Keban ve Elazığ'ın Sinemaları
Daha önce de yazdığım gibi benim ilk gidip gördüğüm ve film izlediğim sinema Keban’daydı. Çocukluğumun geçtiği Keban’da Etibank’ın, TEK’in ve Saim Turan’ın Turan sineması olmak üzere üç sinema vardı. Babam ve amcalarım götürdükçe her filmi coşkuyla izlerdim.
Sinema etkileyici bir görsel şölendir, ona bir bağlandın mı caymak güçtür. Yaşamıma giren kitaplar, şarkılar, türküler, insanlar, mekanlar gibi etki yaratmıştır bende. Kitap okurken, film izlerken, bir şeyler yazdığımda gözümün önünden geçenleri her zaman bir sinema filmi izler gibi izlerim. Kitapla sinema at başı gelmiştir tüm yaşamımda.
Benim yaşamıma ilk giren kavramlardan biri olan sinema; varken ne televizyon ne bilgisayar ne internet ne başka bir teknolojik görsel araç vardı. Benim çocukluğumda ilgimi yalnızca babamın kitapları ve Keban’daki sinemalar çekerdi. Başka dünyalara hatta evrenlere kitap ve sinemayla açılırdım. Yeni şeylerin keşfi, yeni öykülere rastlamamız hep onlarla olurdu.
Çocukluğumdan bugüne kalan derin anılarım arasında gittiğim sinemalar ve izlediğim filmler ilk sıralardadır. Bir toplumsal çalışma olarak sinemaları, sinemaya gitmeyi, sinemaya gitme deneyiminin kendisini ve bu deneyimden anımsananları bellek çalışmaları içerisine nasıl ekleyebiliriz?
Filmler toplumsal bir bellek oluşturabilir, geçmiş olaylara göndermelerde bulunabilir, unutulmuş olanı anımsatabilir, kültürel belleği yenileyerek yeniden kurabilir. Bilirsiniz izleyicide filmden çok sinemaya gitme anıları yer edinir. Bu bakış açısı filmin, sinemanın çok küçük bir parçası olduğunu ortaya koyar.
Asıl önemli olan filmlerden çok sinemanın biçimi, izleyicinin tutumu ve davranışları, bakış açısı, sinemanın konumu, sinema çalışanları, toplum kimliği, sinemanın yeri, sinemaya ilişkin anılar ve sinema deneyimi; sinema kültüründe ve kültürel bellekte en önemli yeri tutar.
Sinemaya gitme anılarına sinemaya gitme eyleminin kendisi, evlerden salona doğru yapılan coşkulu yolculuk, bir an önce yetişme telaşı, salonla ve filmle ilk karşılaşma, film izlerken sergilenen tavır, salonda oturulan koltuk, film izlerken verilen tepkiler, duygularımız ve düşüncelerimiz, geçmişe ve geleceğe ilişkin yarattığı atmosfer, tüketilen yiyecekler, içecekler, film arası, film sonrasındaki tartışmalar, eve dönüş yolculuğu, filmin ertesi günden başlayarak gündelik yaşama yansımaları gibi pek çok başlık eklenebilir.
Sinemaya gitmek bir alışkanlık ve toplumsallaşma deneyimi sağlar. Bu deneyim bir romantizm, bir çeşit büyü, bir sıcaklık ve renklilik içerir.
Sinemadaki tipler, film seçimi, bilet sırası, gişe, fuaye, merdivenler, koridor, karanlık, ışık, sinemaya giriş, koltuklar, müzik, ışığın sönmesi, ipek perdelerin açılmasıyla ekranın belirmesi gibi süreç sinema deneyiminin parçalarıdır.
Bugün, geçmişin en önemli bellek mekanlarından Gölcük Sinemasının sahiplerinden Murat Turan ile Elâzığ sinemalarını konuştuk. Murat Turan’ın ve insanların nasıl anımsadıklarından çok neyi anımsadıklarını merak ettik, sorduk ve 1960’lardan sinemanın kapanışına değin olan süreçte deneyimlerini sözlü tarih yöntemiyle sunmaya çalıştık.
Programda "Baba filminde Elazığ Şah İsmail sahnesi" dediğimiz film 1971 yapımı yine Umutsuzlar olmalıydı, bundan ve bunun gibi birkaç hata ve aksaklıktan dolayı özürlerimizi de belirtmek isterim.
Umarım beğenirsiniz, iyi izlemeler....