Bugun...


EĞİTİMCİ - YAZAR : PROF.DR. RAMAZAN DEMİR

facebook-paylas
SILA HASRETİ-2
Tarih: 31-05-2025 14:48:00 Güncelleme: 31-05-2025 14:48:00


SILA HASRETİ-2

Fırat

Fırat vadisi derindir kalakalmış sahipsiz

Bülbüller göçüp gitmiş, her yanı sessiz

Yetişeni hasretini çeker koyu bir sevdalı

Keban'ın hâli pür melal kalmış sahipsiz…(rd).

*

Kesilen Dal

Fırat dert kaynağı, söyleniyor kirlettiler

Önüne gelen teşvikli sepete yem attılar

İçme suyunu veren baraj gölü feryattadır

Ey ahali farkında ol, bindiğin dalı kestiler...(rd).

*

Düşlerindeki sılayı her andığında, Faruk Nafiz’in Han Duvarları şiiri gelir aklına. Hayranı olduğun bu ülkenin ne bir benzerini bulursun ne de eşini. Başka bir Fırat Vadisi'ni, Keban Deresi'ni, Seftil Tepesi'ni, Ziyaret Dağı'nı, Ağbaba'yı, Zerraki'yi bulamazsın. Nereye gidersen git, bu bozkırlar, dağlar, vadiler, ana-ata yurdu topraklar, ardından iz olup gelecektir. Sen yine aynı patikalardan, vadilerden geçip "gümüş madeni" sokaklarda dolaşacaksın. Ne kadar uzaklara gidersen git, ardına düşüp gelecektir bu sıla, tıpkı gölgen gibi...

*

Maden ocağının geride kalan kalıntılarını geçip sarp dağlara tırmanışın, derin vadilere inişin sürecinde ilk hamle, kuru çaydan sonra Sülbüs Yokuşu'na tırmanışın ve Banı Tepesi'ne varışın… Yorgunluk tasmadan, dinlenmeyi düşünmeden, o gençlik yıllarında saman yüklü merkebi sürüp patikaları aştığın günleri düşünürsün. Geçmişte ayak basmadığın yer kalmayan vadi ve kır bayırlarını seyredersin. Hayal mi, rüya mı ki bunlar diye düşünürsün! Buluğ çağının enerjisiyle yürüyüp aştığın dağları, vadileri şimdi tekrar hayal edebiliyorsun, yetmişlik bir genç olarak! İşte sıla hasreti…

*

Ebediyet

Gelen sekiz köşeliye bak hele, kucakla Gakgo’nu

Başkaydı hayat Zırkı’da görmelisin gün doğuşunu

Kuzular meleşir çayırda, acıkan çoban azık derdinde

An atanı, cefakâr ananın burada ebedi uyuyuşunu…(rd).

*

Alev Topu

Rostan tepesinden alev topu güneş yükselir

Seher vaktinde bülbül öter, çıngıraklar çalınır

Yalansız, hilesiz, imanlı insanlar yola revandır

Değer mi ki üzmeye, kırmaya dünya kime kalır!.. (rd).

*

Ardına düşersin ulaşmak için ama hasretine ulaşamazsın; ayrılık yine devam eder. Sıla desen de fayda vermeyecek, o hasret seni takip edecektir. Yalvarsan, “yakamı bırak” desen de, “tükendim özleminle” desen de, onsuz “mutsuz” olsan da tınmaz o sıla hasreti. Senin özlemin arttıkça, yüreğin öyle ince parçalanır ki… Sanki sen yoksun; kayan yıldıza sayar seni; gidiyorsan git o meçhule…

Evet, çok özlediğinde eski fotoğraflara bakıp sıla hasretini gideriyorsun; anılarını yeniden yaşıyorsun. Bazen bir yudum koklayıp geri geliyorsun. Kalabalıktan uzak, kendinle baş başa kalıyorsun ve her gidişinde biraz daha yabancı bularak, hissederek kendini, öyle bir hızla dönmek istersin.

*

Bırakılan Yürek

Hayal ettin geçmişi bir an, sızlattı sineni

Hiç büyütmeyeceksin çocukluk sevdanı

Toprağında yatan mütedeyyin atalarındır

Özledin yarısını bıraktığın yerde yüreğini…(rd).

*

Küllü Mağara

Selam olsun gurbetten doğduğun topraklara

Özlediğin geçen çocukluk ve gençlik yıllarına

Küllü Mağara, Garipler Çeşmesi, Ğalan Deresi

Selam; Keban’a, Nimri’ye, Zırkı’ya, Fırat’a…(rd).

*

Yazgı denilen varsayım hakkında söylenmiş ve söylenmesi gereken pek çok şey olduğu muhakkaktır. Şüphesiz ki sıla hasretini çeken fanilerin duygusallığı bireyseldir. Yaratan gücün kotladığı yaşam serüvenindeki yol haritası, ana arterlerle sınırlı olmalıdır. Bireye verdiği üstünlük vasfı olan aklını kullanma yetisi, kişiliğin gelişimiyle mümkündür. Ana arterlerden ayrılan kavşaklardaki yön tayininde bileşkeyi doğru belirlemek, bireyin görevidir. Bu tayini yaparken çoğu zaman sapmalar olur. Bunu bazen erken, bazen geç ve bazen de hiç anlayamazsınız. Ancak, içindeki iblisin ölümünden sonra mahkûmiyetin sona ermesiyle başlar nehrin akışına kendini bırakman. Bu, ata toprağına, ana kucağına, kutsal dağın eteğine yaslanma isteğidir. Debisi yüksek Fırat ve Dicle'nin akışına setler yapmak, uygarlığın gereği idi. Fırat üzerindeki gerdanlık niteliğindeki setler, onu frenledi ve bugün her alanda hayat suyu olarak akıyor mecrasında. Ama Fırat'a vurulan bu gemlerin benzerini sıla hasretine vurmak mümkün olmuyor; onun için bu satırlar, dizeler beyaz zemine “karalama” olarak akıyor.

*

Zamana Set       

Fırat'a, Dicle'ye nice setler yaptın bre insan

Daha hızla geçiyor Fırat'tan soyut zaman

Gençliğine hayıflanma artık geçti o günler

Akışkan zamana set çekemedin bre insan... (rd)

*

Köyüm

 

Dağı, taşı, deresi, özlem dolu vadisi

Niceleri gelip geçtiler yoktur varisi

Ayağımın değmedik dağı, deresi yok

Tanrı’nın has kulu Seyyit Hasan hamisi...

*

Şendin bayramlarda bir zamanlar

Her yana dağılmıştı uydu mezralar

Birleştirici, barışçı oldun her zaman

Asaletinden hiç kayıp yok Bazyanlar...

*

Yasladın sırtını ulu Ziyaret dağına

Bülbüller, kumrular kondu bağına

Ayrık eken namertler yine olacak

Erenler konuşlanmış soluna, sağına...

*

Şimdilerde köyüm ören yerine dönmüş

Duydum ki, kışın kalan kimse yokmuş

Yolun, telin, camin, suyun, enerjin var

Varlık mutluluk demek değil vefa yokmuş...

*

Selam olsun susuz kıraç ana toprağıma

Selam olsun ilk harfi öğrendiğim okuluma

Bin dokuz yüz elli üç, Eşref öğretmenime

Selam olsun güzel diyar sevdam köyüme…

 



Bu yazı 379 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
1251 Okunma
1142 Okunma
1106 Okunma
794 Okunma
760 Okunma
738 Okunma
611 Okunma
467 Okunma
437 Okunma
402 Okunma
385 Okunma
383 Okunma
369 Okunma
357 Okunma
336 Okunma
324 Okunma
289 Okunma
274 Okunma
257 Okunma
201 Okunma
184 Okunma
182 Okunma
4540 Okunma
3891 Okunma
3655 Okunma
3651 Okunma
3640 Okunma
3506 Okunma
3272 Okunma
1900 Okunma
1800 Okunma
1428 Okunma
1428 Okunma
1335 Okunma
1251 Okunma
1142 Okunma
1106 Okunma
1104 Okunma
1043 Okunma
921 Okunma
918 Okunma
916 Okunma
870 Okunma
849 Okunma
849 Okunma
829 Okunma
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
YUKARI