AĞIT
Asırlardır ecdadım, Çıkardı binlerce han,
Zaman isimli çölde, Kurmuştu koca cihan.
Gün oldu zaman zaman, merhamete koştular,
Bozkırın ortasına volkan gibi koştular.
Birliktiler tek yumruk, sınırlarımız tek boydu,
Bin yıl bile geçmedi, sadaklar oka doydu.
Ozanlar susmuş artık, gidiyor esen sam da,
Kopuzlar ayrı çalar, sızlanır Semer kant ’ ta.
Yıkılmış abidemiz, sökülmüş ananemiz,
Üstümüze gök çökmüş, sönmüş hanelerimiz,
Alp Erenler sultanlar, bakarken maveraya,
Uluğ Bey Şeyh Yesevi, ağlıyor buıharaya.
Susamış hürriyete, duşambe, Bişkek, Kırım,
Çıkmaz mı yine Şamil, gönülden haykırırım.
Sessiz akarken Volga, Çeçenlere acımız,
Hürriyet pınarında, takılsın baş tacımız.
Kır zinciri Türkistan, yükseğe değsin başın,
Dalgalansın bayrağım, yıkılsın kader taşın.
Esaret size değil, güller Batum da açsın.
Dikenli engelleri, kesme vakti başlasın.
ERGAN der ki sizlerle, pişsin ekmeğim aşım,
Zalimin dişlerini, çekme vakti gardaşım…
Mustafa ERGAN