BİR BABA TANIYORDUM
Bir baba tanıyordum, ırak köyün birinde
Tarlada çalışır, kazma kürek hep elinde
Ekmeğini, öyle kazanır; alın terinde…
Ömrü böyle geçerdi, yaşadığı köyünde.
Bir baba tanıyordum, nasır tutmuş elleri
Kimseler sormaz ki acep nasıldır halleri
Bahçe emek ister, solduramaz o gülleri
Bir el uzansın bekler, onarsın gönülleri.
Bir baba tanıyordum, her bir işe koşardı
Her yapacağı bir işe dürüstlük katardı
Rızkının peşinde o dağlar, taşlar aşardı
O, hayatı; onurlu bir çizgide yaşardı.
Bir baba tanıyordum, şansı hiçte tutmadı
Bir gün o yatağında rahat dahi yatmadı
Bir lokma ekmeği bile hiç dertsiz yutmadı
Çocukların rızkına tek haram katmadı.
Bir baba tanıyordum, hiç yalanı bilmedi
Aç oldu, tok oldu haram lokmayı yemedi
İyiden, doğrudan yana hiç taviz vermedi
Haksızlığa hiç bir zaman boynunu eğmedi.
Bir baba tanıyordum, hayat belini bükmüş
Hem yokluğa katlanıp on bir çocuk büyütmüş
Hayatı, çile olmuş; rahat nedir, görmemiş
Üç beş kuruş için kimselere eğilmemiş.
Bir baba tanıyordum, o adamı çok sevdim
Ben onun, o onurlu duruşunu beğendim
O babanın dostluğuna, daima güvendim
Ben hayatımda hep öyle insana özendim.
Bir baba tanıyordum, o candan mı candan
O benden bir can gibiydi, hem öyle bir insan
Kanım ona ısındı; sanki bana can katan…
Bu tanıttığım insan; işte o, benim babam.
Fevzi ÖZDEMİR