden uçtular. Tabii ki ben ve köpeğim düştük kekliklerin peşine. Oralar çok taşlık kayalık ve engebeli yerler olduğundan, sanırım elim boş döndüm davarların yanına. Aradan henüz 5, 10 dakika gibi bir zaman geçti geçmedi ki, köpek bir tane keklik yavrusunun cansız halini alıp bana getirdi. Yavrunun ayaklarından birinin en ucunu sadece iki dişiyle kibarca tutmuş, sanki bir hediye bir armağan şeklinde getirip önüme usulca bıraktı. Yavrunun canını aldığı için yine kızdım ama kendisine dokunmadım. Aslında bir kaç tane taş atmak gerekiyordu ama, henüz barıştığımız için sadece bağırmakla yetindim. Köpeğimin yavrunun canına kıyması beni çok üzmüştü ama, bu davranışı karşısında şaşırıp kalmıştım.

Selahattin YALÇINER

 



Bu yazı 121 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
5282 Okunma
1451 Okunma
1327 Okunma
622 Okunma
617 Okunma
483 Okunma
438 Okunma
419 Okunma
402 Okunma
312 Okunma
300 Okunma
295 Okunma
279 Okunma
246 Okunma
242 Okunma
241 Okunma
5282 Okunma
4561 Okunma
4452 Okunma
4304 Okunma
4160 Okunma
3927 Okunma
3898 Okunma
3237 Okunma
3143 Okunma
3083 Okunma
3007 Okunma
1451 Okunma
1327 Okunma
1261 Okunma
1111 Okunma
1059 Okunma
922 Okunma
898 Okunma
846 Okunma
811 Okunma
795 Okunma
746 Okunma
721 Okunma
716 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI